DHEA (Dehidroepiandrosteron) Nedir?

DHEA, açılımıyla dehidroepiandrosteron, böbreküstü bezlerinin kabuk bölgesinden salgılanan bir steroid hormondur. Vücutta en bol bulunan steroid hormonlardan biridir ve hem kadınlarda hem erkeklerde bulunur. DHEA aslında bir öncül hormon (prohormon) gibidir; çünkü kendi başına güçlü bir etkisi olmaktan ziyade, vücutta erkeklik hormonlarına (androjenlere) ve kadınlık hormonlarına (östrojenlere) dönüştürülerek etki gösterir. Örneğin DHEA, testosteron ve östrojen üretimi için bir yapı taşı sağlar. Bu nedenle DHEA’ya bazen “gençlik hormonu” da denir; zira ergenlik döneminde seviyesi yükselir, orta yaşlardan itibaren ise düşmeye başlar. Ancak DHEA’nın tek işlevi cinsiyet hormonlarına dönüşmek değildir; bağışıklık sistemi, cilt sağlığı ve enerji düzeyi üzerinde de dolaylı etkileri olduğu düşünülmektedir.

DHEA Vücuttaki Görevleri Nelerdir?

DHEA hormonunun vücutta oynadığı rol ve görevler şöyle özetlenebilir:

  • Cinsiyet Hormonlarının Üretimi: DHEA, androjen (erkeklik hormonu) ve östrojen (kadınlık hormonu) yapımında temel ham maddelerden biridir. Adrenal bezlerden salgılanan DHEA, kanda sülfat eklenmiş formu olan DHEA-S (dehidroepiandrosteron sülfat) şeklinde dolaşır. İhtiyaç duyulan dokularda DHEA-S tekrar DHEA’ya çevrilip ardından testosteron, dihidrotestosteron veya östradiol gibi aktif hormonlara dönüştürülür. Bu süreç özellikle kadınlar için önemlidir; çünkü kadınlar, erkeklere kıyasla çok daha az testosteron ürettikleri için libidoları ve genel enerji seviyeleri bir miktar adrenal DHEA’ya bağlıdır.

  • Adrenarş (Ergenlik Öncesi Androjen Artışı): Çocuklarda yaklaşık 6-8 yaş civarında adrenarş adı verilen bir süreç başlar; bu dönemde adrenal bezler DHEA üretimini artırır. Sonuç olarak vücutta hafif bir androjen etkisi belirir: Koltuk altı ve genital bölgede hafif tüylenme, ciltte yağlanma artışı gibi erken ergenlik belirtileri görülebilir. Bu, gerçek ergenlik (gonadarş) başlamadan önce DHEA sayesinde oluşan bir hazırlık evresidir.

  • Anabolik ve Metabolik Etkiler: DHEA’nın doğrudan çok güçlü olmasa da anabolik (yapıcı) etkileri vardır. Araştırmalar DHEA’nın kas kütlesi üzerindeki etkisinin sınırlı olduğunu göstermiş olsa da, yaşla azalan DHEA seviyelerinin kas güçsüzlüğü ve yağlanmayla ilişkilendirildiği düşünülmektedir. Yeterli DHEA, vücut kompozisyonunun korunmasına, insülin duyarlılığının iyileştirilmesine katkıda bulunabilir. Ayrıca DHEA’nın bağışıklık hücreleri üzerinde destekleyici etkileri olabileceği, örneğin vücudu enfeksiyonlara veya otoimmün süreçlere karşı dengeleyebileceği ileri sürülmektedir.

  • Duygu Durumu ve Zihinsel Etki: DHEA’nın beyin üzerinde bazı etkileri olduğu saptanmıştır. Araştırmalar, düşük DHEA seviyelerinin depresyon, yorgunluk ve azalmış iyi olma hali ile ilişkili olabileceğini öne sürer. Bazı bireylerde DHEA takviyesi, enerji artışı, hafif antidepresan etki ve genel iyilik hali sağlayabilmektedir. Ancak bu etkiler kişiden kişiye değişir ve DHEA bir ilaç olmaktan ziyade destekleyici bir hormondur.

  • Yaşlanma Karşıtı Etkiler (Tartışmalı): DHEA en yüksek seviyelerine 20’li yaşların başında ulaşır ve sonra giderek azalır. 70’li yaşlara gelindiğinde, gençlikteki DHEA miktarının sadece %10-20’si kalmış olabilir. Bu düşüş, yaşlanma sürecinin bir parçası olarak görülür. Bazı bilim insanları DHEA’nın azalışının yaşlanmaya bağlı kemik erimesi, kas kaybı, cilt kırışıklıkları gibi belirtilerle bağlantılı olabileceğini öne sürmüş ve DHEA takviyelerinin yaşlanma karşıtı potansiyelini araştırmışlardır. Ancak bugüne kadar DHEA’yı sihirli bir “gençlik iksiri” olarak doğrulayan kuvvetli bilimsel kanıt bulunmamaktadır.

DHEA Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

Kanda DHEA veya DHEA-S yüksekliği, vücudun normalden fazla DHEA ürettiğini gösterir. Bu durumun çeşitli olası nedenleri vardır:

  • Adrenal Tümörler: Böbreküstü bezinin korteks tabakasından kaynaklanan bir tümör (genellikle iyi huylu bir adenom, nadiren kötü huylu bir karsinom) aşırı DHEA üretebilir. Bu tür bir durumda DHEA-S seviyesi referans aralıklarının çok üstüne çıkar. Özellikle genç yaşta çok yüksek DHEA seviyeleri saptandığında, adrenal tümör şüphesi doğar. Bu tümörler kadınlarda erkeklerden daha sık DHEA fazlalığı yaparak belirti verir; çünkü kadın vücudu ekstra androjenlere karşı daha hassastır.

  • Polikistik Over Sendromu (PCOS): PCOS’lu kadınların bir kısmında adrenal DHEA üretimi artmıştır. PCOS aslında yumurtalık kaynaklı bir bozukluk olsa da, adrenal bezler de bu tabloda yüksek DHEA-S seviyeleriyle katkıda bulunabilir. PCOS’lu bir kadında DHEA yüksekliği, genelde hafif-orta derecededir (örn. üst sınırın biraz üzerinde). Bu, şiddetli bir tümör kaynaklı yüksekliğe kıyasla daha yaygın bir sebeptir.

  • Konjenital Adrenal Hiperplazi (KAH): Doğuştan adrenal bez enzim eksikliklerinde (özellikle 21-hidroksilaz eksikliği), vücut yeterince kortizol üretemez ve bunun sonucu olarak ACTH hormonu artar. ACTH’nın uyarısıyla adrenal bezler aşırı DHEA ve androjen üretir. Bu çocuklarda ve bebeklerde DHEA ve benzeri hormonların yüksekliği, kız bebeklerde dış genital organlarda erkekleşme (virilizasyon), erken yaşta kıllanma, hızlı kemik yaşlanması gibi bulgulara yol açar.

  • Erken Ergenlik: Erkek çocuklarda, testis tümörleri veya adrenal tümörler olmaksızın da bazen erken adrenarş görülebilir. Bu durumda DHEA seviyesi yaşıtlarına göre yüksek çıkar ve çocuğun vücudunda erken tüylenme, yağlanma olur. Ancak bu fizyolojik bir varyant da olabilir; dikkatli değerlendirme gerekir.

  • Diğer Nedenler: Cushing sendromu (kortizol fazlalığı) durumunda, eğer altta yatan sebep adrenal bir tümör ise DHEA da yüksek bulunabilir. Ayrıca çok nadir olarak bazı ilaçlar veya besin destekleri (içeriğinde DHEA bulunan takviyeler) DHEA seviyesini yükseltebilir.

DHEA yüksekliğinin belirtileri: DHEA bir androjen (erkeklik hormonu) öncü maddesi olduğundan, yüksekliğinde özellikle kadınlarda androjen fazlası belirtileri görülür:

  • Hirsutizm (Aşırı Tüylenme): Yüz, çene, göğüs ve karın gibi bölgelerde normalden fazla ve kalın kıllanma.

  • Akne ve Yağlı Cilt: Androjen fazlası, ciltte sebum üretimini artırır. İnatçı akneler ve ciltte yağlanma görülebilir.

  • Adet Düzensizliği: Yüksek DHEA, yumurtlamayı bozarak adetlerin gecikmesine, seyrekleşmesine (oligomenore) veya tamamen durmasına (amenore) yol açabilir. Bu belirti özellikle PCOS ve adrenal tümörlerde belirgindir.

  • Saç Dökülmesi (Androjenik Alopesi): Erkek tipi saç dökülmesi (şakaklardan ve tepe bölgesinden) kadınlarda dahi ortaya çıkabilir.

  • Virilizasyon (Erkeksileşme) Belirtileri: Çok yüksek seviyelerde (örneğin adrenal karsinom gibi durumlarda) ses kalınlaşması, kas kitlesinde artış, klitoris büyümesi, meme küçülmesi gibi ileri androjen etkileri gelişebilir.

  • Erkeklerde Belirti: İlginç şekilde, yetişkin erkeklerde DHEA yüksekliği genelde belirti vermez. Çünkü erkek vücudu zaten yüksek testosteron ortamına alışkındır, ekstra DHEA bunun üzerine çok etki yapmaz. Ancak ergenlik öncesi erkek çocuklarda, DHEA yüksekliği (örneğin bir adrenal tümör nedeniyle) erken ergenlik bulguları (ses kalınlaşması, kas gelişimi, penis büyümesi) oluşturabilir.

Özetle, DHEA yüksekliği özellikle kadınlar için uyarıcı bir bulgudur ve altta yatan nedeni ortaya koymak için ileri tetkik gerektirir.

DHEA Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

Kanda DHEA/DHEA-S düşüklüğü, beklenen yaş ve cinsiyet aralığının altında bir değerin saptanmasıdır. DHEA düşüklüğü çeşitli durumlarda ortaya çıkabilir:

  • Adrenal Yetmezlik (Addison Hastalığı): Böbreküstü bezlerinin harap olması sonucu kortizol ve aldosteronla birlikte DHEA üretimi de azalır. Addison hastalarında DHEA seviyeleri çok düşüktür. Bu durum özellikle kadın hastalarda belirgin şikayetlere neden olabilir (çünkü kadınlar adrenal DHEA’ya daha bağımlıdır). Addison’lu kadınlarda cinsel istekte azalma, halsizlik ve genel iyi olma halinin bozulması sık görülür. Erkek hastalar ise testisleri testosteron ürettiği için DHEA eksikliğinden pek etkilenmeyebilirler.

  • Hipopituitarizm: Hipofiz bezinin yetersiz çalıştığı durumlarda adrenal bezler yeterince uyarılamaz (ACTH düşüklüğü). Bu da ikincil adrenal yetmezliğe ve DHEA üretiminin düşmesine yol açar.

  • Yaşlılık: Yukarıda bahsedildiği gibi DHEA seviyesi yaş ilerledikçe doğal olarak düşer. Bu, bir hastalık değil fizyolojik bir süreçtir. Ancak bazı kişilerde bu düşüşe bağlı olarak enerji azalması, kas zayıflığı, cilt incelmesi gibi yaşlılık belirtileri daha belirgin hissedilebilir.

  • Kronik Hastalıklar ve Stres: Uzun süren ağır hastalıklar, kritik durumlar (örneğin yoğun bakım süreçleri) sonrasında vücut anabolik hormon üretimini baskılayabilir. DHEA da bu dönemde düşük seyredebilir. Ayrıca şiddetli ve kronik stres altında kortizol sürekli yüksek olduğu için, vücut kaynaklarını kortizole yönlendirip DHEA üretimini ikinci plana atabilir.

  • İlaçlar: Birkaç ilaç (örneğin uzun süreli kortikosteroid tedavisi, opiyatlar) adrenal hormon üretimini baskıladığından DHEA seviyelerini de düşürebilir.

DHEA düşüklüğünün belirtileri: DHEA eksikliği tek başına dramatik belirtiler vermez, genellikle diğer hormon eksiklikleriyle birliktedir. Bununla birlikte bazı yaygın şikayetler şöyle olabilir:

  • Halsizlik ve düşük enerji: DHEA seviyesi çok düşük olan kişiler kendilerini sürekli yorgun, dayanıksız hissedebilirler. Egzersiz kapasitelerinde azalma fark edebilirler.

  • Cinsel istekte azalma: Özellikle kadınlarda belirgin olmak üzere libido düşüklüğü görülebilir. Erkeklerde testosteron normal ise libido büyük ölçüde korunur, ancak Addison gibi tüm adrenal hormonların eksik olduğu durumlarda erkeklerde de cinsel isteksizlik ve ereksiyon problemleri olabilir.

  • Mas kitlesinde azalma: DHEA anabolik bir hormon olduğundan, eksikliğinde uzun vadede kaslarda güçsüzlük ve kütle kaybı meydana gelebilir. Bu durum tabii ki tek başına DHEA’ya bağlanamaz; yaşlanma, hareketsizlik gibi diğer faktörler de etkilidir.

  • Depresif ruh hali: DHEA’nın beyin üzerindeki olumlu etkilerinin yokluğunda bazı kişilerde moral bozukluğu, motivasyon eksikliği ve hatta depresyon belirtileri görülebilir. Klinik olarak majör depresyon olmasa bile, genel bir yaşamdan zevk alamama hali tarif edilebilir.

  • Bağışıklıkta zayıflama: Düşük DHEA seviyeleri, bağışıklık sisteminin optimum çalışmasını engelleyebilir. Bu kişiler enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hissedebilir veya hastalandıklarında toparlanmaları uzun sürebilir.

DHEA düşüklüğü, çoğu zaman başka bir sorunun parçasıdır. Bu nedenle bu belirtiler görüldüğünde, doktorlar altta yatan adrenal veya hipofiz problemlerini araştırırlar. Basit yaşlanma sürecine bağlı düşüşlerde ise genellikle medikal tedaviye başvurulmaz, sağlıklı yaşam önerileriyle süreç yönetilir.

DHEA Testi Hangi Durumlarda Yapılır?

Kandaki DHEA veya daha yaygın ölçülen şekliyle DHEA-S testi, genellikle androjen fazlalığı veya adrenal fonksiyonla ilgili şüphelerde istenir. Aşağıdaki durumlarda doktorunuz DHEA-S testi yaptırmanızı önerebilir:

  • Hirsutizm ve Virilizasyon: Bir kadında erkek tipi aşırı tüylenme, adet düzensizliği, akne, ses kalınlaşması gibi bulgular varsa, hem yumurtalık kaynaklı hem de adrenal kaynaklı hormon bozukluklarını ayırt etmek için DHEA-S seviyesi ölçülür. DHEA-S yüksek ise sorun büyük olasılıkla adrenal kaynaklıdır (örneğin adrenal tümör veya KAH); normal ise sorun daha çok yumurtalık kaynaklı (örneğin PCOS) olabilir.

  • Polikistik Over Sendromu: PCOS tanısında kanda testosteron ve DHEA-S seviyelerine bakılır. PCOS’lu birçok kadında DHEA-S normal sınırlar içinde olsa da, bazılarında hafif yükseklik görülebilir. Bu, adrenal bezlerin de tabloya katkısını gösterir ve tedaviyi planlarken göz önüne alınır.

  • Erken Puberte veya Adrenarş: Olağandışı erken yaşta pubik kıllanma, vücut kokusu, hızlanmış büyüme gibi bulgular olan çocuklarda DHEA-S testi istenebilir. Yüksek çıkması, konjenital adrenal hiperplazi veya adrenal tümör gibi durumları akla getirir.

  • Adrenal Kitle (İnsidentaloma): Görüntüleme yöntemlerinde (ultrason, BT, MR) tesadüfen adrenal bezde bir kitle saptanırsa, bu kitlenin hormon salgılayıp salgılamadığını anlamak için bir dizi hormon testine başvurulur. DHEA-S de bu testler arasında yer alır. Eğer adrenal kitlesi olan bir hastada DHEA-S yüksek bulunursa, bu kitlenin bir androjen üreten adenom olduğunu düşündürür.

  • Cinsiyet Gelişimi Bozuklukları: Doğuştan cinsiyetinin belirlenmesinde sorun olan bebeklerde (interseks durumlar) DHEA-S ve diğer hormonlar ölçülerek altta yatan durum anlaşılmaya çalışılır. Örneğin kız bebekte genital belirsizlik varsa, yüksek DHEA-S konjenital adrenal hiperplaziyi gösterir.

  • Adrenal Yetmezlik Şüphesi: Addison hastalığı tanısında esas olarak kortizol ve ACTH testleri kullanılır; ancak yardımcı olarak DHEA-S de düşük bulunabilir. Özellikle Addison’lu kadın hastalarda DHEA seviyeleri eksikliği, tedavi planlanırken (DHEA desteği gerekip gerekmediğini anlamak için) bakılabilir.

Test genellikle sabah alınan bir kan örneğinde yapılır. Özel bir açlık gerektirmez, ancak bazı takviyeler (örneğin biotin) yalancı sonuçlara yol açabileceğinden, doktorunuz test öncesi belirli ürünleri kullanmamanızı isteyebilir. DHEA-S düzeyi, gün içinde çok değişkenlik göstermez (kortizol gibi belirgin bir dalgalanması yoktur), bu nedenle günün herhangi bir zamanında da ölçülebilir. Ancak laboratuvarlar genellikle sabah referans aralıklarını temel alır.

DHEA Normal Referans Aralıkları Nelerdir?

DHEA kanda çoğunlukla DHEA-S formunda ölçülür ve referans değerler yaşa ve cinsiyete göre değişir. Genel hatlarıyla şu değerlere rastlanır:

  • Yetişkin Kadınlar: DHEA-S seviyesi genç yetişkin kadınlarda yaklaşık 65 – 380 µg/dL aralığında olabilir (20’li yaşlar için). Zirve değerler 20’li yaşların başında görülür. 30’lu yaşlardan itibaren kademeli olarak düşer: 40’lı yaşlarda üst sınır 240 civarına, 50’lerde 200’e, 60’larda 130’a gerileyebilir. Menopoz sonrası kadınlarda değerler genelde 70 – 80 µg/dL altına inebilir.

  • Yetişkin Erkekler: Erkeklerde DHEA-S düzeyleri kadınlara göre biraz daha yüksektir. 20’li yaşlardaki bir erkek için referans aralığı yaklaşık 280 – 640 µg/dL olarak verilebilir. Yine benzer şekilde her on yılda belirgin düşüşler olur: 40’lı yaşlarda üst sınır 500’lü değerlere, 60’larda 300’lü değerlere geriler. 70 yaş üzerinde erkeklerde 200 µg/dL altı tipiktir.

  • Çocuklar ve Ergenler: DHEA-S seviyeleri doğumdan sonraki ilk yıllarda çok düşüktür (<50 µg/dL). Adrenarşla birlikte (6-8 yaş civarı) yükselmeye başlar, ergenlikte hızlı artış gösterir. Örneğin ergenlik başlangıcında 100-200 µg/dL civarına çıkabilir, ergenliğin ilerleyen aşamalarında genç yetişkin düzeylerine yaklaşır.

  • Not: µg/dL birimi, mikrogram bölü desilitre anlamına gelir. Bazı laboratuvarlar DHEA-S için µmol/L gibi farklı birim kullanabilir. Ayrıca DHEA’nın kendisi (sülfatlanmamış form) ng/mL gibi birimlerde verilebilir. Bu nedenle sonucunuzu değerlendirirken referans aralığına ve birimine dikkat etmek gerekir.

Her laboratuvarın referans değerleri kullanılan yönteme göre biraz farklı olabilir. Bu yüzden test sonucunuz geldiğinde raporda belirtilen normal aralığı esas alın. Önemli olan, kendi yaş ve cinsiyet grubunuz için normal kabul edilen sınırlar içinde olup olmadığınızdır. Normdan sapma varsa, sapmanın derecesine göre doktorunuz bunu yorumlayacak ve gerekirse ileri tetkik isteyecektir.

DHEA Kadın ve Erkeklerde Etkileri

DHEA her iki cinste de bulunan bir hormon olsa da etkileri ve önem derecesi kadınlar ve erkekler için biraz farklılık gösterebilir:

  • DHEA’nın Payı: Erkeklerde vücuttaki androjenlerin büyük kısmı testislerden (testosteron olarak) gelir. DHEA’nın sağladığı androjen katkısı düşüktür. Bu yüzden sağlıklı bir erkekte DHEA yüksek olsa da çok belirgin bir değişim olmaz; ya da DHEA düşük olsa bile testisler yeterli testosteron ürettiği için çoğu zaman belirti görülmez. Kadınlarda ise androjenlerin önemli bir bölümü adrenal DHEA kaynaklıdır (çünkü kadın yumurtalıkları az miktarda testosteron üretir). Dolayısıyla kadın vücudu DHEA değişimlerine daha duyarlıdır. Örneğin kadınlarda DHEA yüksekliği tüylenme, akne gibi sorunlar çıkarırken; aynı düzey yükseklik bir erkekte fark edilmeyebilir.

  • Yüksekliğin Etkisi: Kadınlarda DHEA fazlalığı durumunda (PCOS, adrenal tümör vs.) adet bozukluğu, kısırlık, erkek tipi görüntü gibi sorunlar baş gösterir. Erkeklerde DHEA fazlalığı genellikle önemli bir sorun yaratmaz, hatta bazı vücut geliştirme çevrelerinde DHEA takviyesi ek testosterona dönüşeceği için istenen bir durum olarak görülür (ancak bu yasal ve güvenli değildir). Yine de çok yüksek DHEA seviyeleri, erkeklerde de agresifite artışı, akne veya saç dökülmesini tetikleyebilir.

  • Düşüklüğün Etkisi: Kadınlarda DHEA düşüklüğü (özellikle menopoz sonrası) cinsel istekte azalma, vajinal kuruluk, genel yorgunluk gibi hallere katkıda bulunabilir. Erkeklerde DHEA düşüklüğü genelde fark edilmez, zira testis kaynaklı testosteron ana belirleyicidir. Ancak Addison hastalığında olduğu gibi hem kortizol hem DHEA eksikse, erkek hastalar da kendilerini çok halsiz hissederler ve tedavide kortizolün yanı sıra DHEA desteği verilmesi önerilebilir (bazı çalışmalarda Addison’lu erkeklerde de DHEA takviyesinin enerji ve mood üzerine olumlu etkisi gösterilmiştir).

  • Takviye Kullanımı: DHEA takviyesi konusunda da cinsiyet farkı vardır. Orta yaşlı ve üzeri bazı kadınlarda, DHEA takviyesi (doktor gözetiminde) libido ve yaşam enerjisini bir miktar artırmak için kullanılabilir. Erkeklerde ise DHEA takviyesi genellikle gereksiz görülür; çünkü erkekler yaşlansalar bile testosteron seviyeleri belli bir noktaya kadar işlev görmeye devam eder, DHEA eklemek ekstra bir fayda sağlamaz. Üstelik erkeklerde dışarıdan DHEA almak, vücutta östrojene de dönüşebileceğinden istenmeyen etkilere (örneğin jinekomasti – meme büyümesi) neden olabilir.

Özetle, DHEA kadınların hormonal dengesi için erkeklere kıyasla daha kritik bir role sahiptir. Ancak her iki cinste de, aşırı sapmalar sağlık sorunlarına yol açabilir. DHEA’nın optimal seviyede olması, özellikle kadınlarda cilt, saç, adet döngüsü ve cinsel sağlık için destekleyicidir; erkeklerde ise normal aralıkta olması genel sağlık açısından iyidir ama belirleyici değildir.

DHEA Gebelikteki Rolü

Gebelik süresince anne vücudundaki DHEA hormonunun rolü, daha çok fetüs ve plasenta arasındaki hormon üretim zincirinde ortaya çıkar. Şöyle ki:

  • Estriol Üretimi: Estriol, gebelikte plasentadan salgılanan bir östrojen türüdür ve seviyesi bebeğin sağlıklı gelişimi açısından önemlidir (üçlü tarama testinde ölçülür). Estriolün büyük kısmı, fetüsün adrenal bezlerinin ürettiği DHEA-S’den yapılır. Yani bebeğin böbreküstü bezleri bol miktarda DHEA-S üretir, bu madde plasentaya gelir ve plasentada östrojene (özellikle estriol) dönüştürülür. Bu estriol hem anne hem bebek için gebelikte gerekli hormonal ortamın bir parçasıdır.

  • Anne DHEA Düzeyleri: Gebe bir kadının kendi DHEA seviyeleri, gebelik boyunca biraz değişiklik gösterebilir. Genellikle gebeliğin ilerlemesiyle anne kanında DHEA-S düşme eğilimi gösterebilir, çünkü vücut artan östrojen ihtiyacını öncelikle fetüs kaynaklı DHEA ile karşılar ve annenin adrenal üretimi ikinci planda kalır. Ayrıca gebelikte yüksek östrojen, karaciğerde DHEA-S’nin klerensini (vücuttan uzaklaştırılmasını) hızlandırabilir. Bu teknik detaylar dışında, sağlıklı gebelikte anne için DHEA seviyesi takibi rutin yapılmaz; önemli olan plasentanın estriol üretiminin yeterli olmasıdır.

  • Gebelikte DHEA Takviyesi: Genel olarak hamilelikte DHEA veya benzeri androjen takviyeleri kullanılmaz, aksine tehlikelidir. Eğer anne adayı, Addison hastası gibi özel bir durumdan dolayı DHEA eksikliği yaşıyorsa bile, gebelikte DHEA takviyesi verilip verilmemesi tartışmalıdır ve genellikle kaçınılır. Çünkü fazla androjen, kız bebek fetüste istenmeyen maskülinizasyona neden olabilir. Bu yüzden Addison’lu bir anne adayı varsa, doktorları genellikle sadece kortizol ve aldosteron replasmanına odaklanır, DHEA’yı gebelik boyunca keserler.

  • Doğum ve Sonrası: Doğum yaklaştığında fetüsün adrenal bezlerinin aktivitesi artar; bu belki de doğum zamanlamasının bir parçasıdır. Doğumdan sonra ise plasentadan gelen östrojen aniden düştüğünden, annenin vücudunda DHEA üretimi de eski dengesine dönmeye başlar. Lohusalık döneminde anne hormonları yeniden ayarlanırken DHEA da dahil olmak üzere hormon seviyeleri dalgalanmalar gösterebilir.

Özetle, DHEA hamilelikte dolaylı yoldan önemli bir hormondur; bebeğin büyümesi için gerekli östrojenin kaynağıdır. Ancak anne vücudu için ekstra bir rol oynatmaz ve gebelikte DHEA seviyesini ölçmek ya da takviye etmek gerekmez. Gebe kalmak isteyen kadınlarda DHEA takviyesinin (özellikle ileri yaşta IVF tedavisi görenlerde) yumurta kalitesini artırabileceği yönünde bazı çalışmalar olsa da, bu konuda standart bir yaklaşım yoktur ve doktor önerisi olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır.

DHEA Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

DHEA seviyesinin anormal olması durumunda tedavi, temelde bu durumun nedenine yönelik yapılır:

  • DHEA Yüksekliğinin Tedavisi: Eğer bir adrenal tümör DHEA salgılıyorsa, ana tedavi tümörün cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Ameliyat öncesi hastanın hormon seviyelerini kontrol altına almak için gerekirse ilaçlar (örneğin ketokonazol gibi adrenal hormon sentezini azaltan ajanlar) kullanılabilir. Polikistik Over Sendromu’nda ise DHEA yüksekliğini direkt hedef alan bir tedavi yoktur; bütüncül PCOS tedavisi yapılır: doğum kontrol haplarıyla yumurtalık kaynaklı hormonlar baskılanırken genellikle adrenal DHEA da normale döner. Hirsutizm şikayeti olan kadınlarda anti-androjen ilaçlar (örn. spironolakton, flutamid) kullanılabilir; bunlar kanda DHEA’yı düşürmez ama kıllanma üzerindeki etkilerini engeller. Konjenital adrenal hiperplazide tedavi, eksik hormonları yerine koymak ve ACTH üretimini baskılamaktır: günlük kortizon türevi ilaçlar verilerek vücuda yeterli kortizol sağlanır, böylece adrenal bez gereğinden fazla DHEA üretmez. Bu sayede hem DHEA yüksekliğinin belirtileri geriler, hem de vücut dengesi sağlanır.

  • DHEA Düşüklüğünün Tedavisi: Adrenal yetmezlik gibi durumlarda öncelik hayatî hormonlar olan kortizol ve aldosteronun yerine konmasıdır. DHEA eksikliği bu tabloda ikincil plandadır. Ancak son yıllarda özellikle Addison hastası kadınlarda DHEA takviyesi eklemenin yaşam kalitesini artırdığı gösterilmiştir. Bu nedenle, primer adrenal yetmezlikli ve DHEA seviyesi çok düşük olan kadın hastalara günlük 25-50 mg gibi düşük doz DHEA hapı verilebilir. Bu, enerji, ruh hali ve cinsel istek üzerinde iyileşme sağlayabilir. Erkek hastalarda rutinde DHEA verilmez çünkü testisler yeterince androjen sağlar. Bunun dışında, ileri yaşta “anti-aging” amaçlı DHEA kullanımı popüler olsa da, tıbbi olarak rutin önerilmez. Kişide belirgin bir DHEA eksikliği yoksa (sadece yaşa bağlı düşmüşse), takviye almanın uzun vadedeki yarar ve riskleri net değildir. Bazı küçük çalışmalar postmenopozal kadınlarda DHEA desteğinin kemik yoğunluğunu bir miktar iyileştirebileceğini söylese de, bu konuda görüş birliği yoktur.

  • Yaşam Tarzı ve Destek: DHEA seviyelerini doğal yolla dengelemek tam olarak mümkün olmasa da, sağlıklı yaşam hormon dengeleri üzerinde genel bir iyileştirici etkiye sahiptir. Düzenli egzersiz yapmanın orta yaşlı ve yaşlı bireylerde DHEA düzeylerini biraz yükselttiğine dair bulgular vardır. Yine yeterli uyku, dengeli beslenme (özellikle sağlıklı yağlar ve protein alımı) ve stresten kaçınma, adrenal hormonların daha iyi çalışmasını sağlayabilir. Obezite sorunu olanlarda kilo vermek de androjen dengesini düzeltir (PCOS’lu kadınlarda hem yumurtalık hem adrenal androjenleri azalır).

  • Takviye Kullanımında Uyarı: Eczanelerde veya internet ortamında DHEA takviyeleri bulunabilmektedir. Kişiler bunu reçetesiz temin edebildiği için bazen doktor kontrolü olmadan kullanmaktadır. Bu sakıncalıdır; zira kontrolsüz DHEA alımı, kadınlarda istenmeyen tüylenme, adet kesilmesi; erkeklerde agresyon, akne, saç dökülmesi; her iki cinste karaciğer fonksiyon bozukluğu, kalp ritminde sorun, kolesterol dengesinde bozulma gibi yan etkilere neden olabilir. Ayrıca DHEA sporcularda doping listesinde yer alır ve kullanımı yasaktır. Bu nedenle, DHEA bir ilaç gibi düşünülmeli ve ancak bir hekim önerdiyse alınmalıdır.

Sonuç olarak, DHEA ile ilgili bozuklukların tedavisi kişiye özeldir. Hormon seviyeleriniz normalden sapmışsa, bunu kendi kendinize düzeltmeye çalışmak yerine bir endokrinoloji uzmanına başvurmanız en doğrusudur. Altta yatan sebep tespit edildikten sonra, gerekirse cerrahi, ilaç veya takviye planı bu uzman tarafından düzenlenecektir.

Sık Sorulan Sorular

  • DHEA gerçekten “gençlik hormonu” mudur? DHEA seviyeleri genç yaşlarda yüksek olup yaşla birlikte azaldığı için popüler kültürde “gençlik hormonu” olarak anılır. Ancak bu, sizi genç tutacak sihirli bir madde olduğu anlamına gelmez. DHEA’nın yaşlanma sürecini yavaşlattığına dair kesin bilimsel kanıt yoktur. Bazı yaşlı bireylerde DHEA takviyesi küçük faydalar sağlasa da, herkes için genellenemez ve başlı başına gençliği koruyan bir hormon olarak görülmemelidir.

  • DHEA takviyesi kullanmak güvenli midir? DHEA takviyeleri, doktor önerisiyle ve uygun dozda kullanıldığında genellikle iyi tolere edilir. Ancak gereksiz kullanım veya yüksek dozlar yan etkilere yol açabilir. Kadınlar için akne, tüylenme, ses kalınlaşması gibi yan etkiler; erkekler için testislerde küçülme, doğal testosteron üretiminin baskılanması, agresiflik gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Ayrıca DHEA karaciğerde metabolize olduğundan, yüksek dozlar karaciğer enzimlerini yükseltebilir. Bu nedenle, DHEA takviyesini “ne de olsa doğal” diyerek rastgele kullanmak güvenli değildir; bir sağlık profesyonelinin gözetiminde olmalıdır.

  • DHEA seviyesini doğal yollarla artırmak mümkün mü? Bir dereceye kadar evet. Düzenli egzersiz, özellikle direnç antrenmanları (ağırlık çalışmaları) ve yüksek yoğunluklu interval antrenman (HIIT) yapmanın DHEA dahil bazı hormonları olumlu etkilediği gösterilmiştir. İyi ve kaliteli uyku da hormon dengesi için kritiktir; gece uykusu alan kişilerde büyüme hormonu ve DHEA üretimi desteklenir. Stresten uzak durmak (veya stres yönetimi uygulamak) da adrenal bezlerin daha verimli çalışmasına yardımcı olabilir. Bu yöntemler mucizevi bir yükseliş sağlamaz ama DHEA düşüş hızını yavaşlatabilir veya hafifçe yükseltebilir.

  • DHEA yüksekliği nasıl düşürülür? DHEA yüksekliği genellikle bir hastalığın belirtisidir, bu yüzden doğrudan evde düşürmeye çalışmak doğru olmaz. Öncelikle bir doktora danışıp sebebini öğrenmek gerekir. Eğer altta yatan neden PCOS gibi bir durumsa, o tedavi edilir; adrenal tümör ise cerrahi gerekir; KAH ise hormon replasmanı yapılır. Kendi kendine DHEA düşürmek diye bir şey yoktur, çünkü bu hormon dış etkenlerden çok adrenal bezin iç dinamikleriyle ilgilidir. Bazı gıdaların veya bitkisel ürünlerin DHEA’yı düşürdüğü iddia edilse de, bunların bilimsel dayanağı yoktur. En güvenli yaklaşım, uzman tedavisini takip etmektir.