Özet
- Dış gebelik (ektopik gebelik), döllenmiş yumurtanın rahim dışında bir yere (genellikle fallop tüpüne) yerleşmesiyle oluşur ve hayati risk taşıyan bir durumdur. Normal gebelik gibi başlamasına rağmen sağlıklı devam edemez.
- Belirtileri: Adet gecikmesi, karın/kasık ağrısı (genellikle tek taraflı) ve vajinal kanama en yaygın bulgulardır. İlerleyen durumda omuz ağrısı, baş dönmesi veya bayılma görülebilir.
- Gebelik testi genellikle pozitif çıkar, çünkü embriyo HCG hormonu üretir. Ancak ultrason muayenesinde rahim içinde gebelik kesesi görülmez, bu da dış gebeliğin işaretidir.
- Tanı için transvajinal ultrason ve kan testi (beta HCG) kullanılır. Kesin teşhisle birlikte hızlı tedavi planı yapılır.
- Tedavi: Dış gebelik ilaçla (metotreksat enjeksiyonu) veya cerrahi yöntemle sonlandırılır. Erken teşhis edilmiş uygun vakalarda ilaç tedavisiyle ameliyatsız çözüm mümkünken, ilerlemiş veya acil durumlarda laparoskopik ameliyat gerekebilir.
- Erken müdahale, anne sağlığı için kritik önemdedir ve gelecekteki sağlıklı gebelik şansını artırır.

Dış gebelik nedir?
Dış gebelik, tıbbi adıyla ektopik gebelik, döllenmiş yumurtanın normalde yerleşmesi gereken rahim içi yerine rahim dışında bir yerde tutunması sonucu oluşan gebeliktir. Neredeyse tüm dış gebelikler (%95-98) fallop tüplerinde meydana gelir. Bu nedenle halk arasında “tubal gebelik” olarak da anılabilir. Nadiren yumurtalık, rahim ağzı veya karın boşluğu gibi başka bölgelere yerleşen dış gebelikler de vardır. Dış gebelik, normal bir gebelik gibi büyüyüp sağlıklı bir bebekle sonuçlanamaz. Embriyo rahim dışında büyümeye çalışırken bulunduğu dokuya zarar verir; özellikle tüplerde gerçekleşen gebelikler büyüdükçe tüpün gerilmesine ve yırtılmasına yol açabilir. Bu durumda annenin iç organlarına ciddi kanama olur ve hayati tehlike ortaya çıkar. Bu nedenle dış gebelik, acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur. Toplam gebeliklerin yaklaşık %1-2’sinde dış gebelik görülür. Erken tanı ve tedaviyle anne hayatı kurtarılabilir ve ileride sağlıklı gebelikler yaşama şansı devam eder.
Dış gebelik nasıl oluşur?
Dış gebeliğin oluşum mekanizması, döllenmiş yumurtanın rahime doğru yolculuğunda bir engel veya aksama oluşmasıyla ilgilidir. Normalde yumurta, sperm tarafından döllendikten sonra fallop tüpünden geçerek birkaç gün içinde rahim iç tabakasına ulaşır ve oraya tutunur. Eğer fallop tüpünde tıkanıklık, daralma veya hasar varsa, döllenmiş yumurta rahme ulaşamadan tüpte takılı kalabilir ve orada büyümeye başlayabilir. En sık görülen senaryo budur. Bunun dışında, hormonal dengesizlikler veya embriyonun yapısındaki anormallikler de yumurtanın yolunu şaşırmasına ya da yanlış yerde implantasyonuna sebep olabilir. Sonuç olarak embriyo, rahim içi dışında bir yere yerleşerek gelişmeye çalışır. Ancak rahim dışındaki bu ortam, embriyoyu besleyip büyütebilecek yapıda değildir. Örneğin bir fallop tüpü, genişleyip büyüyen bir embriyoyu taşıyamayacak kadar incedir. Dış gebelik bu nedenle sürdürülemez ve mutlaka sonlandırılması gerekir.
Dış gebelik belirtileri nelerdir?
Erken dönemde, dış gebelik yaşayan kadınlar normal bir hamileliğin belirtilerini yaşayabilirler. Örneğin adet gecikmesi, göğüslerde hassasiyet, hafif bulantı gibi tipik gebelik emareleri ortaya çıkabilir. Bu yüzden başlangıçta durum fark edilmeyebilir. Ancak dış gebelik ilerledikçe bazı karakteristik belirtiler görülür:
- Vajinal kanama: Adet dönemine benzemeyen, genellikle lekelenme tarzında veya beklenmeyen zaman ve miktarda kanama olabilir. Bu kanama, embriyonun yanlış yerde büyümesinden kaynaklanan anormalliği gösterir.
- Karın ve kasık ağrısı: Alt karın ya da kasık bölgesinde, genelde tek taraflı hissedilen keskin veya kramp şeklinde ağrı en önemli belirtilerdendir. Ağrı başlangıçta hafif olabilir ancak embriyo büyüdükçe şiddetlenir.
- Omuz ağrısı: Eğer dış gebelik nedeniyle iç kanama gelişirse, kan diyaframı tahriş ederek omuzun ucunda ağrıya yol açabilir. Omuz ağrısı, özellikle sırt üstü yatınca hissedilen garip bir ağrı şeklinde tarif edilir ve iç kanamaya işaret edebilir.
- Baş dönmesi, bayılma hissi: İç kanamanın ilerlemesiyle kan basıncı düşebilir. Bu da şiddetli baş dönmesi, halsizlik, hatta bayılma ile kendini gösterebilir.
Belirtiler genellikle gebeliğin 4. ile 12. haftaları arasında ortaya çıkar. Çoğu vakada 6-8 haftalık hamilelikte ağrı veya kanama şikayetleri başlar. Unutmayın: Adet gecikmesi sonrası alışılmadık bir kanama veya tek taraflı karın ağrısı yaşıyorsanız, bunu “düşük oluyor” veya adet sandığınız kanama olarak yorumlamayın. Bu belirtiler bir dış gebeliğin ilk uyarıları olabilir. Özellikle omuz ağrısı ya da bayılma hissi gibi bulgular varsa durum acil olabilir. Böyle bir durumda zaman kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmak hayat kurtarıcıdır.
Ne zaman ortaya çıkar?
Dış gebelik belirtileri ve komplikasyonları, hamilelik ilerledikçe kendini belli eder. Gebeliğin ilk birkaç haftasında (örneğin 4-5. haftalarda) kadınlar henüz belirgin bir şikayet hissetmeyebilir; hatta bu dönemde belirtiler normal bir hamilelikten ayrıştırılamayabilir. Genellikle 6. hafta civarında (yani adet gecikmesinden birkaç hafta sonra) hafif ağrılar veya lekelenme tarzı kanamalar başlayabilir. Dış gebeliklerin önemli bir kısmı 6-8. haftalarda teşhis edilir, çünkü bu dönemde embriyo tüpte yeterince büyümüş ve ağrı/kanama gibi şikayetlere yol açmış olur. Eğer teşhis edilmez ve gebelik büyümeye devam ederse, 8-10. haftalardan itibaren fallop tüpü gerilmeye dayanamayarak yırtılma (rüptür) riski artar. Rüptür genellikle ilk trimester (ilk 12 hafta) içinde olur ve bu, aniden şiddetli karın ağrısı ve iç kanama ile kendini gösteren acil bir durumdur. Özetle, dış gebelik genellikle hamileliğin ilk 2 ayında belirti verir. Ancak her kadında aynı zamanda ortaya çıkmayabilir; bazen çok erken haftalarda fark edilirken, bazen de hiç belirti vermeden ileri aşamaya geçebilir. Bu belirsizlik nedeniyle, hamilelik öğrenilir öğrenilmez özellikle de risk faktörleriniz varsa erken dönemde doktora görünerek ultrasonda gebelik kesesinin rahimde olduğunu teyit ettirmek çok önemlidir.
Kimlerde daha sık görülür?
Dış gebelik her kadında görülebilse de, bazı durumlar ve özellikler dış gebelik riskini artırır. “Kimlerde daha sık görülür?” sorusunun cevabı, büyük ölçüde risk faktörleri ile ilgilidir. Aşağıdaki durumlara sahip kadınlarda dış gebelik görülme olasılığı daha yüksektir:
- Önceki dış gebelik: Daha önce bir dış gebelik yaşamış olmak, tekrar yaşama riskini artırır.
- Fallop tüpü ameliyatı: Tüplerde daha önce cerrahi operasyon geçirmiş olmak (örneğin tüp bağlama ameliyatı veya tüplerin onarıldığı başka ameliyatlar) risk faktörüdür.
- Pelvik enfeksiyon öyküsü: Geçirilmiş cinsel yolla bulaşan hastalıklar (örneğin klamidya, bel soğukluğu) veya Pelvik İnflamatuar Hastalık (PID) denilen, rahim ve tüpleri etkileyen enfeksiyonlar tüplerde hasar ve yapışıklığa yol açarak dış gebelik riskini artırır.
- Endometriozis: Rahim içi dokunun rahim dışında yerleştiği bu durum, tüplerde yapışıklık ve şekil bozukluğu yaparak riski yükseltebilir.
- Kısırlık (infertilite) tedavisi: Tüp bebek (IVF) gibi yardımcı üreme teknikleriyle gebe kalınması durumunda dış gebelik ihtimali bir miktar artar. Ayrıca kısırlık öyküsü (geç gebe kalma) olan kadınlarda da risk yüksek olabilir.
- Rahim içi araç (spiral) kullanımı: Spiral takılıyken hamile kalmak nadir görülür, ancak gerçekleşirse gebeliğin dış gebelik olma olasılığı daha yüksektir. Benzer şekilde, tüp ligasyonu (tüplerin bağlanması) sonrası nadiren hamilelik olursa bunun dış gebelik olma riski yüksektir.
- Sigara kullanımı: Sigara içen kadınlarda, özellikle hamile kalmadan hemen önce sigara tüketimi olanlarda dış gebelik oranları artmıştır. Sigaranın fallop tüplerinin hareketini bozarak embriyonun rahme ilerlemesini engellediği düşünülmektedir.
- İleri anne yaşı: 35 yaş ve üzeri kadınlarda, daha genç yaş grubuna kıyasla dış gebelik riski biraz daha fazladır.
Yukarıdaki risk faktörlerinden bir veya birkaçına sahip olan kadınlar elbette sağlıklı gebelikler de yaşayabilir; ancak bu faktörler mevcutsa dış gebelik ihtimaline karşı daha dikkatli olmak gerekir. Önemli bir nokta da şudur: Dış gebelik yaşayan kadınların yaklaşık yarısında hiçbir belirgin risk faktörü yoktur. Yani tamamen sağlıklı, genç ve risk faktörü olmayan bir kadında da dış gebelik görülebilir. Bu nedenle tüm gebeliklerde erken dönem muayene ve şikayetlerin önemsenmesi kritiktir.
Dış gebelikte gebelik testi pozitif çıkar mı?
Evet, dış gebelik durumunda evde yapılan idrar gebelik testleri de kan testleri de genellikle pozitif sonuç verir. Bunun nedeni dış gebelikte embriyo her ne kadar rahim içinde olmasa da, hamilelik hormonu olan beta HCG üretiminin başlamış olmasıdır. Yani vücudunuzda bir gebelik geliştiği için hormon seviyeleri yükselir ve standart gebelik testleri bunu tespit eder. Ancak, gebelik testinin pozitif çıkması gebeliğin normal seyrediyor olduğu anlamına gelmez. Dış gebelikte HCG hormonu yükselse bile, hormon düzeylerinin yükselme paterni anormaldir: Normal bir rahim içi gebelikte HCG seviyesi her iki günde bir yaklaşık ikiye katlanırken, dış gebelikte bu artış genellikle yavaşlar veya duraklar. Örneğin birkaç gün içinde HCG değeri beklenen düzeylere çıkmaz ya da çok düşük seyredebilir. Bu nedenle doktorlar, gebelik testi pozitif çıkan kadınlarda seri HCG ölçümleri yaparak hormonun normal artıp artmadığını takip ederler. Sonuç olarak, evde yaptığınız test pozitifse ama şiddetli ağrı, kanama gibi belirtileriniz varsa veya önceki kontrollerde ultrasonda gebelik kesesi görülmediyse, vakit kaybetmeden doktora başvurmalısınız. Gebelik hormonunun varlığıyla birlikte, ultrason bulgularının olmaması dış gebeliğe işaret edebilir.
Tanı nasıl konur?
Dış gebelik tanısı, hastanın anlattığı şikayetler, fizik muayene bulguları ve görüntüleme ile laboratuvar testlerinin birlikte değerlendirilmesiyle konur. İlk olarak doktorunuz jinekolojik muayene yaparak karın bölgenizde bir hassasiyet, kasıkta kitle ya da ağrı olup olmadığına bakabilir. Ancak kesin tanı için en önemli araç ultrasonografidir. Özellikle transvajinal ultrason (vajinadan yapılan ultrason) ile rahim ve tüpler detaylı incelenerek gebeliğin yeri tespit edilmeye çalışılır. Normal bir gebelikte, beta HCG hormonu belirli bir seviyeye ulaştığında (genellikle 1500-2000 mIU/ml üzeri) rahim içinde gebelik kesesi ultrasonla görülebilir. Eğer HCG bu seviyelerin üzerindeyse ve ultrasonla rahim içinde herhangi bir gebelik kesesi saptanamıyorsa, dış gebelikten şüphelenilir. Ultrason sırasında doktor rahim dışında, örneğin fallop tüpü bölgesinde anormal bir yapı veya gebelik kesesine benzer bir görüntü de arar. Bazen tüp içinde gebelik kesesi veya kalp atımı bile görülebilir; bu durumda tanı kesinleşir.
Laboratuvar incelemesi olarak kan testleri de tanıya yardımcı olur. Kanda beta HCG hormonu düzeyine bakılır ve 48 saat arayla ölçümler yapılarak hormonun artış eğrisi takip edilir. Dış gebelikte HCG artışının yavaş veya düzensiz olması tanıyı destekler. Ayrıca kan sayımı ile olası bir iç kanamaya bağlı anemi (kansızlık) veya ciddi kan kaybı bulguları kontrol edilir.
Bazı durumlarda tanı koymak kolay olmayabilir. Örneğin çok erken haftalarda ultrason bulgusu net olmayabilir. Böyle vakalarda doktorunuz birkaç gün ara ile tekrar muayene ve test isteyerek durumu izler. Yine de tanıda belirsizlik sürerse ve hasta stabil değilse, nadiren tanısal laparoskopi adlı yöntem kullanılabilir. Laparoskopi, genel anestezi altında karın boşluğuna ince bir kamera ile girilerek içeride bir dış gebelik olup olmadığının direkt gözle görülmesidir. Bu yöntemle hem tanı konur hem de mümkünse eşzamanlı tedavi uygulanır. Sonuç olarak, dış gebelik tanısı konurken ultrason ve kan testi bir arada değerlendirilir. Hamilelik hormonunuz yüksek ancak rahimde gebelik yoksa ve sizde ağrı-kanama gibi belirtiler varsa, teşhis büyük olasılıkla dış gebelik olacaktır.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
Dış gebelik tedavisi, gebeliğin sonlandırılması ve annenin sağlık durumunun korunması esasına dayanır. Ne yazık ki embriyo rahim dışında sağ kalamayacağı için dış gebeliğin devam ettirilmesi mümkün değildir; tedavi edilmezse hayati risk söz konusudur. Temelde iki ana tedavi yaklaşımı vardır:
- İlaç tedavisi: Erken tespit edilmiş ve uygun kriterleri karşılayan dış gebeliklerde metotreksat adlı ilaç kullanılarak gebelik sonlandırılabilir. Metotreksat, hücre bölünmesini durdurarak embriyonun büyümesini engeller. İlaç genellikle tek doz halinde enjeksiyon olarak uygulanır (bazı durumlarda ikinci doz gerekebilir). Bu tedaviyle embriyo zamanla küçülür ve vücut tarafından emilir. İlaç tedavisinin avantajı, ameliyata gerek kalmamasıdır ve fallop tüpü zarar görmeden korunabilir. Ancak metotreksat tedavisi sırasında hasta yakın takibe alınır: Kan beta HCG düzeyleri düzenli aralıklarla ölçülür ve düşene kadar izlenir. Bu süreç birkaç hafta sürebilir. Metotreksat tedavisi her dış gebeliğe uygun olmayabilir. Şu durumlarda ilaç tedavisi tercih edilir: Gebelik kesesi küçükse, HCG seviyesi nispeten düşükse, henüz tüp yırtılması olmamışsa ve annenin genel durumu stabilliyse. Ayrıca hastanın karaciğer, böbrek fonksiyonları normal olmalı ve metotreksat almasına engel bir sağlık sorunu olmamalıdır. İlaç tedavisi sırasında hastanın bazı şeylerden kaçınması istenir (örneğin folik asit içeren vitaminler almamak, alkol kullanmamak, ağır egzersiz yapmamak gibi) çünkü bunlar ilacın etkinliğini veya yan etkilerini etkileyebilir. Tedavi esnasında hafif karın ağrısı veya kanama olması normaldir, ancak ağrının aniden çok şiddetlenmesi durumunda hemen doktora haber verilmelidir (bu durum tüpün yırtıldığını gösterebilir).
- Cerrahi tedavi: Dış gebeliğin tedavisinde sıklıkla başvurulan diğer yöntem ameliyattır. Özellikle gebelik ilerlemişse, HCG değeri çok yüksekse, hastada şiddetli ağrı veya iç kanama bulguları varsa ya da metotreksat için uygun olmayan durumlar varsa cerrahi müdahale gereklidir. Ameliyat hemen her zaman laparoskopik yöntemle (kapalı ameliyat) yapılır. Göbek ve karın alt bölgesinde açılan küçük kesilerden kamera ve aletler ile girilerek dış gebelik odakları temizlenir. Cerrahinin şekli, dış gebeliğin yerine ve tüpün hasar durumuna bağlıdır. Salpenjektomi denilen yöntemle gebeliğin bulunduğu tüp komple çıkarılabilir (özellikle tüp yırtıldıysa veya ciddi hasar gördüyse tercih edilir). Alternatif olarak, tüpü korumak amacıyla sadece gebelik dokusunun çıkarıldığı salpingostomi işlemi yapılabilir (tüp üzerinde küçük bir kesi yapılarak gebelik materyali temizlenir, tüp bırakılır). Cerrahi tedavi, acil durumlarda hayat kurtarıcıdır ve iç kanamayı durdurmanın tek yoludur. Ameliyat sonrası hasta genellikle birkaç gün içinde günlük hayatına dönebilir. Laparoskopik ameliyatlar, açık ameliyata göre daha hızlı iyileşme süresi ve daha az karın izi bırakır. Cerrahi tedaviden sonra da doktorunuz bir süre HCG seviyenizi takip edecektir; çünkü nadiren de olsa gebelik dokusu tam temizlenmemiş olabilir ve ek tedavi gerekebilir.
Her iki tedavi yönteminde de (ilaç veya cerrahi) amaç, annenin sağlığını korumak ve ileride tekrar hamile kalabilmesini mümkün olduğunca sağlamaktır. Hangi yöntemin seçileceği; hastanın durumu, gebeliğin büyüklüğü, hormon seviyeleri ve doktorun kararıyla belirlenir. Bazı çok erken olgularda hiçbir tedavi vermeden, dikkatli gözlemle HCG düşüşünü beklemek (bekleme tedavisi) de mümkün olabilir, ancak bu yaklaşım çok sınırlı durumlarda ve sıkı doktor takibiyle uygulanır. Genel olarak, dış gebelik teşhis edildiğinde gecikmeden uygun tedaviye başlanmalıdır.
Ameliyat gerekir mi?
Her dış gebelik vakasında ameliyat gerekmeyebilir. Tedavi seçimi, dış gebeliğin ne kadar ilerlediğine ve hastanın durumuna bağlıdır. Eğer dış gebelik erken dönemde yakalanmışsa ve belirli kriterler uygunsa, yukarıda bahsedilen ilaç tedavisi (metotreksat enjeksiyonu) ile başarıyla tedavi edilebilir. Bu durumda ameliyata gerek kalmadan gebelik sonlandırılır ve vücut anormal gebelik dokusunu zamanla absorbe eder. İlaç tedavisi, ameliyatın risklerini (anestezi, enfeksiyon, organ kaybı vb.) taşımaması açısından avantajlıdır. Ancak, ilerlemiş dış gebelikler veya acil durumlar için ameliyat genellikle kaçınılmazdır. Eğer gebelik kesesi belli bir boyutu aşmışsa, beta HCG düzeyi çok yüksekse, anne adayında iç kanama belirtileri varsa ya da fallop tüpünün yırtılma ihtimali belirginse ameliyat gerekebilir. Ayrıca bazı kadınlar metotreksat için aday olmayabilir (örneğin emziren anneler, belirli karaciğer/böbrek hastalığı olanlar), bu durumda da doğrudan cerrahi tercih edilir.
Özetle, ameliyat gerekliliği vakadan vakaya değişir. Doktorunuz sizin durumunuzu değerlendirerek en güvenli seçeneği önerecektir. Eğer ameliyat gerekiyorsa, bu genellikle laparoskopik (kapalı) ameliyat şeklinde yapılır ve hasta için daha konforlu bir deneyim sunar. Ameliyat sırasında mümkünse tüp korunmaya çalışılır, ancak öncelik annenin hayatı olduğundan gerekirse hasarlı tüp alınabilir. Ameliyattan sonra da belli aralıklarla kontrol yapılacak ve iyileşme süreciniz izlenecektir. Sonuç olarak, uygun hastalarda ameliyatsız tedavi mümkün olsa da, dış gebelikte ameliyat kimi zaman hayat kurtarıcı bir zorunluluktur.
Dış gebelik normal gebeliğe dönüşebilir mi?
Hayır, maalesef dış gebelik normal bir rahim içi gebeliğe dönüşemez. Bir kez döllenmiş yumurta rahim dışında bir bölgeye yerleştiğinde, kendi kendine oradan çıkıp rahim içine göç etmesi mümkün değildir. Yani dışarıda başlayan bir gebeliğin, mucizevi bir şekilde normal bir bebeğe dönüşüp doğması gibi bir senaryo tıpta mevcut değildir. Dış gebelik saptandığında yapılması gereken, gebeliği ilerlemeden sonlandırmaktır. Aksi takdirde embriyo büyümeye devam ederek bulunduğu dokuyu (genellikle tüpü) zorlar ve eninde sonunda rüptür (yırtılma) meydana gelir. Bu da anne adayı için hayati tehlike yaratır.
Halk arasında nadiren duyulan “dış gebelikte bebek rahme düşebilir mi?” gibi söylentiler bilimsel gerçekliğe dayanmamaktadır. Sadece çok istisnai bir durum olarak heterotopik gebelik denilen bir olay vardır: Bu durumda kadın aynı anda hem rahim içinde normal bir gebeliğe, hem de rahim dışında (örneğin tüpte) ikinci bir gebeliğe sahiptir. Heterotopik gebelik, özellikle tüp bebek tedavisiyle hamile kalanlarda çok nadir de olsa görülebilir. Böyle bir durumda rahim içindeki gebelik sağlıklı bir şekilde büyürken, dış gebelik olan embriyonun yine de tedavi ile çıkarılması gerekir. Yani dış gebelik kısmı kendi kendine normale dönmez.
Özetle, dış gebeliğin devam ettirilmesi veya normal gebelik haline getirilmesi mümkün değildir. Bu durum tespit edildiğinde annenin sağlığını korumak için gebelik derhal sonlandırılmalıdır. Zaten embriyo uygun ortamda olmadığı için gelişimini sürdüremez ve erken dönemde ölür; önemli olan bu süreçte anneye zarar gelmeden gereken müdahaleyi yapabilmektir.
Dış gebelik tekrarlar mı?
Bir kez dış gebelik yaşamış olan kadınlar haklı olarak sonraki gebeliklerinde aynı şeyi tekrar yaşama konusunda endişe duyabilirler. Dış gebelik geçiren birinde tekrar dış gebelik olma riski, hiç yaşamamış birine göre artmıştır, ancak bu her zaman tekrar edeceği anlamına gelmez. İstatistiksel olarak bakıldığında, daha önce dış gebelik yaşamış bir kadının ileride tekrar dış gebelik yaşama olasılığı yaklaşık %10 civarındadır. Yani 10 kadından 1’inde tekrarlama görülebilir, 9’unda görülmeyebilir. Bu oran, altta yatan nedene göre değişebilir: Örneğin tüplerde ciddi hasar vardıysa veya risk faktörleri devam ediyorsa, risk %10’dan daha yüksek olabilir.
Olumlu tarafı, dış gebelik sonrası pek çok kadın sağlıklı gebelikler yaşayabilmektedir. Özellikle diğer fallop tüpü sağlam olan ve ek bir sorunu olmayan kadınlar, ileride rahim içinde normal bir gebelik taşıyabilirler. Dış gebelik tedavisinde eğer bir tüp alınmak zorunda kalındıysa, tek tüple de hamilelik mümkün olduğu için yine anne olma şansı vardır, ancak hamile kalma süresi biraz uzayabilir veya yardımcı üreme tekniklerine ihtiyaç duyulabilir.
Önceki dış gebelik öyküsü, sonraki gebelikleri daha yakından takip etmeyi gerektirir. Bu nedenle tekrar hamile kaldığınızda, doktorunuza mutlaka daha önce dış gebelik geçirdiğinizi söylemelisiniz. Doktor genellikle gebeliğin 6. haftası civarında erken ultrason yaparak embriyonun rahim içinde doğru yerde olduğundan emin olmak isteyecektir. Eğer ultrasonda her şey normalse, dış gebelik olmadığını anlayıp rahatlayabilirsiniz. Sonuç olarak, dış gebelik tekrar edebilir ancak bu ihtimal kesin değildir. Her yeni gebelik, sağlıklı olma potansiyeline sahiptir. Doktor kontrolünde ve gereken önlemlerle, dış gebelik öyküsü olan birçok kadın sorunsuz bir gebelik dönemi geçirmekte ve bebek sahibi olabilmektedir.
Dış gebelikten nasıl korunulur?
Tamamen %100 garantiyle dış gebeliği önleyecek bir yöntem olmasa da, bazı önlemler alarak risk azaltılabilir. Dış gebelik genellikle altta yatan bir tüp hasarı veya enfeksiyonla ilişkili olduğundan, bu alanlara odaklanmak gerekir:
- Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunma: Pelvik enfeksiyonlar (PID) ve tüplerde hasar yapan hastalıkların büyük bölümü cinsel yolla bulaşan klamidya, bel soğukluğu gibi enfeksiyonlardan kaynaklanır. Korunmalı cinsel ilişki (prezervatif kullanımı) ve partner sayısının sınırlı tutulması, bu tür enfeksiyonları önlemede en etkili yollardır. Ayrıca düzenli jinekolojik kontroller ile sessiz seyreden enfeksiyonlar bile erken tespit edilip tedavi edilebilir.
- Enfeksiyonların tedavisi: Eğer bir enfeksiyon geçirdiyseniz, doktorun önerdiği tedaviyi tamamen uygulayın ve kontrollerinizi yaptırın. Yarım kalmış veya tedavi edilmemiş enfeksiyonlar ileride tüplerde kalıcı hasar bırakabilir.
- Sigaranın bırakılması: Sigara kullanımının dış gebelik riskini artırdığı bilinmektedir. Hamile kalmayı planlıyorsanız sigarayı bırakmak, hem genel sağlığınız hem de gebelik risklerini azaltmak adına çok önemlidir.
- Kısırlık tedavilerinde dikkat: Eğer tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemleriyle hamile kalacaksanız, doktorunuz rahim içine transfer edilen embriyo sayısını ve yerleşimini özenle planlayacaktır. Bu süreçte hekim tavsiyelerine uymak önemlidir. Ayrıca geçmişte dış gebelik geçirdiyseniz, tüp bebek öncesi tüplerin durumunu değerlendirmek (örneğin hidrosalpenks varsa çıkarılması) gerekebilir.
- Erken doktor kontrolü: Özellikle risk faktörleri olan kadnlar (önceki dış gebelik öyküsü, tüp ameliyatı geçirmiş, endometriozisi olan vs.), hamile kaldıklarında mümkün olan en erken dönemde (genellikle beklenen adet gecikmesini takiben 5-6. hafta civarı) doktora başvurmalıdır. Erken yapılan bir ultrason muayenesi, gebelik kesesinin rahim içinde olup olmadığını göstererek dış gebelik varsa erkenden tespitini sağlar.
- Genel üreme sağlığına özen gösterme: Jinekolojik problemleri ertelememek, düzenli kontroller, rahim ve tüplerin sağlığını etkileyebilecek durumları (örneğin miyomlar, kistler) izlemek de dolaylı olarak dış gebelik riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
Yukarıdaki önlemler tamamen koruyucu olmasa da, dış gebelik riskini düşürmeye yönelik önemli adımlardır. En önemli mesaj, üreme sağlığınızı korumak ve herhangi bir anormallik durumunda hızlıca doktora başvurmaktır. Böylece sadece dış gebelik değil, diğer olası sorunların da önüne geçilebilir.
Ne zaman doktora başvurulmalı?
Dış gebelik şüphesi uyandırabilecek herhangi bir belirti olduğunda derhal doktora başvurulmalıdır. Özellikle aşağıdaki durumlarda vakit kaybetmeden tıbbi yardım alın:
- Şiddetli karın veya kasık ağrısı: Hamileyseniz ve aniden başlayan, geçmeyen veya gittikçe kötüleşen bir alt karın ağrınız varsa hemen doktorunuzu arayın veya acil servise gidin. Ağrıya vajinal kanama eşlik ediyorsa bu daha da acil bir durumdur.
- Omuz ağrısı ve baş dönmesi: Gebelik sırasında açıklanamayan omuz ucu ağrısı, ciddi baş dönmesi, halsizlik ya da bayılma hissi geliştiyse bu, iç kanamanın habercisi olabilir. Bu belirtiler varsa 112’yi arayarak acil yardım isteyin veya en yakın acile gidin. Zaman kritik olabilir.
- Adet gecikmesi ve anormal kanama: Adetinizde gecikme oldu ve gebelik testi pozitif çıktı ama sonrasında düzensiz veya normalden farklı bir kanamanız başladıysa, normale göre farklı bir durum var demektir. Bu durumda da bir sağlık kuruluşuna başvurup durumun değerlendirilmesi önemlidir. Kanama her zaman dış gebelik anlamına gelmez ancak ayırt edilmesi gerekir.
- Gebelik öğrenildiğinde rutin kontrol: Aslında ideal olan, her hamilelikte gebeliğin ilk 6-8 haftası içinde doktora giderek ilk kontrolleri yaptırmaktır. Bu kontrolde doktor hem genel sağlık durumunuzu değerlendirir hem de ultrason yaparak gebeliğin rahim içinde düzgün yerleşip yerleşmediğine bakar. Bu sayede belirti vermeyen bir dış gebelik varsa bile erken tespit edilebilir.
Gebelikte olağan dışı herhangi bir belirtiyi hafife almamak gerekir. Dış gebelik, belirtileri erken fark edilirse ve hemen tıbbi destek alınırsa güvenli bir şekilde tedavi edilebilir. Geç kalındığında ise çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle özellikle hamile olduğunu bilen kadınlar, ağrı, kanama, bayılma hissi gibi semptomları olduğunda doktora danışmalıdır. Unutmayın, erken tanı hayat kurtarı.
Sık Sorulan Sorular
Dış gebelik kendiliğinden düşer mi?
Nadiren dış gebelik kendiliğinden sonlanabilir, ancak bu durum çok istisnadır. Çok erken dönemde embriyo gelişimi durursa vücut gebeliği kendi kendine emebilir (düşük olabilir). Fakat bu süreci beklemek son derece tehlikelidir; embriyo büyümeye devam ederse fallop tüpü yırtılarak iç kanamaya yol açabilir. Bu nedenle dış gebelik şüphesi varsa kendiliğinden düşmesini beklemek yerine mutlaka tıbbi tedavi uygulanmalıdır.
Dış gebelikte adet görülür mü?
Dış gebelikte çoğu kadında vajinal kanama görülse de bu normal bir adet kanaması değildir. Genellikle lekelenme ya da alışılmış adet süresinden ve miktarından farklı bir kanama olur. Bazı kadınlar bu kanamayı adet sanıp hamile olduğunu fark etmeyebilir. Adet gecikmesinin ardından anormal kanama ve beraberinde karın ağrısı yaşıyorsanız, dış gebelik ihtimaline karşı doktora başvurmalısınız.
Dış gebelikte beta HCG değerleri nasıldır?
Dış gebelikte beta HCG hormonu genellikle beklenen düzeyde artış göstermez. Normal rahim içi gebelikte HCG yaklaşık 48 saatte iki katına çıkarken, dış gebelikte bu artış yavaş veya düzensiz olabilir; hafif yükselme ya da sabit kalma görülebilir. Tek bir sonuç yerine ardışık ölçümler daha değerlidir. Ayrıca HCG belli bir eşik değere (yaklaşık 1500–2000 mIU/mL) ulaşmasına rağmen ultrasonda rahimde kese görülmüyorsa dış gebelikten şüphelenilir.
Dış gebelik ameliyatsız tedavi edilebilir mi?
Evet, erken dönemde yakalanan bazı dış gebelikler ameliyata gerek kalmadan ilaçlı tedaviyle (metotreksat enjeksiyonu) sonlandırılabilir. Metotreksat, gebelik dokusunun büyümesini durdurarak vücudun bunu zamanla absorbe etmesini sağlar. Ancak her vaka ilaca uygun değildir; gebelik ilerlemişse, hormon seviyeleri çok yüksekse veya iç kanama riski varsa cerrahi tedavi gerekebilir.
Dış gebelik geçiren tekrar hamile kalabilir mi?
Evet. Bir kez dış gebelik yaşamak, sonraki her gebeliğin de dış gebelik olacağı anlamına gelmez. Birçok kadın tedavi sonrasında sağlıklı bir şekilde bebek sahibi olmuştur. Bununla birlikte yeniden dış gebelik olasılığı bir miktar artar (yaklaşık %10). Bu nedenle böyle bir öykünüz varsa yeni gebeliklerinizi erken haftalardan itibaren yakından takip ettirmek önemlidir.