Kalsitonin Nedir?

Kalsitonin, tiroid bezinin içinde bulunan C hücreleri (parafoliküler hücreler) tarafından salgılanan bir hormondur. 32 amino asisten oluşan bu peptit hormon, vücuttaki kalsiyum dengesinin düzenlenmesine yardımcı olur. Kalsitonin, kan kalsiyum düzeyini düşürme yönünde etkisi olan bir hormondur; bu bakımdan, paratiroid hormonunun (PTH) zıt yöndeki etkilerine karşı dengeleyici rol oynar. Özellikle kandaki kalsiyum seviyesi yükseldiğinde salınarak fazla kalsiyumun kemiklere geçmesini ve böbreklerden atılmasını teşvik eder. Sağlıklı bireylerde kalsitonin düzeyi çok düşüktür ve bu hormonun yokluğunda belirgin bir hastalık ortaya çıkmaz; ancak varlığı, kalsiyum metabolizmasının ince ayarlarında önem taşır.

Kalsitonin Vücuttaki Görevleri Nelerdir?

Kalsitoninin temel görevi, kan kalsiyum seviyesini düşürmek ve kemikleri yüksek kalsiyum düzeyine karşı korumaktır. Bunu başarmak için iki ana etki gösterir:

  • Kemiklerde etkisi: Kalsitonin, kemik dokusundaki osteoklast adı verilen ve kemikleri parçalayıp kalsiyumu kana veren hücrelerin aktivitesini baskılar. Osteoklastlar inhibe olunca kemikten kana kalsiyum geçişi azalır, böylece kan kalsiyum düzeyi düşme eğilimine girer. Aynı zamanda kalsiyumun kemik matriksine geri depo edilmesini teşvik eder. Bu sayede kalsitonin, özellikle kan kalsiyumu yüksek olduğunda kemik yıkımını azaltarak kemikleri koruyucu bir rol oynar.

  • Böbreklerde etkisi: Kalsitonin, böbrek tübüllerinde kalsiyum ve fosfat iyonlarının geri emilimini (reabsorpsiyonunu) azaltır. Yani böbrekler, kalsitonin varlığında kalsiyumu kanda tutmak yerine idrarla dışarı atmaya daha meyilli olur. Bu mekanizma, kandaki fazla kalsiyumun idrarla uzaklaştırılmasını sağlar. Sonuç olarak kalsitonin hem kemik hem böbrek düzeyinde etki ederek kan dolaşımındaki kalsiyum miktarını düşürücü yönde çalışır.
    Kalsitoninin insan vücudundaki rolü, parathormon ve D vitamini ile birlikte kalsiyum-fosfor metabolizmasının dengelenmesidir. Ancak, kalsitoninin kalsiyum dengesi üzerindeki etkisi parathormon kadar baskın değildir. Özellikle erişkin insanlarda kalsitonin eksikliğinin belirgin bir olumsuz etkisi gösterilmemiştir; parathormon ve böbreklerden D vitamini aktivasyonu gibi mekanizmalar kalsiyum dengesini sürdürür. Buna rağmen, kalsitonin özellikle çocukluk döneminde ve gebelik gibi özel durumlarda anne iskeletinin korunmasında daha belirgin rol oynayabilir.

Kalsitonin Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

Kanda kalsitonin hormonunun normalden yüksek olması, çoğunlukla C hücrelerinin anormal çoğalması veya uyarılması ile ilişkilidir. Klinik olarak kalsitonin yüksekliği denildiğinde akla ilk gelen durum, tiroid bezinin nadir görülen bir kanseri olan **medüller tiroid karsinomu (MTC)**dur. Medüller tiroid kanserinde tümör, kalsitonin üreten C hücrelerinden geliştiği için kanda kalsitonin seviyeleri belirgin şekilde yükselir. Bu nedenle kalsitonin testi, medüller tiroid kanserinin tanı ve takibinde tümör belirteci (tümör markırı) olarak kullanılır. Örneğin, yetişkin bir kişide kalsitonin düzeyinin normalin birkaç kat üzerinde bulunması (özellikle >50-100 pg/mL gibi değerler) medüller kanser şüphesi uyandırır ve ileri tetkikleri gerektirir.

Kalsitonin yüksekliği sadece kanser nedeniyle olmayabilir; bazı diğer durumlar da C hücrelerini uyararak kalsitonin artışına yol açabilir. Aşırı yüksek gastrin hormonu seviyeleri (örneğin Zollinger-Ellison sendromu gibi durumlarda) kalsitonin salınımını tetikleyebilir. Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda kalsitonin yarı ömrü uzayabildiği ve metabolizması değiştiği için kanda orta derecede yüksek ölçülebilir. Sigara içen kişilerde de kalsitonin düzeylerinin, içmeyenlere kıyasla biraz daha yüksek olabileceği bilinmektedir; sigaranın tiroid C hücrelerini uyardığı düşünülür. Yine de, bu durumlarda kalsitonin yükselmeleri genellikle hafif düzeydedir (genellikle referans üst sınırını biraz aşar) ve medüller kanserin yol açtığı dramatik yükselişler kadar yüksek değildir.

Özetle, kalsitonin yüksek bir değer olarak bulunursa (özellikle belirgin bir yükseliş söz konusuysa), altta yatan en önemli olasılık medüller tiroid karsinomudur. Bunun dışında C hücre hiperplazisi (kanser öncülü bir durum), bazı tümörlerin kalsitonin üretmesi (örn. nadiren akciğer veya pankreas nöroendokrin tümörleri) gibi nedenler de araştırılabilir. Hafif yükseklikler ise sigara, böbrek fonksiyon bozukluğu veya kullanılan bazı ilaçlara bağlı olabileceğinden, doktor tarafından klinik bağlamda değerlendirilmelidir.

Kalsitonin Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

Kalsitonin hormonunun kanda düşük olması, tek başına bir hastalık göstergesi değildir. Aslında sağlıklı insanlarda kalsitonin seviyesi zaten çok düşük düzeylerdedir; bazı kişilerde kanda ölçülemeyecek kadar düşük (yani “yok” denecek seviyede) olabilir ve bu normal kabul edilir. Kalsitonin eksikliği olarak tanımlanabilecek bir klinik sendrom yoktur. Örneğin, tiroid bezinin ameliyatla tamamen alınması (tiroidektomi) sonrasında vücutta hiç kalsitonin kalmaz ancak bu durum kalsiyum dengesi üzerinde genellikle önemli bir bozulmaya yol açmaz, çünkü parathormon ve D vitamini mekanizmaları kalsiyum seviyesini düzenlemeye devam eder. Hatta, medüller tiroid kanseri nedeniyle ameliyat olan bir hastada kalsitonin düzeyinin düşmesi istenen bir durumdur; tümörün temizlendiğini gösterir.

Bazı araştırmalar, kalsitonin yokluğunun veya yetersiz salgılanmasının uzun vadede kemik sağlığına küçük etkiler yapabileceğini ileri sürmüştür. Özellikle menopoz sonrası dönemde kadınlarda östrojen düzeylerinin düşmesiyle birlikte kalsitonin salınımının da azaldığı ve bunun kemik erimesine katkıda bulunabileceği düşünülmüştür. Yine de, kalsitonin düşüklüğünü doğrudan teşhis eden veya tedavi gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Eğer kalsitonin seviyesi laboratuvar testinde çok düşük ya da tespit edilemez gelirse, bu tipik olarak “normal” olarak yorumlanır ve herhangi bir müdahale gerekmez.

Kalsitonin Testi Hangi Durumlarda Yapılır?

Kalsitonin ölçümü, spesifik durumlarda tanıya yardımcı olmak amacıyla istenir. En önemli endikasyon, medüller tiroid kanserinden şüphelenilen durumlardır. Tiroid bezinde bir nodül saptandığında, özellikle ultrason görüntüsü ve diğer kan testleri medüller kanseri düşündürüyorsa, doktor kanda kalsitonin düzeyine bakılmasını isteyebilir. Yüksek bir kalsitonin sonucu, biyopsi yapılmadan önce bile, nodülün medüller karsinom olabileceği yönünde güçlü bir ipucu verir. Ayrıca ailesel medüller tiroid kanseri veya MEN 2 (Multiple Endokrin Neoplazi tip 2) sendromu taşıyıcılarında, henüz kanser gelişmeden erken tanı koymak için periyodik kalsitonin taramaları yapılabilir.

Kalsitonin testi, medüller tiroid kanseri tanısı konmuş hastalarda tedavi sonrası takibin de bir parçasıdır. Ameliyatla tiroidi alınmış bir medüller kanser hastasında kalsitoninin sıfıra yakın çıkması beklenir; eğer zaman içinde kalsitonin tekrar yükselmeye başlarsa, bu bir nüks (tekrarlama) belirtisi olabilir. Bu nedenle kalsitonin düzeyleri, bu hastaların takibinde düzenli aralıklarla kontrol edilir.

Bunların dışında, kalsitonin testi genelde rutin bir check-up veya geniş kapsamlı tetkik panelinin parçası olarak kullanılmaz; çünkü çoğu insanda klinik bir karar değişikliği yaratmaz. Bazı özel durumlarda (örneğin açıklanamayan flushing-atakları, ishal ve tiroid nodülü birlikteliğinde) doktor, olası bir medüller karsinomu dışlamak için kalsitonin düzeyine bakabilir. Özetle, kalsitonin testinin başlıca kullanım alanı, medüller tiroid karsinomu ve ilişkili durumların tanı ve takibidir.

Kalsitonin Normal Referans Aralıkları Nelerdir?

Kalsitonin hormonu için normal kabul edilen değerler oldukça düşüktür ve cinsiyete göre farklılık gösterir. Kadınlarda kan kalsitonin düzeyi genellikle 5 pg/mL’nin altında olmalıdır. Erkeklerde ise normal üst sınır kadınlara göre biraz daha yüksektir; yaklaşık 8–10 pg/mL’nin altında olması beklenir. Bu farklılık, erkeklerin tiroid bezinde C hücresi sayısının biraz daha fazla olabilmesi ve hormonal farklılıklardan kaynaklanabilir. Bazı laboratuvarlar daha eski ölçüm yöntemlerine göre erkekler için <20–25 pg/mL, kadınlar için <10–15 pg/mL gibi geniş referans aralıkları bildirseler de, günümüzde yüksek duyarlılıklı testler kullanıldıkça referans değerler daha düşük tanımlanmaktadır. Örneğin sigara içmeyen sağlıklı bir erkekte kalsitonin genellikle 10 pg/mL’nin altındadır, sigara içen bir erkekte ise üst sınır biraz daha yüksek (yaklaşık 15 pg/mL civarı) kabul edilebilir.

Önemli nokta şudur: Kalsitonin değerinin referans aralığı içinde olması, medüller kanser gibi bir durumun olmadığını gösterir; ancak referans aralığının üzerinde bir sonuç elde edilirse bu mutlaka anormal anlamına gelir. Yükselmiş bir kalsitonin değeri görüldüğünde, hafif bir yükseklik ise tekrarlayan ölçümler ve bir uyarı testi (örneğin kalsiyum infüzyon testi veya pentagastrin stimülasyon testi) yapılabilir. Çok bariz yüksek değerler (erkeklerde 100 pg/mL’nin, kadınlarda 50 pg/mL’nin üzerinde gibi) ise medüller kanser açısından ileri inceleme (ince iğne biyopsisi, cerrahi planlama) gerektirir. Genel olarak sağlıklı kişilerde kalsitonin kanda “yok” denecek kadar düşük seviyelerde olduğundan, referans aralığı genelde “<X pg/mL” şeklinde bir üst sınır olarak ifade edilir ve çoğu kişide ölçüm sonucu bu sınırın altında çıkar.

Kalsitonin Kadın ve Erkeklerde Etkileri

Kalsitonin hormonunun temel etkileri her iki cinsiyette aynıdır; kalsiyum düşürücü görevi hem kadın hem erkek vücudunda benzer şekilde işler. Ancak hormon düzeyleri ve vücudun hormona duyarlılığı açısından bazı farklılıklar gözlemlenmiştir. Kadınlarda, özellikle östrojen hormonunun yüksek olduğu dönemlerde (örneğin gebelik) kalsitonin salınımı artmaya meyillidir. Bu durumun, kadının kemiklerini yüksek kalsiyum dönemlerinde korumaya yardımcı olduğu düşünülmektedir. Östrojenin kalsitonin üzerindeki düzenleyici etkisi olduğuna dair çalışmalar mevcuttur; menopoz sonrasında östrojen seviyeleri düşünce kalsitonin salınımının da azaldığı ve bunun kemik erimesine katkıda bulunabileceği ileri sürülmüştür. Nitekim, kalsitonin yıllarca menopoz sonrası osteoporoz tedavisinde (özellikle kemik ağrılarının azaltılması için) kullanılmıştır. Postmenopozal kadınlarda balık kaynaklı (somon) kalsitonin içeren burun spreyleri veya enjeksiyonlar, osteoporotik kemik kırıklarının riskini bir miktar azaltabildiği gösterildiği için onay almıştır (ancak etkinliği daha güçlü alternatifler bulunduğundan günümüzde ilk tercih değildir).

Erkeklerde ise kalsitonin seviyeleri bazal olarak kadınlardan biraz daha yüksek olabilir, ancak erkeklerde osteoporoz riski genellikle daha geç yaşlarda ortaya çıktığından kalsitoninin koruyucu rolü kadınlardaki kadar vurgulanmamıştır. Yine de erkeklerde de yaş ilerledikçe kalsitonin düzeylerinde bir miktar düşüş olabildiği rapor edilmiştir. Erkekler de kemik metabolizmalarında kalsitoninden fayda görür; örneğin erkek osteoporozunda da gerektiğinde kalsitonin tedavisi kullanılabilir. Cinsiyetler arasında bir diğer fark, medüller tiroid kanseri görülme oranlarında ortaya çıkar: Ailesel MEN2 sendromu yoksa bile, sporadik medüller tiroid kanseri erkeklerde biraz daha yüksek kalsitonin referans aralığı nedeniyle tanıda farklı eşikler gerektirebilir. Erkeklerde sigara içme oranı daha yüksek olduğundan, sigara kaynaklı kalsitonin artışı da erkek grubunda daha belirgin olabilir. Sonuç itibariyle, kalsitonin hem kadınlarda hem erkeklerde aynı biyolojik fonksiyona sahiptir; farklılıklar daha çok normal değer aralıkları ve hayatın belli dönemlerindeki (gebelik, menopoz vs.) değişimlerle ilgilidir.

Kalsitonin Gebelikteki Rolü

Gebelik süresince anne adayının kalsiyum dengesi hem kendi vücudu hem de gelişen bebek için önem taşır. Bu dönemde annenin vücudundan bebeğe önemli miktarda kalsiyum transfer edilir; özellikle son trimesterde fetal kemiklerin hızla mineralize olmasıyla kalsiyum ihtiyacı artar. Anne vücudu, bu artan talebi karşılayabilmek için kalsiyum düzenleyici hormonlarında bazı adaptasyonlar gösterir. Gebelikte kalsitonin seviyesi, birçok çalışmada normal dönemlere kıyasla artmış olarak saptanmıştır. Kalsitoninin gebelikte yükselmesinin amacı, annenin kemiklerini aşırı kalsiyum çekilmesine karşı korumaktır. Yani kandaki kalsiyum düzeyi yükseldiğinde kalsitonin salınarak annenin kemiklerinden fazla kalsiyum çözülmesini engeller, böylece bebek kalsiyum ihtiyacını annenin diyetinden ve D vitaminini aktif hale getirerek bağırsak emiliminden karşılar, annenin iskeleti korunmuş olur. Bu durum, kalsitoninin anne iskeletini gebelik ve emzirme döneminde aşırı kemik erimesine karşı koruyucu işlevini gösterir.

Gebelikte kalsitonin yükselişinin bir diğer sonucu, annenin hiperkalsemiye karşı korunmasıdır. Örneğin, eğer gebelik sırasında annede primer hiperparatiroidizm gibi kan kalsiyumunu yükselten bir durum varsa, kalsitonin salgısı bu yüksek kalsiyumun etkilerini hafifletmeye yardımcı olur. Klinik olarak da, gebelikte ortaya çıkan tehlikeli hiperkalsemi vakalarında (örneğin kontrolsüz hiperparatiroidi) doktorlar kalsitonin enjeksiyonu yaparak kalsiyumu seviyesini hızlıca düşürmeye çalışabilirler; kalsitonin, plasentayı geçmediği için bebeğe zarar vermeden annenin kalsiyumunu düşürmede güvenli bir ajan olarak kabul edilir. Emzirme döneminde de annede kalsiyum kaybı yaşandığından, vücut bunu dengelemek için hem parathormon ilişkili mekanizmaları hem de kalsitonin ve diğer hormonlardaki değişiklikleri kullanır. Emzirme sonunda anne kalsiyum depolarını (kemik yoğunluğunu) genellikle geri kazanır, kalsitonin de bu dengeleyici sürecin bir parçasıdır. Özetle, kalsitonin hormonu gebelik ve emzirme dönemlerinde anne ve fetus arasındaki kalsiyum transferinde, annenin kemik sağlığının korunmasında rol oynar ve gerekirse tıbbi müdahalede de kullanılabilen bir güvenlik mekanizması sağlar.

Kalsitonin Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Kalsitonin hormonundaki anormalliklerin tedavisi, bu anormalliğin nedenine göre değişir. Kalsitonin yüksekliği genellikle medüller tiroid kanserine bağlı ise, tedavinin esası cerrahidir. Tiroid bezinin ve gerekirse boyundaki lenf bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması, medüller karsinomun birincil tedavisidir. Ameliyat sonrasında kanda kalsitonin düzeylerinin düşmesi beklenir. Eğer ameliyat sonrasında kalsitonin düşmez veya bir süre sonra tekrar yükselmeye başlarsa, kanserin kalmış olabileceğini veya metastaz yapmış olabileceğini gösterir; bu durumda ek tedaviler (örneğin hedefe yönelik ilaç tedavileri gibi) gündeme gelebilir. Medüller tiroid kanseri haricinde, C hücre hiperplazisi gibi kanserleşme öncülü durumlar takip edilir ve belirgin yükselmeler olmadan genellikle müdahale edilmez; ancak gen mutasyonu pozitif (RET proto-onkogen mutasyonu) aile bireylerinde koruyucu tiroidektomi kararı verilebilir.

Kalsitonin yüksekliğinin kanser dışı nedenlerde spesifik bir tedavisi yoktur; esas olarak altta yatan durum yönetilir. Örneğin, ağır sigara içicilerine kalsitonin yüksekliği saptanmışsa, kanser taramaları yapıldıktan sonra hastaya sigarayı bırakması önerilir; kronik böbrek yetmezliği olan birinde kalsitonin biraz yüksekse bu durum medüller kanser açısından yorumlanırken böbrek hastalığı dikkate alınır ama kalsitonini düşürmek için ayrı bir tedavi yapılmaz.

Kalsitonin düşüklüğünün tedavisi diye bir kavram yoktur, zira kalsitonin eksikliğinin klinik olarak tedavi edilmesi gereken bir sonuç doğurduğu gösterilmemiştir. Tiroidi alınan kişilerde kalsitonin tamamen yok olur; bu bireylere kalsitonin hormonu takviyesi yapmak gerekmez. Vücut, parathormon ve D vitamini aracılığıyla kalsiyum dengesini sürdürebilir. Ancak bazı özel durumlarda kalsitonin ilaç olarak tedavide kullanılır ki bu, kalsitonin “eksik” olduğu için değil, ilacın faydalı etkilerinden yararlanmak içindir. Sentetik veya hayvansal kalsitonin preparatları, tıbbi tedavide üç ana amaçla kullanılır:

  1. Osteoporoz tedavisi: Özellikle menopoz sonrası osteoporozda, kemik erimesini yavaşlatmak ve omurga kırık riskini azaltmak amacıyla yıllarca somon kalsitonin (burun spreyi veya iğne formunda) kullanılmıştır. Günümüzde etkinliği daha sınırlı olduğu ve uzun vadede hafif bir kanser risk artışı ihtimali rapor edildiği için ilk tercih değildir, ancak bazı hastalarda alternatif olarak başvurulabilir.

  2. Paget hastalığı: Kemiklerin yer yer anormal oluşum ve yıkım süreçleriyle seyrettiği Paget hastalığında, kalsitonin kemik döngüsünü yavaşlatmak ve ağrıları azaltmak için kullanılabilir. Eğer bifosfonat grubu güçlü ilaçlar uygun değilse veya tolere edilemiyorsa, kalsitonin enjeksiyonu Paget hastalarında bir seçenek olabilir.

  3. Hiperkalsemi tedavisi: Kandaki kalsiyumun tehlikeli derecede yükseldiği akut hiperkalsemi krizlerinde (örneğin ileri kanser hastalarında görülen hiperkalsemik kriz), kalsitonin iğnesi uygulanarak kalsiyum seviyesini hızlıca düşürmek mümkündür. Kalsitonin etkisi çabuk başlar (osteoklastları hemen baskılar ve böbrekten kalsiyum atılımını artırır) ancak etkisi kısa sürelidir, bu nedenle genellikle diğer tedavilerle beraber geçici bir çözüm olarak kullanılır.
    Sonuç olarak, kalsitonin hormon bozukluklarında tedavi, hormon yüksekliğinin ciddi bir nedeni varsa (çoğunlukla medüller kanser) o nedene yönelik cerrahi ve medikal tedavileri, eksiklik durumlarında ise genellikle özel bir işlem yapmamayı içerir. Kalsitonin ilaçlarının kullanımı ise spesifik hastalık durumlarına özgüdür ve hormonun fizyolojik bozukluğunu gidermeye yönelik değildir.

Sık Sorulan Sorular

Kalsitonin ile parathormon arasındaki fark nedir? Kalsitonin ve parathormon (PTH) vücuttaki kalsiyum dengesi üzerinde zıt yönlü etkiler gösteren iki hormondur. PTH, paratiroid bezlerinden salgılanır ve kan kalsiyumunu yükseltmeye çalışır: Kemiklerden kalsiyum serbest bırakılmasını artırır, böbreklerde kalsiyumun geri emilimini artırır ve D vitaminini aktif hale getirerek bağırsaktan kalsiyum emilimini yükseltir. Kalsitonin ise tiroid bezinin C hücrelerinden salgılanır ve kan kalsiyumunu düşürmeye çalışır: Kemiklerde osteoklast aktivitesini azaltır ve böbreklerden kalsiyum atılımını artırır. Özetle, parathormon kalsiyumu yükseltici, kalsitonin ise düşürücü yönde çalışır. İki hormon birlikte, sağlıklı kişilerde kalsiyumun dengede kalmasını sağlar.

Kalsitonin normal değeri kaç olmalıdır? Kalsitonin için normal değer aralığı oldukça düşüktür. Kadınlarda genellikle kanda 0–5 pg/mL arası, erkeklerde 0–8 veya 0–10 pg/mL arası değerler normal kabul edilir. Laboratuvara göre raporda “<6 pg/mL” gibi bir ifade de görülebilir, bu o seviyenin altında herhangi bir değerin normal olduğunu belirtir. Erkekler için referans üst sınırı kadınlardan biraz daha yüksektir ve sigara içen bireylerde referans değerler hafifçe daha yüksek olabilir. Örneğin sigara içen bir erkekte 10–15 pg/mL’ye kadar değerler hala normal sınırlarda sayılabilir. Ancak, ölçülen değer bu sınırları aşarsa mutlaka doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Kalsitonin yüksekliği neyi gösterir? Kalsitonin hormonunun belirgin şekilde yüksek çıkması, en çok medüller tiroid kanseri ile ilişkili bir bulgudur. Çünkü bu kanser türü kalsitonin üreten hücrelerden gelişir ve kanda çok yüksek kalsitonin seviyelerine yol açar. Dolayısıyla kalsitonin yüksekliği öncelikle tiroid bezinin C hücre kaynaklı bir tümörünü düşündürür. Bunun yanında, kalsitonin düzeyinde hafif yükselmeler sigara kullanımı, kronik böbrek yetmezliği veya bazı iyi huylu tiroid hastalıklarında da görülebilir, ancak bu yükselmeler genellikle medüller kanserdeki kadar yüksek değildir. Kalsitonin yüksek saptandığında doktor gerekirse bir uyarı testi yaparak (kalsiyum/pentagastrin stimülasyon testi) bunun gerçek bir C hücre kaynaklı yükselme olup olmadığını doğrulayabilir. Sonuç olarak, anlamlı bir kalsitonin yüksekliği önemli bir uyarı işaretidir ve altta yatan sebebin ortaya konması gerekir.

Kalsitonin düşüklüğü önemli midir? Kalsitonin hormonunun düşüklüğü genellikle klinik olarak bir problem oluşturmaz. Birçok sağlıklı insanda kalsitonin değeri ölçülemeyecek kadar düşük olabilir ve bu durum normaldir. Tiroid bezinin ameliyatla alınması sonrasında kalsitonin tamamen sıfırlanır; bu da genellikle herhangi bir sağlık sorununa yol açmaz. Çünkü vücut kalsiyum dengesini parathormon ve D vitamini aracılığıyla idame ettirir. Bazı araştırmalarda kalsitonin eksikliğinin uzun vadede kemik üzerinde olumsuz etkileri olabileceği öne sürülse de (özellikle menopoz sonrası osteoporozda), günlük klinik uygulamada kalsitonin düşüklüğünü düzeltmek için bir tedavi yapılmaz. Yani kalsitonin düzeyinin çok düşük çıkması, bir hastalık olarak görülmez ve tedavi gerektirmez.

Kalsitonin hormonu tedavi amaçlı kullanılır mı? Evet, kalsitonin hormonu ilaç olarak bazı durumlarda kullanılır, ancak bu kullanım hormonu “eksik” olan birine hormonu vermekten ziyade, kalsitoninin fizyolojik etkilerinden yararlanmak içindir. Özellikle somon kaynaklı kalsitonin preparatları tıpta bulunmaktadır. Bunlar, menopoz sonrası osteoporoz tedavisinde (kemik erimesini yavaşlatmak ve omurga kırık riskini azaltmak için), Paget hastalığında (kemiklerde anormal yıkım-yapım döngüsünü kontrol etmek için) ve şiddetli hiperkalsemi krizlerinin akut tedavisinde (kandaki aşırı kalsiyumu hızlı düşürmek için) kullanılmıştır. Günümüzde osteoporoz ve Paget hastalığında daha etkili ilaçlar (örneğin bifosfonatlar) bulunduğundan kalsitonin ikinci basamak veya kısa süreli bir seçenek olarak değerlendirilir. Akut hiperkalsemi durumlarında ise kalsitonin hâlâ faydalı bir acil tedavi aracıdır; etkisi birkaç saat içinde başlar ve kalsiyumu düşürür, ancak etkisi kısa sürede azalacağı için diğer tedavilerle birlikte uygulanır. Kalsitonin ilaçları genellikle burun spreyi ya da enjeksiyon formunda olup, doktor kontrolünde kullanılır.