Büyüme Hormonu Nedir?
Büyüme hormonu (BH), tıbbi literatürde GH (Growth Hormone) veya somatotropin olarak da adlandırılan, hipofiz bezinin ön lobundan salgılanan bir protein hormondur. Çocukluk ve ergenlik döneminde boy uzamasının en önemli tetikleyicisidir; ayrıca yaşam boyu vücut bileşimi, metabolizma ve doku onarımında rol oynar. Büyüme hormonu salgısı beyindeki hipotalamustan gelen sinyallerle kontrol edilir: GHRH (Growth Hormone Releasing Hormone) adlı hormon GH salınımını uyarırken, somatostatin adlı başka bir hormon ise GH salınımını baskılar.
GH, vücutta pek çok organa etki eder ve bir “anahtar hormon” olarak kabul edilir. Çocuklarda kemiklerin boyuna büyümesini sağlarken, yetişkinlerde protein sentezini, kas kütlesini ve yağ yıkımını düzenler. Büyüme hormonu, adından da anlaşılacağı üzere özellikle büyüme çağında kritik öneme sahip olsa da, erişkinlikte de tamamen ortadan kaybolmaz; düşük miktarlarda salgılanmaya devam ederek vücudun sağlıklı yapısını korumasına katkıda bulunur.
Büyüme Hormonu Vücuttaki Görevleri Nelerdir?
Büyüme hormonunun vücuttaki etkilerini iki ana başlıkta toplamak mümkündür: büyümeyi sağlaması ve metabolizmayı düzenlemesi. Başlıca görevleri şunlardır:
Boy Uzamasını Sağlama: Çocuklarda ve ergenlerde büyüme hormonu, uzun kemiklerin uç kısımlarındaki büyüme plaklarına etki ederek boy uzamasını sağlar. GH, karaciğerden IGF-1 (Insülin Benzeri Büyüme Faktörü-1) adlı büyüme faktörünün salınmasına yol açar; IGF-1 de kemiklerin ve kıkırdakların büyümesini uyarır. Özellikle ergenlik döneminde GH ve IGF-1 seviyelerinin yükselmesi, hızlı boy ve kas gelişimini mümkün kılar.
Kas ve Organ Gelişimi: GH, sadece kemikleri değil, vücuttaki kasları ve organları da etkiler. Protein sentezini artırarak kas kütlesinin artmasına ve organların gelişimine destek olur. Hücre bölünmesini ve yenilenmesini teşvik eder, bu sayede çocuklukta tüm vücutta büyüme gerçekleşir. Erişkinlerde de doku onarımı ve yenilenmesinde GH önemli bir faktördür.
Yağ ve Şeker Metabolizması: Büyüme hormonu, yağ dokusunu etkileyerek lipoliz denilen yağ yıkımını artırır. Bu, yağların enerji kaynağı olarak kullanılmasını kolaylaştırır. Aynı zamanda GH, kas ve diğer dokuların glikoz kullanımını azaltıp karaciğerden glikoz salınımını artırarak kan şekeri düzeyini yükseltebilir. Bu etkiler, açlık dönemlerinde veya yoğun egzersiz sırasında enerji dengesini sağlamaya yöneliktir. Uzun süreli GH fazlalığında insülin direnci ve yüksek kan şekeri görülebilir.
Diğer Görevleri: GH, kemik iliğinde kan hücresi yapımını destekler, bağışıklık sisteminde hücre büyümesini etkiler ve bazı açıdan yaşlanma süreçlerini de etkilediği düşünülür. Örneğin GH düzeyleri yaş ilerledikçe azalır ve bu azalmanın kas kütlesinde düşüş, yağlanma artışı gibi yaşlanma belirtileriyle ilişkili olduğu kabul edilir.
Özetle, büyüme hormonu hem büyüme çağında vücudun normal gelişimi için vazgeçilmezdir hem de hayat boyu metabolik dengede rol oynar. Eksikliğinde büyüme geriliği, kas güçsüzlüğü ve yağlanma görülürken; fazlalığında anormal büyüme ve metabolik bozukluklar ortaya çıkar.
Büyüme Hormonu Yüksekliği Ne Anlama Gelir?
Büyüme hormonunun normalden yüksek olması, çoğunlukla hipofiz bezindeki bir sorunla ilişkilidir ve çocuklar ile yetişkinlerde farklı tablolar oluşturur:
Çocuklarda GH Yüksekliği (Gigantizm): Eğer büyüme plakları kapanmadan önce (yani çocukluk veya ergenlik döneminde) GH aşırı salgılanırsa, gigantizm adı verilen durum ortaya çıkar. Bu çocuklar yaşıtlarına göre aşırı uzun boylu olurlar; elleri, ayakları ve yüz hatları orantısız şekilde büyüyebilir. Gigantizm genellikle hipofiz bezindeki büyüme hormonu üreten bir tümörden (somatotrop adenomu) kaynaklanır. Tedavi edilmezse çocuk, genetik potansiyelinin çok üzerinde boylara ulaşabilir ve iskelet sistemiyle organlarda orantısız büyüme sonucu çeşitli sağlık sorunları yaşayabilir.
Yetişkinlerde GH Yüksekliği (Akromegali): Erişkin çağda, kemiklerin boyuna uzaması durduktan sonra büyüme hormonu fazla olursa akromegali denilen tablo gelişir. Akromegalide uzun kemikler uzamaz ama kemiklerin uç kısımları ve yumuşak dokular genişler; bu nedenle hastaların elleri, ayakları büyür, parmakları kalınlaşır. Yüz kemiklerinde büyüme sonucu çene öne doğru çıkar, alın kemikleri belirginleşir, burun ve dudaklar kalınlaşır. Dil ve iç organlar da büyüyebilir. Akromegali aynı zamanda metabolik etkiler yapar: Hastalarda yüksek kan şekeri (hatta diyabet), yüksek tansiyon, terleme artışı, eklem ağrıları ve uyku apnesi görülebilir. Nedeni çoğunlukla hipofizin GH üreten benign tümörleridir.
Diğer Nedenler: Çok nadir durumlarda vücudun başka yerlerinde GH benzeri hormon üreten tümörler (örneğin bazı pankreas veya akciğer tümörleri) de GH yüksekliği yapabilir. Ancak bu durumlar istisnadır.
Büyüme hormonu yüksekliği genellikle yavaş geliştiği için belirtiler başlangıçta fark edilmeyebilir. Erişkin bir bireyde yüzük, ayakkabı numarasının büyümesi, çenenin büyümesi fark edilirse veya çocukta anormal hızlı boy uzaması saptanırsa, altta yatan bir GH fazlalığı olabileceği düşünülür. Akromegali tanısı genellikle ortalama 40’lı yaşlarda konur, çünkü belirtiler yavaş ilerler ve hasta alıştığı için geç fark edebilir.
Özetle, GH yüksekliği ciddi bir hormonal bozukluğa işaret eder ve hipofiz tümörü habercisi olabilir. Tedavi edilmediğinde kalp büyümesi, hipertansiyon, diyabet gibi komplikasyonlar nedeniyle yaşam süresini kısaltabilir. Bu nedenle belirtiler görüldüğünde doktora başvurup gerekli testleri yaptırmak önemlidir.
Büyüme Hormonu Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?
Büyüme hormonu seviyesinin normalden düşük olması da sağlık üzerinde önemli etkilere sahiptir ve çocuklar ile yetişkinlerde farklı sorunlara yol açar:
Çocuklarda GH Düşüklüğü: Çocukluk çağında büyüme hormonu eksik olursa, büyüme geriliği görülür. Çocuklar yaşıtlarına göre daha kısa kalır ve kilo alımları da yaşıtlarına oranla düşüktür (genelde orantılı bir şekilde küçük görünürler). Bebeklik döneminde beslenme sorunları, hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) atakları yaşanabilir. GH eksikliği doğuştan olabileceği gibi, doğum sırasında beyin hasarı, hipofiz gelişim kusurları veya tümörler nedeniyle de ortaya çıkabilir. Tedavi edilmediği takdirde çocuk erişkin yaşa geldiğinde belirgin derecede kısa boylu (cücelik düzeyinde) kalabilir. Bu durum tıpta Büyüme Hormonu Eksikliği Sendromu veya hipofizer cücelik olarak da bilinir.
Yetişkinlerde GH Düşüklüğü: Erişkinlikte büyüme hormonu üretiminin azalması genellikle hipofiz bezinin hasar görmesi (ameliyat, tümör, radyasyon veya travma sonrası) sonucu ortaya çıkar. Erişkinlerde GH eksikliği, çocuklardaki gibi boy kısalığına yol açmaz (çünkü büyüme plakları zaten kapanmıştır). Ancak bir dizi başka belirti görülür: Kas kütlesinde azalma, güçsüzlük, sürekli yorgunluk hali, egzersiz toleransının düşmesi, vücutta yağ oranının artması (özellikle bel çevresinde yağlanma), kemik yoğunluğunun azalması (osteoporoz riski) ve kötü ruh hali ya da depresyon eğilimi gibi. GH eksikliği olan erişkinlerin kan yağ profili de bozulabilir (LDL kolesterol yükselir, HDL düşer), bu da kalp-damar hastalığı riskini artırır.
Diğer Etkiler: Hem çocuklarda hem erişkinlerde GH eksikliğinde bağışıklık sistemi zayıflayabilir, cilt daha ince ve hassas hale gelebilir. Çocuk sahibi olma üzerine GH’nin doğrudan bir etkisi olmasa da, GH eksikliği olan bireylerde genel sağlık durumunun bozulması üreme sağlığını da olumsuz etkileyebilir (örneğin yetişkin kadınlarda GH eksikliği varsa genellikle başka hipofiz hormon eksiklikleri de eşlik ettiğinden adet düzensizlikleri olabilir).
Büyüme hormonu düşüklüğünün teşhisi kan testleri ve uyarı testleri ile konur. Çocuklarda büyüme eğrilerinin geride kalmasıyla araştırmalar başlatılır; yetişkinlerde ise hipofiz yetmezliği bulguları varsa GH eksikliği tanısı düşünülür. Sebep her ne olursa olsun, GH eksikliği tedavi edilebilir bir durumdur ve eksik hormon yerine konduğunda birçok belirti geriler, yaşam kalitesi artar.
Büyüme Hormonu Testi Hangi Durumlarda Yapılır?
Büyüme hormonu ölçümü, vücuttaki pulsatif salgılanma nedeniyle tek bir kan örneğinde güvenilir bilgi vermeyebilir. Bu nedenle GH’ye yönelik testler genellikle dinamik testler şeklinde yapılır. Doktorlar aşağıdaki durumlarda büyüme hormonu testleri isteyebilir:
Çocuklarda Büyüme Geriliği Şüphesi: Bir çocuğun boyu persentil eğrilerinde çok gerideyse veya yıllık boy uzama hızı belirgin azalmışsa, doktor büyüme hormonu eksikliğinden şüphelenebilir. Bu durumda GH uyarı testleri uygulanır. Yaygın kullanılan testlerden biri insülin tolerans testidir: kontrollü şekilde insülin verilerek kan şekeri düşürülür ve vücut strese sokulur; normalde bu durumda GH yükselmelidir. Eğer GH cevabı yetersiz kalırsa büyüme hormonu eksikliği tanısı konur. Alternatif olarak glukagon uyarı testi, arginin uyarı testi gibi farklı protokoller de kullanılabilir. Bu testler sırasında hasta hastanede gözetim altında tutulur.
Erişkinlerde Hipofiz Yetmezliği: Hipofiz bezinde bir tümör varlığı, cerrahi geçirilmesi veya diğer hipofiz hormon eksiklikleri söz konusuysa, doktor GH düzeyini de değerlendirmek isteyebilir. Yine insülin tolerans testi gibi uyarı testleriyle erişkinlerde GH eksikliği teyit edilir. Erişkin GH eksikliği tanısı, çocuklara kıyasla daha karmaşık olabilir çünkü GH seviyesi yaşla doğal olarak düşer; bu nedenle dikkatli bir değerlendirme gerekir.
Akromegali Şüphesi: Büyüme hormonu fazlalığından şüphelenilen erişkinlerde (akromegali belirtileri varsa), tanıyı doğrulamak için GH baskılama testi yapılır. Bu testte hastaya 75-100 gram glikoz içirilir ve sonrasında belli aralıklarla kan alınarak GH seviyesi ölçülür. Sağlıklı bireylerde yüksek şeker alımından sonra GH seviyesi baskılanarak çok düşük düzeye iner. Akromegali hastalarında ise glikoz yüklemesine rağmen GH seviyesi yüksek kalmaya devam eder. Aynı zamanda IGF-1 düzeyi de ölçülür; akromegali hastalarında IGF-1 yaşıtlarına göre belirgin yüksek çıkar. Bu iki test birlikte tanı koydurucudur.
Tedavi Takibi: Bilinen büyüme hormonu bozukluğu olup tedavi alan kişilerde, tedavi etkinliğini izlemek için de testler yapılabilir. Örneğin GH tedavisi alan çocuklarda IGF-1 seviyeleri izlenerek doz ayarlaması yapılır; akromegali tedavisi gören birinde ise GH ve IGF-1 normal sınırlara inmiş mi diye takip edilir.
Özetle, büyüme hormonu testleri spesifik durumlarda istenir ve genellikle özel uyarı veya baskılama protokolleri uygulanarak gerçekleştirilir. Hasta açısından biraz zahmetli olabilen bu testler, doğru tanı koymak ve uygun tedaviyi planlamak adına büyük önem taşır.
Büyüme Hormonu Normal Referans Aralıkları Nelerdir?
Kan dolaşımındaki büyüme hormonu düzeyi gün içinde sürekli değiştiği için, normal referans aralıkları cinsiyet ve zamana göre değişkenlik gösterir. Genel olarak laboratuvarlarda verilen bazal GH normal değerleri şu şekildedir:
Erişkin erkekler: ~0,05 – 3 ng/mL (nanogram/mililitre)
Erişkin kadınlar: ~0,05 – 8 ng/mL
Çocuklar: Yaş ve cinsiyete göre değişkendir. Ergenlik öncesi çocuklarda dinlenik halde GH genellikle <5 ng/mL’dir, ancak ergenlik ile birlikte değerler yükselir. Ergenlik döneminde pik GH değerleri 15-20 ng/mL’ye ulaşabilir.
Kadınların üst sınırının erkeklere göre daha yüksek olmasının nedeni, östrojen hormonunun GH salgısını kısmen artırabilmesidir. Örneğin yetişkin kadınlarda oral doğum kontrol hapı kullanımı bile GH düzeyini bir miktar yükseltebilir.
Ancak, tek bir ölçümle GH değerlendirmesi yapmak yanıltıcı olabilir. Çünkü GH salgısı pulsatil olduğundan, gün içinde dalgalanmalar gösterir. Özellikle derin uyku sırasında gece vakti GH salınımı artar. Gündüz yapılan rastgele bir ölçümde yüksek bir değer çıkabilir ya da tam tersi GH salınımının durakladığı ana denk gelinirse sıfıra yakın görülebilir. Bu nedenle, GH bozukluklarını teşhis ederken IGF-1 düzeyi de ölçülür. IGF-1, GH etkisiyle karaciğerde üretilen ve gün boyu daha sabit kalan bir hormondur. IGF-1 için yaşa göre belirlenmiş normal aralıklar vardır ve bu değer GH’nin uzun vadeli ortalama etkisini yansıtır.
Özetle, büyüme hormonu için tek bir “normal” rakam vermek güçtür. Yukarıda belirtilen aralıklarda değerler genel popülasyon ortalaması olarak kabul edilir. Laboratuvar sonuçları yorumlanırken hastanın yaşı, cinsiyeti, klinik durumu ve eşlik eden IGF-1 sonucu birlikte değerlendirilmelidir.
Büyüme Hormonunun Kadın ve Erkeklerde Etkileri
Büyüme hormonu her iki cinste benzer biyolojik fonksiyonlara sahip olsa da, kadın ve erkek vücudunda GH’nin salınımı ve etkilerinde bazı farklılıklar gözlenir:
Salgı Farkları: Kadınlar, özellikle östrojen hormonunun etkisiyle, erkeklere kıyasla biraz daha yüksek bazal GH seviyelerine ve daha sık GH atımlarına sahip olabilirler. Örneğin, kadınlarda GH salınımı menstrual döngüde değişebilir; östrojenin yüksek olduğu dönemde GH atımları güçlenir. Erkeklerde ise GH salınım paterni daha düzenli ve öngörülebilirdir. Bu nedenle kadınların IGF-1 düzeyleri aynı yaş erkeklere benzer olsa da, GH ölçümlerinde farklılık görülebilir.
Vücut Kompozisyonu: GH, kas ve yağ dengesi üzerinde her iki cinste de etkili olsa da, erkeklerde doğal olarak daha yüksek olan testosteron seviyesi GH’nin kas yapıcı etkilerini sinerjik olarak güçlendirir. Erkeklerde GH ve testosteron birlikte çalışarak kas kitlesini ve kemik yoğunluğunu artırırken, kadınlarda GH östrojenle birlikte kemik sağlığına katkıda bulunur. GH eksikliği yaşayan bir kadında osteoporoz (kemik erimesi) riski belirgin şekilde artar; erkekte de artar fakat erkekler testisten gelen testosteron sayesinde bir miktar kemik kütlesini koruyabilirler.
Üreme Fonksiyonları: Büyüme hormonunun doğrudan üreme hücreleri üzerinde belirgin bir etkisi yoktur, ancak dolaylı etkiler söz konusu olabilir. Kadınlarda yeterli GH düzeyleri, yumurtalıkların optimal fonksiyonuna katkı sağlayabilir; bu nedenle bazı yardımcı üreme tekniklerinde (tüp bebek tedavisi gibi) kötü yanıt veren vakalarda düşük doz büyüme hormonu eklenmesinin yararlı olabildiğine dair çalışmalar mevcuttur. Erkeklerde ise GH fazlalığı durumunda (akromegalide) genellikle eşlik eden hipofiz tümörü nedeniyle testosteron düşüklüğü görülebilir ve bu da cinsel istekte azalma ile sperm üretiminde sorunlara yol açabilir. Yani akromegali hastası erkeklerde empotans ve kısırlık gelişebilir; kadın akromegaliklerde de adet düzensizlikleri ve kısırlık görülebilir. GH eksikliğinde de benzer şekilde her iki cinste yaşam kalitesi ve enerji düşüklüğü cinsel hayatı olumsuz etkileyebilir, ancak doğrudan üreme hormonlarını bozması beklenmez (çoğu zaman GH eksikliğine hipofizden diğer hormonların da eksikliği eşlik ediyorsa üreme etkilenir).
Uzun Vadeli Sağlık: Kadın veya erkek fark etmeksizin, GH fazlalığı tedavi edilmezse kalp ve damar sağlığını ciddi etkiler. Ancak bazı araştırmalara göre, akromegali kadın hastalarda diyabet ve kalp komplikasyonları açısından biraz daha yüksek risk getirebilir çünkü kadınlarda GH fazlalığına genelde tanı konulması daha geç olabilir (belirtiler kozmetik olarak erkekteki kadar fark edilmeyebilir). GH eksikliği tedavisinde ise kadınlar genelde erkeklerden biraz daha yüksek dozlara ihtiyaç duyar, çünkü östrojen hormonu karaciğerde IGF-1 üretimini azaltarak GH ihtiyacını artırır.
Sonuç olarak, büyüme hormonu hem kadınlarda hem erkeklerde büyüme ve metabolizma için elzemdir. Cinsiyetler arasında hormonun fizyolojik düzeyleri ve bazı etkileri farklılık gösterse de, eksikliği yaşayan herkesin kas gücü azalır, yağ kütlesi artar ve enerji seviyeleri düşer; fazlalığında ise kemik ve organ büyümeleriyle metabolik bozukluklar ortaya çıkar. Tedavi planlanırken kadın ve erkeklerin ihtiyaçları (örneğin GH replasman dozu) bu farklılıklar göz önüne alınarak belirlenir.
Büyüme Hormonunun Gebelikteki Rolü
Gebelik süresince kadının vücudunda büyüme hormonu dinamiklerinde değişimler gözlenir. Aslında, hamilelikte anne adayının kanında ölçülen GH miktarı belirgin şekilde yükselir, ancak bu artışın kaynağı büyük ölçüde hipofiz değil, plasentadır. Plasenta, özellikle gebeliğin ortalarından itibaren plasental büyüme hormonu adı verilen bir hormon (GH-V olarak da bilinir) üretmeye başlar. Plasental GH, annenin hipofizinden salgılanan büyüme hormonu ile benzer yapıda bir hormondur ve gebeliğin ilerleyen haftalarında anne kanında dolaşan baskın GH formu haline gelir. Bu dönemde anne hipofizinden salgılanan doğal büyüme hormonu üretimi azalır ve plasentadan gelen GH, onun yerini alır.
Gebelikte artan büyüme hormonu düzeylerinin anne ve bebek üzerindeki etkileri şöyle özetlenebilir:
Anne Metabolizmasının Düzenlenmesi: Plasental GH, gebeliğin ikinci yarısından itibaren anne metabolizmasını etkileyerek bebeğe daha fazla besin ve enerji sağlanmasına yardımcı olur. Özellikle anne kan şekerini yükseltici etkisi vardır (insülin direncini artırır), bu sayede bebek gelişimi için yeterli glukoz temin edilir. Bu mekanizma, gebelikte görülen fizyolojik insülin direncinin bir parçasıdır. Ancak aşırı olduğunda gebelik diyabetine katkıda bulunabilir.
Fetal Büyüme: Plasental büyüme hormonu, anne üzerinden dolaylı olarak fetüsün büyümesini destekler. Anne kandaki yüksek GH, IGF-1 seviyelerini de artırarak bebeğin doku gelişimine yardımcı olur. Ayrıca plasentadaki GH’nin lokal olarak plasenta büyümesini ve işlevini de düzenlediği düşünülmektedir. Fetüsün kendisi de hipofizinden GH salgılar ancak fetüsteki GH’nin büyüme üzerine etkisi anne karnında sınırlıdır; anne ve plasenta kaynaklı hormonlar daha önemlidir.
Doğum Zamanlaması: İlerleyen gebelik haftalarında plasenta tarafından üretilen CRH (kortikotropin salgılatıcı hormon) ve artan kortizol ile birlikte plasental GH seviyeleri de en üst düzeye ulaşır. Bu hormonların birbirleriyle etkileşimi, gebeliğin vaktinde sonlanması ve doğum eyleminin başlaması ile ilişkilidir. Yani hormonal olarak vücut, bebeğin doğuma hazır olduğunu bu artan seviyelerle “anlar”.
Doğum Sonrası Durum: Bebek doğup plasenta ayrıldıktan sonra, anne dolaşımındaki plasental GH aniden ortadan kalkar. Anne hipofizinin GH salgısı bir süre sonra eski düzenine döner. Doğum sonrası lohusalık döneminde anne, gebelik öncesi GH seviyelerine geri iner.
Özetle, gebelikte büyüme hormonu rol değiştirir: Hipofiz yerine plasenta devreye girer ve anne metabolizmasını bebeğin büyümesini destekleyecek şekilde yönlendirir. Bu durum, normal bir gebelik seyrinin parçasıdır. Örneğin GH eksikliği olan ve dışarıdan büyüme hormonu kullanan bir kadın hamile kaldığında, genellikle gebeliğin ortasından itibaren dışarıdan GH tedavisine ihtiyaç kalmayabilir; çünkü plasenta yeterince üretim yapar. Yine de, gebelik planlayan GH eksikliği hastalarının doktorlarıyla tedavi planlarını gözden geçirmeleri önemlidir.
Büyüme Hormonu Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Büyüme hormonu ile ilgili bozuklukların (eksiklik veya fazlalık durumlarının) tedavisi mümkündür ve oldukça etkilidir. Tedavi, altta yatan nedene ve sorunun ciddiyetine göre şekillenir:
Büyüme Hormonu Eksikliği Tedavisi:
Çocuklarda: Büyüme hormonu eksikliği tanısı alan çocuklara, doktor kontrolünde rekombinant insan büyüme hormonu (rhGH) tedavisi başlanır. Bu tedavi, günlük veya haftada birkaç kez cilt altına enjeksiyon şeklinde uygulanır. Küçük dozlarla başlayan tedavi, çocuğun kilo ve yaşına uygun olarak ayarlanır. Düzenli kullanımla çoğu çocuk akranlarına yakın bir boya ulaşabilir. Tedavi süresi, genellikle ergenlik sonuna kadar (büyüme plakları kapanana dek) devam eder. Çocuk ne kadar erken tedavi alırsa boy potansiyelini o kadar gerçekleştirebilir.
Erişkinlerde: GH eksikliği erişkinlerde de tedavi edilebilir. Eğer kişinin çocukluktan beri GH eksikliği varsa veya erişkin dönemde hipofiz hasarına bağlı eksiklik gelişmişse, yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla büyüme hormonu replasman tedavisi verilebilir. Düşük dozlarla başlanıp IGF-1 seviyesine ve klinik yanıta göre doz ayarlanır. Tedavi sonucunda erişkin hastalarda vücut kompozisyonunda düzelme (kas kitlesi artışı, yağ kütlesi azalışı), kemik yoğunluğunda artış, enerji seviyelerinde yükselme ve genel olarak daha iyi bir ruh hali gözlenir. Ancak GH tedavisi erişkinlerde her zaman gerekli olmayabilir; diğer hipofiz hormon eksiklikleri kontrol altına alındığında ve hasta kendini iyi hissediyorsa GH enjeksiyonuna gerek kalmayabilir. Karar, endokrinoloji uzmanınca bireysel bazda verilir.
Not: GH tedavisi, uzman hekim takibi gerektirir. Olası yan etkiler (eklem ağrıları, ödem, kan şekeri yükselmesi gibi) doz ayarlamasıyla yönetilir. Ayrıca uzun dönem yüksek doz kullanımında riskler olabileceğinden, amaç sadece eksik olanı yerine koymak olmalıdır (normalin üstüne çıkmamak).
Büyüme Hormonu Fazlalığı (Akromegali/Gigantizm) Tedavisi:
Cerrahi: GH fazlalığının en sık nedeni olan hipofiz adenomlarının birinci basamak tedavisi cerrahidir. Tecrübeli beyin cerrahları tarafından, genellikle transsfenoidal cerrahi denilen yöntemle burun içinden girilerek hipofiz tümörü çıkarılır. Başarılı bir ameliyat sonrasında GH seviyeleri hızla normale dönebilir ve hastalığın belirtileri ilerlemez. Çocuklarda gigantizmin tedavisinde de erken cerrahi çok önemlidir.
İlaç Tedavisi: Cerrahi ile tümör tamamen çıkarılamamışsa veya ameliyatın yapılamadığı durumlarda, ilaç tedavileri devreye girer. Somatostatin analogları (örneğin oktreotid, lanreotid) adı verilen ilaçlar, vücutta büyüme hormonu salınımını doğal olarak baskılayan somatostatin hormonunun sentetik versiyonlarıdır. Aylık enjeksiyonlar şeklinde uygulanır ve GH salınımını azaltarak akromegali belirtilerini kontrol altına alır. Bir diğer ilaç grubu, GH reseptör antagonisti olan pegvisomant’tır; bu ilaç GH etkisini periferde engeller ve IGF-1 seviyelerini normalleştirir. Ayrıca bazı hastalarda dopamin agonistleri (kabergolin gibi) ek tedavi olarak kullanılabilir, özellikle tümör aynı zamanda prolaktin de salgılıyorsa bu ilaçlar fayda sağlar.
Radyoterapi: Cerrahi ve ilaç tedavisine rağmen yeterli kontrol sağlanamazsa, hipofiz tümörüne yönelik radyoterapi uygulanabilir. Stereotaktik radyocerrahi (Gamma Knife gibi) yöntemleriyle tümör hücreleri zamanla küçültülür ve hormon üretimi baskılanır. Radyoterapinin etkisi yavaş ortaya çıktığından, bu süreçte ilaç tedavisine devam edilir.
Takip: Akromegali hastalarının tedavi sonrasında düzenli olarak GH ve IGF-1 seviyelerini ölçtürmeleri, varsa artık tümör dokusunun MR ile takibi önemlidir. Başarılı tedaviyle hastalar normal yaşam süresi ve kalitesine kavuşabilir, ancak tedavi edilmemiş akromegalide yaşam beklentisi ciddi oranda düşer.
Diğer Durumlar: Büyüme hormonu bozukluğu dışında, günümüzde GH tedavisinin onaylandığı başka durumlar da vardır. Örneğin kronik böbrek yetmezliği olan çocuklarda büyüme geriliği, Turner sendromu, Prader-Willi sendromu gibi bazı genetik durumlarda da GH enjeksiyonu kullanılabilir. Bu özel durumların tedavisi ilgili uzmanlarca planlanır.
Özetle, büyüme hormonu eksikliği günümüzde oldukça başarılı şekilde tedavi edilebilen bir durumdur. Fazlalığı (akromegali) da hem cerrahi hem medikal tedavilerle kontrol altına alınabilir. Erken tanı ve doğru tedavi ile hastalar normal bir hayat sürebilirler. Bu sebeple, gerek çocuğunuzda büyüme geriliği fark ederseniz, gerek kendinizde akromegali belirtileri şüphelenirseniz vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız çok önemlidir.
Sık Sorulan Sorular
Büyüme hormonu eksikliği belirtileri nelerdir?
Çocuklarda büyüme hormonu eksikliğinin en belirgin belirtisi, boyun yaşıtlarına göre belirgin derecede kısa kalması ve yıllık boy artış hızının düşük olmasıdır. Bu çocuklar bebeklikten itibaren yaşıtlarına nazaran daha yavaş büyürler. Ayrıca sık sık hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) atakları geçirebilirler, çünkü GH şeker dengesi için de gereklidir. Erişkinlerde GH eksikliği belirtileri daha siliktir: Kronik yorgunluk, kas güçsüzlüğü, egzersiz yapamama, fazla kilo özellikle bel çevresinde yağlanma, depresif ruh hali ve düşük yaşam enerjisi başlıca şikayetlerdir. Ayrıca ciltte kuruluk, ince kırışıklıklar, kolestrol yüksekliği gibi bulgular da görülebilir. Bu belirtiler başka sorunlara da benzeyebileceğinden, tanı için doktor kontrolünde özel testler yapılması gerekir.
Büyüme hormonu fazlalığı (akromegali) belirtileri nelerdir?
Akromegali genellikle yavaş ilerler ve ilk fark edilen belirtiler dış görünüşteki değişiklikler olabilir. Yüzüklerin dar gelmeye başlaması, ayakkabı numarasının büyümesi (eskiden olan ayakkabıların olmaması) erken ipuçlarıdır. Yüz hatlarında kabalaşma, alt çenenin öne çıkması, alın bölgesinde belirginleşme gibi değişiklikler zamanla gelişir. Hastalarda aşırı terleme, yüzde yağlılık ve sivilce artışı olabilir. Eklem ağrıları sık görülür; ellerde karpal tünel sendromu nedeniyle uyuşma-karıncalanmalar olabilir. Dilin büyümesi nedeniyle sesi kalınlaşabilir, horlama ve uyku apnesi görülebilir. Metabolik olarak akromegali, yüksek kan şekeri ve hatta tip 2 diyabete, yüksek tansiyona yol açabilir. Tedavi edilmezse kalp büyümesi (kardiyomiyopati) ve kalp yetmezliği gelişebilir. Gigantizmde (çocuklukta GH fazlalığında) bu belirtilere ek olarak aşırı hızlı boy uzaması ve orantısız uzun boy göze çarpar.
Büyüme hormonu sporda veya estetik amaçlı kullanılabilir mi?
Büyüme hormonu, tıbbi gereklilik olmadıkça kullanılması güvenli olmayan bir hormondur. Spor camiasında GH kötüye kullanımı (doping) zaman zaman gündeme gelmektedir, çünkü GH kas kütlesini artırabilir ve yağ yakımını hızlandırabilir. Ancak bu uygulama yasa dışıdır ve sağlık açısından ciddi riskler taşır. Kontrolsüz GH alımı, akromegali benzeri belirtilere yol açabilir: Eklem deformasyonları, organ büyümeleri, diyabet, yüksek tansiyon ve kalp sorunları gelişebilir. Ayrıca dışarıdan yüksek doz GH alanlarda el-ayaklarda büyüme, çene ve alın çıkıntılarında belirginleşme gibi istenmeyen kalıcı değişimler olabilir. Estetik veya performans amacıyla büyüme hormonu kullanımı tehlikelidir ve kesinlikle önerilmez. Sadece büyüme hormonu eksikliği gibi tıbbi indikasyonlarda, doktor reçetesiyle ve kontrolü altında kullanılması uygun görülür.