AMH, “Anti-Müllerian Hormon” olarak adlandırılan ve üreme sistemiyle ilgili önemli bilgiler veren bir hormondur. Bu hormon, embriyo döneminde erkek bebeklerde Müllerian kanalların (dişi üreme organlarının taslakları) gerilemesini sağlayarak cinsiyet gelişiminde kritik rol oynar. Bu nedenle “Müllerien-inhibe edici hormon” olarak da bilinir. Yetişkinlerde ise AMH, kadınlarda yumurtalıklardaki foliküller tarafından üretilir; erkeklerde de çocukluk döneminde testislerin Sertoli hücrelerinden salgılanır. AMH düzeyi, kadınlarda yumurtalık rezervinin (kalan yumurta sayısının) bir göstergesi olarak kullanılır ve bu yönüyle özellikle kısırlık değerlendirmelerinde önemli bir parametredir.
AMH Vücuttaki Görevleri Nelerdir?
AMH hormonunun işlevleri cinsiyete ve yaşa göre farklılık gösterir:
Erkek fetüsteki rolü: Anne karnındaki gelişim sırasında erkek bebeklerin testisleri yüksek miktarda AMH üretir. Bu hormon, Müllerian kanalların (rahim, tüpler gibi dişi iç genital yapı taslaklarının) gerilemesine yol açar. Sonuçta erkek embriyo, dişi iç üreme organlarını geliştirmez ve erkek üreme organlarının (Wolff kanallarından gelişen vas deferens, seminal vezikül gibi yapılar) oluşumu mümkün olur. Yani AMH, erkek cinsiyet farklılaşmasında hayati bir rol oynar. Dişi fetüste ise AMH düzeyi düşüktür, Müllerian kanallar serbestçe gelişerek rahim ve tüpler oluşur.
Kadınlardaki rolü: Kadınlarda AMH, yumurtalıklar içinde büyümekte olan küçük foliküllerin granüloza hücreleri tarafından salgılanır. Bu hormon, foliküllerin erken dönemde aşırı büyümesini engelleyerek yumurtalık rezervini kontrollü kullanmaya yarar. Her adet döngüsünde çok sayıda küçük folikül gelişmeye başlar; AMH bu foliküllerin çoğunun duraklamasını, sadece en uygun olanlarının olgunlaşmaya devam etmesini sağlar. Bu mekanizma, her ay genellikle tek bir folikülden yumurta ovulasyonunu mümkün kılar ve yumurtalık rezervinin yavaş yavaş azalmasını düzenler. Özetle, AMH kadınlarda folikül gelişimini düzenleyici bir faktördür.
Erkeklerde (doğum sonrası): Erkek çocuklar doğumdan sonra da bir süre yüksek AMH seviyelerine sahiptir. Özellikle bebeklik ve çocukluk döneminde AMH, testislerin Sertoli hücrelerinden salgılanmaya devam eder. Bu durum, erkek çocuklarda Müllerian yapılar zaten kaybolduğu için görünürde bir etki yaratmaz, ancak testis işlevlerinin olgunlaşma sürecinin bir parçası olarak kabul edilir. Ergenlik dönemine yaklaşıldığında erkeklerde AMH seviyesi düşmeye başlar; erişkin erkeklerde AMH oldukça düşük seviyelere iner (bunun nedeni ergenlikle artan testosteronun AMH üretimini baskılamasıdır). Yetişkin erkek vücudunda AMH’nin belirgin bir işlevi bulunmamaktadır.
Genel olarak: AMH hormonunun yetişkinlikte ön planda bilinen bir fizyolojik etkisi yoktur. Ancak, klinik açıdan çok önemli bir özelliği vardır: Kadınlarda yumurtalık rezervini yansıtması. Bu sayede bir kadının üreme potansiyeli (kalan yumurta sayısı itibariyle) konusunda fikir verir. Ayrıca, bazı özel durumlarda (örneğin polikistik over sendromu veya granüloza hücreli over tümörlerinde) AMH seviyeleri normalden sapar ve bu hastalıkların tanı/takibine yardımcı olur.
AMH Yüksekliği Ne Anlama Gelir?
Kadınlarda AMH seviyesinin yüksek olması genellikle yumurtalık rezervinin beklenenden fazla olduğunu veya folikül sayısının artmış olduğunu gösterir. Bu durumun en sık görülen nedeni **polikistik over sendromu (PCOS)**dur. PCOS’lu kadınların yumurtalıklarında çok sayıda küçük folikül bulunduğu için AMH düzeyleri yüksektir (çoğu zaman 5–10 ng/mL ya da üzerinde saptanabilir). Yüksek AMH, PCOS’da tipik bir bulgu olmakla birlikte tek başına tanı için yeterli değildir; ancak adet düzensizliği ve ultrason bulguları ile birlikte düşünülür.
AMH yüksekliğinin bir diğer önemli nedeni, nadir görülen over tümörleri olabilir. Özellikle granüloza hücreli tümörler AMH üretebilir. Üreme çağında olmayan (örneğin menopoz sonrası) bir kadında anlamlı düzeyde AMH saptanması, granüloza hücreli over tümörüne işaret edebilir. Bu tümörler fonksiyoneldir ve AMH salgılayarak tespit edilebilir hale gelir. Tedavi sonrası hastanın AMH düzeyleri takip edilerek tümörün tekrarlayıp etmediği izlenebilir.
Yüksek AMH değeri her zaman patolojik anlam taşımaz; genç ve sağlıklı bir kadında da AMH, referans aralığının üst sınırında veya biraz üzerinde olabilir. Bu genellikle o kadının yumurtalık rezervinin yaşına göre çok iyi olduğunu gösterir. Ancak çok yüksek değerler (örneğin >10 ng/mL gibi) çoğunlukla PCOS veya benzeri bir duruma işaret edebilir. Erkeklerde ise çocukluk döneminde AMH zaten yüksektir; ergenlik sonrası bir erkekte beklenmedik şekilde yüksek AMH ölçülmesi olası değildir (laboratuvar hatası olmadıkça). Özetle, AMH yüksekliği kadınlarda çoğunlukla polikistik over sendromu veya nadiren granüloza hücreli tümörlerle ilişkilidir, erkek çocuklarda ise fizyolojik olarak yüksektir ama erişkin erkeklerde genellikle konu edilmez.
AMH Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?
AMH seviyesinin düşük olması, özellikle kadınlar için azalmış yumurtalık rezervine işaret eder. Kadınlarda AMH değerleri yaşla birlikte doğal olarak düşer; 20’li yaşların ortalarında en yüksek seviyelerdeyken, 30’lu yaşlarda azalmaya başlar, 40’lı yaşlarda iyice düşer ve menopoz döneminde neredeyse sıfıra iner. Eğer bir kadının yaşına göre AMH değeri beklenenden düşükse, bu durum diminüe over rezervi veya halk arasında bilinen şekliyle “yumurtalıkların erken yaşlanması” anlamına gelebilir. Düşük AMH, kadın için daha kısa bir üreme penceresi kaldığına dair bir uyarı olarak değerlendirilebilir; yani doğal yolla hamile kalma ihtimalinin önümüzdeki yıllarda azalabileceğini gösterir. Ancak unutulmamalıdır ki tek bir AMH değeri mutlak bir kısırlık göstergesi değildir; AMH düşük olsa bile gebelik elde edilebilir, sadece beklenen sürede zorlanma olasıdır.
AMH düşüklüğünün nedenleri arasında genetik yatkınlık, geçmişte geçirilmiş yumurtalık cerrahileri, kemoterapi/radyoterapi gibi yumurtalıklara zarar veren tedaviler veya otoimmün hastalıklar sayılabilir. Ayrıca sigara kullanımı da AMH seviyesini olumsuz etkileyebilir (sigara içen kadınlarda yumurtalık rezervi daha hızlı tükenebilir).
Erken yaşta (örneğin 20’li veya 30’lu yaşların başında) çok düşük AMH saptanması, prematür ovaryen yetersizlik (erken menopoz) riskini akla getirebilir. Böyle durumlarda kadın, ilerde çocuk sahibi olmayı planlıyorsa geciktirmemesi veya gerekirse yumurta dondurma gibi yöntemlere başvurması önerilir.
Erkeklerde AMH düşüklüğü ise normal bir bulgudur, çünkü erişkin erkeklerde AMH zaten minimal düzeydedir. Ancak pediatrik endokrinolojide, bebek veya çocuklarda AMH düşüklüğü önemli ipuçları verebilir: Örneğin, doğuştan testis yokluğu (anorki) olan erkek bebeklerde AMH tespit edilemez; ya da Persistan Müllerian Kanal Sendromu (PMDS) adı verilen ve AMH üretiminin genetik bozukluğuna bağlı durumda erkek çocukta rahim ve tüpler gelişebilir (çünkü AMH yokluğu nedeniyle Müllerian yapılar gerilememiştir). Bu gibi nadir durumlar dışında, AMH düşüklüğü terimi pratikte daha çok kadınların üreme sağlığı bağlamında kullanılır.
AMH Testi Hangi Durumlarda Yapılır?
AMH testi, özellikle kadınlarda üreme sağlığını değerlendirmek için istenen bir kan testidir. Çocuk sahibi olmak isteyen ancak zorluk yaşayan kadınlarda, kısırlık araştırması kapsamında AMH düzeyi sıklıkla ölçülür. Bu test sayesinde yumurtalık rezervinin durumu hakkında bilgi edinilir ve tedavi planı bu bilgiye göre şekillendirilebilir. Örneğin tüp bebek (IVF) planlanan bir hastada AMH seviyesine bakılarak, yumurtalıkların ilaçlara vereceği yanıt öngörülebilir ve ilaç dozu buna göre ayarlanabilir. Yüksek AMH’li (örn. PCOS’lu) bir kadında düşük doz ilaç yeterli olurken, düşük AMH’li bir kadında daha yüksek dozlara ihtiyaç olabilir.
AMH testi aynı zamanda adet düzensizliklerinin araştırılmasında da kullanılır. Polikistik over sendromu şüphesi varsa, AMH seviyesinin yüksek çıkması bu tanıyı destekler. Erken menopoz şüphesi bulunan (örneğin 35 yaşından önce adeti kesilen) kadınlarda, AMH’nin çok düşük olması yumurtalık fonksiyonlarının tükendiğini gösterir.
Bunlara ek olarak, over (yumurtalık) tümörlerinin tanı ve takibinde AMH testinden yararlanılır. Özellikle granüloza hücreli tümörden şüphelenildiğinde kanda AMH bakılabilir; ameliyatla tümör çıkarıldıktan sonra da periyodik AMH ölçümü yapılarak tümörün nüks edip etmediği izlenir.
Çocuk endokrinolojisi alanında ise AMH testi, cinsiyet gelişim bozuklukları durumlarında kullanılabilir. Örneğin, cinsiyet gelişimi net olmayan (ambigus genitalyalı) bir bebekte AMH ölçümü, testis dokusunun varlığı konusunda bilgi verebilir (çünkü testisi olan bebekte belli bir düzeyin üzerinde AMH olmalıdır). Ayrıca inmemiş testisli küçük çocuklarda, testis dokusunun olup olmadığını anlamak için de AMH’dan yararlanılabilir (AMH yüksekse testis vardır fakat yerine inmemiştir). Bu özel durumlar haricinde, AMH testi rutin çocuk sağlığı uygulamalarında yer almaz.
Özetle, AMH testi en sık kadınlarda infertilite değerlendirmesi, üreme planlaması, polikistik over ve erken menopoz gibi durumların incelenmesi amacıyla yapılır; daha nadiren de tümör belirteci veya çocuklarda cinsiyet gelişimi testi olarak kullanılır.
AMH Normal Referans Aralıkları Nelerdir?
AMH seviyeleri, cinsiyete ve yaşa bağlı olarak değişkenlik gösterir. Kadınlarda, AMH’nin normal değeri için tek bir aralıktan söz etmek zordur çünkü her yaş grubunun kendine özgü bir “normali” vardır. Genel bir perspektifle:
20’li yaşların başında bir kadında AMH değerleri ortalama 3–4 ng/mL civarında olabilir.
30 yaş civarında ortalama 2–3 ng/mL’ye geriler.
35 yaş civarında 1–2 ng/mL düzeylerine düşebilir.
40 yaşına doğru genellikle 1 ng/mL’nin altına iner.
Menopoz dönemine yaklaşıldığında (45-50 yaş) 0.1–0.5 ng/mL gibi çok düşük seviyelere ulaşır ve menopoz sonrası tespit edilemez hale gelir.
Bu değerler kişiden kişiye büyük farklılık gösterebilir; bazı kadınlar genetik olarak yaşıtlarına göre daha yüksek veya daha düşük AMH düzeyine sahip olabilir. Bu nedenle “normal aralık” yerine, ortalama değerler veya yol gösterici eşikler kullanılır. Genel olarak üreme çağındaki bir kadında 1–3 ng/mL arası AMH “ortalama” kabul edilebilir. 1 ng/mL altı “düşük”, 0.5 ng/mL altı “ciddi düşük” olarak yorumlanır. 3–4 ng/mL üzeri ise “yüksek” kabul edilip polikistik over veya benzeri bir duruma işaret edebilir.
AMH testinin avantajı, diğer hormonlardan farklı olarak adet döngüsünün herhangi bir gününde yapılabilmesidir; zira AMH düzeyi ay içinde fazla değişiklik göstermez. Ayrıca açlık-tokluk durumu da sonucu etkilemez.
Erkeklerde ise referanslar yaşa göre değişir: Erkek bebekler ve çocuklar için yüksek AMH normaldir (örn. bebeklikte AMH >50 ng/mL gibi çok yüksek değerler görülebilir), ergenlikle birlikte düşer. Erişkin erkeklerde AMH genellikle <5 ng/mL düzeyindedir ve çoğunlukla <1 ng/mL civarına kadar iner. Bu nedenle erişkin erkekler için “normal AMH” oldukça düşük bir değerdir ve pratikte ölçüm yapılmaz bile.
Sonuç olarak, AMH normal aralıkları değerlendirilirken kişinin cinsiyeti, yaşı ve klinik durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Her laboratuvarın kendine özgü referans aralığı rakamsal olarak farklı olsa da, hepsinde aynı trend geçerlidir: Genç kadınlarda yüksek, yaş ilerledikçe düşen; erkek çocuklarda çok yüksek, erişkin erkeklerde çok düşük AMH seviyeleri görülür.
AMH Kadın ve Erkeklerde Etkileri
AMH’nin vücuttaki etkileri kadınlar ve erkekler için farklı dönemlerde ortaya çıkar:
Kadınlarda: AMH, aktif olarak kadınların üreme çağındaki fizyolojisinin bir parçasıdır. Yumurtalıklarda folikül seçiliminde rol oynayarak her adet döngüsünde kontrollü sayıda yumurta gelişmesini sağlar. Kadın yaşamının evrelerinde AMH’nin anlamı da değişir: Ergenlikte AMH yükselmeye başlar (yumurtalık faaliyete geçtiği için), en yüksek seviyelerine 20’li yaşların ortalarında ulaşır ve sonra giderek azalır. Bu azalma, kadının doğurganlığının doğal seyrini yansıtır. AMH ölçümü, kadının biyolojik saatinin hangi aşamada olduğu konusunda bilgi verir; örneğin düşük AMH değerleri kadınların çocuk sahibi olma planlarını ertelememeleri yönünde bir işaret olabilir. Hamilelik sırasında ve doğumda AMH düzeyleri zaten baskılanmıştır (gebelik boyunca yeni folikül gelişimi duraksar), emzirme döneminde de düşük seyretmeye devam eder. Menopoza ulaşıldığında AMH neredeyse sıfırlanır. Yani AMH, kadınlarda doğurgan yılların bir göstergesidir.
Erkeklerde: AMH, erkekler için esas etkisini anne karnındaki dönemde ve çocukluk çağında gösterir. Erkek fetüste yüksek AMH, dişi üreme organ taslaklarını yok eder ve erkek üreme organlarının normal gelişimini sağlar. Çocukluk döneminde de erkeklerde AMH yüksektir; testislerin inişi ve gelişimi sürecinde rol oynadığı düşünülmektedir. Ergenlikle birlikte yükselen testosteron, AMH üretimini durdurur ve genç erkeklerde AMH hızla düşer. Erişkin bir erkekte AMH’nin fizyolojik bir işlevi olduğuna dair belirgin bir kanıt yoktur. Bazı araştırmalar AMH ve erkek fertilitesi arasında zayıf ilişkiler bulmaya çalışmışsa da, pratikte erişkin erkeklerde AMH ölçümü rutin olarak yapılmaz. Erkeklerde AMH daha çok tanısal bir gösterge olarak (örneğin testis dokusunun varlığını anlamak için çocuklarda) kullanılır.
Özetlemek gerekirse, AMH kadınların üreme fonksiyonlarında sürekli bir rol oynarken, erkeklerde rolü embriyonik gelişim ve çocuklukla sınırlıdır. Kadınlar için AMH, hem folikül gelişiminin bir parçası hem de doğurganlığın bir aynası gibidir. Erkekler için ise AMH, “cinsiyet belirleyici” bir hormon olup, yetişkinlikte önemsiz hale gelir.
AMH Gebelikteki Rolü
Kadın vücudu gebelik süresince yeni yumurta üretmediği ve yumurtlama durduğu için, gebelikte AMH seviyeleri üreme dışı bir bağlamdadır. Hamile kalan bir kadında AMH düzeyleri, gebeliğin oluşmasıyla birlikte hafifçe düşebilir çünkü yumurtalıklar gebelik boyunca bir süre “dinlenme” moduna geçer. Ancak bu düşüş çok belirgin olmayabilir; bazı araştırmalar gebelikte AMH’nin azaldığını, bazılarında ise önemli değişiklik olmadığını belirtmektedir. Temelde, gebelik sırasında AMH’nin anne vücudunda aktif bir rolü bulunmaz. Gebelik esnasında düşük AMH veya yüksek AMH olması, gebeliğin gidişatını etkilemez çünkü bu hormon daha çok yeni folikül gelişimiyle ilgilidir ki gebelikte folikül gelişimi durur.
Bununla birlikte, ilginç bir konu olarak, bebeğin cinsiyeti ile ilişkili AMH üretimi vardır: Eğer anne karnındaki bebek erkekse, bebeğin testisleri AMH üretecektir. Bu AMH anne kan dolaşımına geçmez, bebekte lokal etki gösterir (bebekte rahim/tüpler oluşumunu engeller). Dolayısıyla anne adayının kanında ölçülen AMH, kendi yumurtalıklarının salgıladığı miktardır ve bebeğin cinsiyetinden etkilenmez.
Gebelik planlaması açısından bakarsak, AMH gebelik öncesi dönemde önemli bir parametredir ancak gebelik başladıktan sonra bir anlam ifade etmez. Örneğin tüp bebek tedavisi öncesi düşük AMH saptanan bir kadının gebe kalması zor olabilir demek mümkündür; fakat o kadın hamile kaldıktan sonra düşük AMH’nin artık bir önemi yoktur, çünkü gebeliğin sürdürülmesi AMH ile ilgili değildir. Aynı şekilde, yüksek AMH seviyeleri (PCOS gibi) gebelik elde etmeyi zorlaştırabilir veya gebelikte çoğul yumurta gelişimi riskini artırabilir; ancak gebelik başladıktan sonra bu riskler ortadan kalkar.
Özetle, gebelik döneminde AMH hormonu pasif durumdadır; anne vücudunda yeni yumurta üretimi olmadığı için AMH’nin fonksiyonel bir rolü yoktur. Doğumdan sonra, emzirme dönemi bitip adet döngüsü tekrar başladığında AMH seviyeleri kaldığı yerden yumurtalık rezervine uygun olarak devam eder. Gebelik planlayan kadınlar için AMH önemliyken, gebelik sırasında AMH takibi yapılmaz ve yapılmasına da gerek yoktur.
AMH Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
AMH hormonu seviyesindeki bozukluklar doğrudan bir “hastalık” olarak değil, bir bulgu olarak değerlendirilir. Yani, yüksek veya düşük AMH’nin kendisini düzeltmeye yönelik spesifik bir hormon tedavisi bulunmamaktadır; bunun yerine AMH düzeyine yol açan veya AMH düzeyinin işaret ettiği durumlar ele alınır.
Düşük AMH (Düşük yumurtalık rezervi) tedavisi: Maalesef, günümüzde yumurtalık rezervini tıbbi bir müdahale ile artırmak mümkün değildir. Düşük AMH’ye sahip bir kadında tedavi yaklaşımı, zamana karşı hareket etmek şeklindedir. Eğer kadın çocuk sahibi olmak istiyorsa, düşük AMH onun yumurta sayısının azaldığını gösterdiğinden planlarını ertelemeden uygulaması tavsiye edilir. Örneğin, doğal yolla gebelik için çok beklememek veya gerekiyorsa tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerine yönelmek gerekebilir. Tüp bebek tedavisinde, düşük AMH’li kadınlarda daha yüksek doz ilaç kullanarak mevcut az sayıdaki folikülü uyarmak hedeflenir. Bazı destekleyici tedaviler (DHEA takviyesi, CoQ10 gibi antioksidanlar vs.) düşük AMH’li hastalarda denenmekle birlikte, bunların kesin faydası kanıtlanmış değildir. Eğer hasta henüz çocuk sahibi olmayı düşünmüyor ama AMH’si yaşına göre düşük ise, gelecekte kullanmak üzere yumurta dondurma seçeneği de önerilebilir; bu sayede mevcut rezervden ileride yararlanma şansı korunmuş olur.
Yüksek AMH tedavisi: Yüksek AMH genellikle polikistik over sendromuna bağlıdır. Bu durumda tedavinin amacı AMH’yi düşürmek değil, PCOS’u yönetmektir. Polikistik over sendromunda uygulanan yaşam tarzı değişiklikleri (diyet, egzersiz, kilo kontrolü) ve gerekli ise ilaç tedavileri (adet düzenleyici doğum kontrol hapları, insülin duyarlılığını artıran ilaçlar vb.) ile hem klinik belirtiler kontrol altına alınır hem de zamanla AMH düzeyleri düşebilir. Yüksek AMH’ye sahip PCOS’lu bir kadın gebelik istemediği sürece sadece adet düzensizliği ve diğer semptomları tedavi etmek yeterlidir; eğer gebelik istiyorsa yumurtlamayı uyarmak için ilaç tedavileri (örneğin klomifen sitrat veya letrozol gibi) planlanır. Bu tedavilerle hamile kalınca, PCOS’un getirdiği yüksek AMH sorunu da fiilen aşılmış olur. Yüksek AMH nadiren granüloza hücreli tümöre bağlıysa, bunun tedavisi tümörün cerrahi çıkarılmasıdır. Ameliyat sonrası genellikle AMH düzeyi normale döner.
Erkeklerde AMH bozukluğu tedavisi: Erişkin erkeklerde AMH yüksekliği veya düşüklüğü için bir tedavi gerekmez. Ancak çocuklarda AMH ile ilgili sorunlar, altta yatan ciddi durumların göstergesi olabileceğinden, tedavi altta yatan duruma yöneliktir. Örneğin AMH yokluğu yüzünden ortaya çıkan Persistan Müllerian Kanal Sendromu’nda, inmemiş testislerin ameliyatla karın içinden indirilmesi ve fazladan oluşmuş rahim/tüplerin çıkarılması gibi işlemler yapılabilir.
Sonuç olarak, AMH düzeyini direkt olarak yükseltmek veya düşürmek amaçlı bir tedavi yoktur. Bu hormonun seviyesindeki bozukluklar, bize yumurtalıkların durumunu veya bazı patolojileri gösterir. Tedavi planı da bu bilgilere dayanarak, hastanın çocuk sahibi olma hedeflerine ve varsa altta yatan hastalıklara göre şekillenir.
Sık Sorulan Sorular
AMH değeri kaç olursa iyi kabul edilir? AMH için “iyi” veya “kötü” kavramları yaşa göre değerlendirilir. Genel olarak üreme çağındaki bir kadında 1.0–4.0 ng/mL arasındaki AMH seviyeleri normal kabul edilebilir. Örneğin 30 yaşında yaklaşık 2–3 ng/mL bir AMH “ortalama” sayılır. Daha yüksek değerler (özellikle 4 ng/mL’nin üzeri) çoğu durumda yumurtalık rezervinin çok iyi olduğunu gösterir, ancak eğer bu yükseklik PCOS gibi bir durumdan kaynaklanıyorsa beraberinde adet düzensizliği gibi sorunlar olabilir. 1 ng/mL altındaki değerler ise düşük kabul edilir ve yumurtalık rezervinin azaldığını düşündürür. Ancak unutmayalım ki AMH tek başına %100 bir öngörü aracı değildir; diğer faktörlerle birlikte yorumlanmalıdır.
AMH seviyem düşük, hamile kalabilir miyim? Düşük AMH, yumurtalık rezervinizin azaldığını gösterir ama bu hamile kalamazsınız demek değildir. Düşük AMH’li birçok kadın doğal yolla veya yardımcı üreme teknikleriyle anne olabilmektedir. Ancak düşük AMH, zamanın kısıtlı olabileceğinin bir işaretidir. Bu nedenle eğer AMH değeriniz yaşınıza göre düşükse, gebelik planınızı öne çekmeniz veya bir kadın doğum uzmanıyla görüşerek gerekirse tüp bebek gibi yöntemlere başvurmanız önerilir. Düşük AMH’de önemli olan, var olan yumurtaları en iyi şekilde değerlendirmektir. Bazı durumlarda doktorunuz yumurta rezervinizi hızla kullanarak embriyo/yumurta dondurma önerebilir. Sonuç olarak AMH ne kadar düşük olursa, doğal yolla gebe kalmak o kadar zorlaşabilir ama imkansız değildir; sadece ekstra zaman ve tedavi gerektirebilir.
AMH seviyesini yükseltmek mümkün mü? Ne yazık ki, şu anda AMH seviyesini belirgin biçimde artırmanın tıbbi olarak kanıtlanmış bir yolu yok. AMH, yumurtalık içinde kalan antral folikül sayısının bir göstergesi olduğundan, rezervinizi arttırmak biyolojik olarak mümkün değildir (yumurtalıkların içerdiği yumurta sayısı sabittir ve yaşla azalır). Bununla birlikte bazı takviyeler ve yaşam tarzı değişikliklerinin yumurta kalitesi veya hormon dengesine dolaylı fayda sağlayabileceğine dair görüşler vardır. Örneğin D vitamini eksikliğiniz varsa bunu düzeltmek, sağlıklı ve dengeli beslenmek, sigarayı bırakmak gibi adımlar üreme sağlığınızı korumaya yardımcı olabilir. Bazı küçük ölçekli çalışmalarda DHEA adlı hormon takviyesinin düşük AMH’li kadınlarda AMH’yi hafifçe yükseltebildiği öne sürülmüş olsa da, bu rutinde kabul görmüş bir uygulama değildir. Özetle, AMH’yi mucizevi şekilde yükselten bir ilaç yoktur; en doğrusu mevcut rezervinizi en iyi şekilde değerlendirmek ve korumaktır.
Yüksek AMH seviyesine sahip olmak ne anlama gelir? Beklenenden yüksek AMH genellikle polikistik over sendromu (PCOS) ile ilişkilidir. PCOS’lu kadınlarda yumurtalıklarda çok sayıda küçük folikül olduğundan AMH üretimi artar ve kanda yüksek çıkar. Yüksek AMH, bu sendromun tanısını desteklemekle birlikte tek başına tanı koydurmaz; mutlaka adet düzensizliği, ultrason bulgusu gibi kriterlerle birlikte değerlendirilir. Yüksek AMH aynı zamanda yumurtalık rezervinin çok iyi olduğunun işareti de olabilir, yani kişi ilerleyen yaşlarına rağmen halen çok sayıda yumurtaya sahip olabilir. Bu, özellikle tüp bebek tedavisinde olumlu bir durum gibi görünse de, çok yüksek AMH’li (PCOS’lu) hastalarda tedavi sırasında ovaryan hiperstimülasyon sendromu riski artar, bu yüzden dikkatli olmak gerekir. Özetle, yüksek AMH çoğunlukla PCOS demektir ve bu durumda tedavi adet düzeninin sağlanması ve gerekirse çocuk istemine yönelik plan yapılması şeklinde olacaktır.
AMH testi ne zaman yapılmalı? AMH testi adet döngüsünün herhangi bir gününde yapılabilir, çünkü AMH hormonu aylık döngüden etkilenmez ve sabit seyirlidir. Bu yönüyle diğer hormon testlerinden (örneğin FSH veya E2 gibi, ki bunlar adetin 2-3. gününde bakılır) farklıdır. Sabah veya akşam, aç veya tok da fark etmeksizin kan vermek mümkündür. Yani AMH testi için özel bir zamanlama kuralı yoktur. Dolayısıyla doktorunuz gerekli gördüğü herhangi bir anda AMH seviyenizi ölçebilir. Bununla birlikte, infertilite değerlendirmesi kapsamında genelde diğer hormon testleri ile birlikte adetin başında istenmesi yaygındır; ama teknik olarak bu şart değildir. Eğer AMH testini evde yapılabilen kitlerle planlıyorsanız dahi (ki doğrulukları laboratuvar kadar olmayabilir), döngünüzün zamanı test sonucunu fazla etkilemeyecektir.