Noradrenalin Nedir?

Noradrenalin, diğer adıyla norepinefrin, vücudun strese karşı verdiği tepkinin bir parçası olan hormon ve nörotransmitterdir. Bu kimyasal madde hem böbreküstü bezlerinin iç kısmından (adrenal medulla) hem de sinir sistemi boyunca sinir uçlarından salgılanır. Noradrenalin, adrenalin gibi “savaş ya da kaç” yanıtında rol oynar ancak etkileri daha çok kan damarları ve kan basıncı üzerinde yoğunlaşır. Beyinde ise dikkat, uyanıklık ve odaklanma sağlamaya yardımcı olur. Kısaca, noradrenalin hem bir hormon olarak kan dolaşımında dolaşıp organlara etki eder, hem de sinir sisteminde bir sinyal görevi görerek vücudu zinde ve tetikte tutar.

Noradrenalin Vücuttaki Görevleri Nelerdir?

Noradrenalinin vücutta üstlendiği temel görevler ve etkiler şunlardır:

  • Kan Basıncının Artırılması: Noradrenalin, kan damarlarının özellikle deri ve iç organlardaki kılcal damarların daralmasına (vazokonstriksiyon) yol açar. Bu daralma sonucu kan basıncı yükselir ve kan, hayati organlara öncelikli olarak yönlendirilir. Bu etki sayesinde stres veya tehlike anlarında düşen kan basıncının hızla normale gelmesi sağlanır.

  • Dolaşımın Düzenlenmesi: Kalp üzerinde de etkisi bulunan noradrenalin, kalp atış hızını hafifçe artırabilir ve kalbin kasılma gücünü yükseltir. Ancak bu etkisi adrenalin kadar belirgin değildir; noradrenalinin asıl görevi damarlara etki edip genel dolaşım direncini ve tansiyonu ayarlamaktır.

  • Uyanıklık ve Odaklanma: Bir nörotransmitter olarak noradrenalin, beyindeki uyanıklık düzeyini artırır. Stresli veya acil durumlarda zihnin daha berrak ve odaklanmış olmasına katkı sağlar. Bu sayede kişi tehlikeyi fark edip hızlı karar verebilir.

  • Metabolik Etkiler: Noradrenalin karaciğerde ve kaslarda enerji mobilizasyonuna yardımcı olur. Kan şekerini bir miktar yükselterek ve yağ yakımını teşvik ederek vücudun stres sırasında ihtiyaç duyduğu yakıtı sağlar. Adrenaline benzer şekilde glikojenin glikoza parçalanmasını uyarır ancak etkisi daha sınırlıdır.

  • Diğer Fonksiyonlar: İris kaslarını etkileyerek göz bebeklerinin büyümesine (midriyazis) katkıda bulunur, bu da görüş alanını iyileştirir. Sindirim sisteminin aktivitesini azaltır, idrar kesesi doluluğuna ilişkin sinyalleri değiştirir (stres altında idrar yapma hissi oluşabilir) ve ter bezlerini uyarır (heyecan veya stres anında avuç içi terlemesi gibi).

Özetle noradrenalin, vücudun iç dengesini sürdürürken stres anında kan dolaşımını ve dikkati optimize eden önemli bir kimyasal habercidir.

Noradrenalin Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

Noradrenalin yüksekliği, vücutta normalden fazla noradrenalin bulunması ya da aşırı salınımı anlamına gelir. Noradrenalin genellikle adrenalin ile birlikte yükselir; çünkü her ikisi de benzer tetikleyicilerle salgılanır. Ancak bazı durumlarda noradrenalin düzeyleri daha baskın şekilde yüksek olabilir:

  • Feokromositoma ve Paraganglioma: Bu tümörler böbreküstü bezi veya sinir dokusunda gelişerek aşırı noradrenalin üretimine neden olabilir. Feokromositoma özellikle noradrenalini yüksek oranda salgılayabilir (kimi zaman adrenalinden daha fazla). Sonuçta hastada ataklar halinde ciddi yüksek tansiyon, şiddetli baş ağrıları, çarpıntı, terleme ve huzursuzluk ortaya çıkar. Bu ataklar genellikle birkaç dakika sürer ve kendiliğinden geçebilir, ancak tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilir.

  • Kronik Hipertansiyon: Bazı yüksek tansiyon hastalarında, özellikle sempatik sinir sistemi aşırı aktif olan kişilerde, kan noradrenalin seviyeleri normalden yüksek bulunabilir. Sürekli stres, obezite, uyku apnesi gibi durumlar sempatik aktiviteyi artırarak noradrenalin salınımını kronik olarak yükseltebilir. Bu da damarların sürekli gergin olmasına ve tansiyonun kontrolsüz kalmasına yol açar.

  • Akut Stres veya Ağrı: Şiddetli ağrı, travma veya cerrahi müdahale sırasında noradrenalin kanda hızla yükselebilir. Bu durum genellikle geçicidir ve altta yatan tetikleyicinin ortadan kalkmasıyla noradrenalin seviyesi normale döner.

Noradrenalin yüksekliğinin belirtileri: Yüksek noradrenalin, adrenalinin belirtilerine benzer şekilde kendini gösterir çünkü ikisi çoğu zaman birlikte salgılanır:

  • Yüksek tansiyon: Sürekli veya ataklar halinde görülen hipertansiyon en önemli belirtidir. Beraberinde yüzde kızarma veya solukluk, nabız basıncında artış olabilir.

  • Kalp çarpıntısı ve hızlanması: Noradrenalin kalbi de etkilediğinden, kalp atışlarında hızlanma, kuvvetli çarpıntı hissi oluşabilir.

  • Baş ağrısı ve terleme: Kan basıncının yükselmesi ve damarların daralması sonucu şiddetli baş ağrıları olabilir. Eş zamanlı olarak soğuk ter dökme, özellikle geceleri terleme yaşanabilir.

  • Sinirlilik ve titreme: Kişi kendini sürekli “tetikte” ve gergin hissedebilir. Ellerde titreme, iç huzursuzluk, paniğe yakın bir duygu durumu tarif edilebilir.

  • Dolaşım bozukluğu belirtileri: Eller ve ayaklar soğuk olabilir (periferik damarların büzülmesine bağlı). Bazı durumlarda görmede bulanıklık veya çınlama gibi yüksek tansiyona bağlı şikayetler gelişebilir.

Noradrenalin yüksekliğine bağlı belirtiler yaşayan kişilerde altta yatan sebebi bulmak önemlidir. Özellikle genç yaşta kontrolsüz hipertansiyon atakları olan bireylerde doktorlar bu hormonun fazlalığını araştırabilir.

Noradrenalin Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

Noradrenalin düşüklüğü, vücudun yeterince noradrenalin üretememesi veya sinir sisteminin bu hormonu gerektiği gibi salgılayamaması durumudur. Bu durum da genellikle başka bir sorunun parçası olarak ortaya çıkar:

  • Adrenal Yetmezlik: Addison hastalığı gibi durumlarda adrenal medulla (böbreküstü bezinin içi) çoğunlukla sağlam kalsa da, stres hormonlarının genel üretimi azalabilir. Kortizol düzeyi düşük olduğunda, noradrenalin ve adrenalin salınımı da suboptimal olabilir. Bu da kişinin strese karşı toleransını düşürür.

  • Otonom Sinir Sistemi Hastalıkları: Diyabetik nöropati, multisistem atrofi veya saf otonomik yetmezlik gibi nadir hastalıklarda sempatik sinir sistemi düzgün çalışmaz. Bu kişiler ayağa kalkınca tansiyonlarını ayarlamakta zorlanırlar (ortostatik hipotansiyon) çünkü noradrenalin salgısı yetersiz kalır. Sonuç olarak ayağa kalkınca baş dönmesi, bayılma olabilir.

  • Nöropsikiyatrik Durumlar: Beyindeki noradrenalin eksikliği, depresyon ve dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi durumlarla ilişkili bulunmuştur. Bu yüzden bazı antidepresanlar ve DEHB ilaçları noradrenalin seviyesini artırarak etki gösterir. Yani beyinde noradrenalin az olduğunda kişi motivasyonsuz, dikkati dağınık ve yorgun hissedebilir.

Noradrenalin düşüklüğünün belirtileri:

  • Düşük tansiyon ve baş dönmesi: Özellikle hızlı pozisyon değişikliklerinde tansiyonun aşırı düşmesi, halsizlik, göz kararması, hatta bayılma görülebilir. Bu durum noradrenalin eksikliğinin en belirgin işaretlerindendir.

  • Enerji düşüklüğü ve depresif his: Noradrenalinin beyin kimyasında motivasyon ve enerji veren bir rolü olduğu için, eksikliğinde kişi sürekli yorgun, isteksiz ve hatta depresif hissedebilir. Odaklanma güçlüğü ve uykuya meyil oluşabilir.

  • Egzersize dayanıklılıkta azalma: Noradrenalin düşük olunca, vücut efor sırasında yeterli dolaşım yanıtını veremez. Bu da egzersiz yaparken çabuk yorulma, kalp hızının yeterince artmaması veya anormal düşmesi gibi belirtiler yaratabilir.

  • Soğuk intoleransı: Dolaşımın yavaşlaması ve metabolizmanın düşük olması nedeniyle sürekli üşüme hissi veya soğuk ortamlara tahammülsüzlük olabilir.

Noradrenalin düşüklüğü teşhisi konması zor bir durumdur, çünkü çoğu zaman diğer hormonlar ve sistemlerle iç içe geçmiş bir sorundur. Belirtiler bu yönde ise doktorlar altta yatan hastalığı (örneğin adrenal yetmezlik veya otonom sinir sistemi bozukluğu) araştıracaktır.

Noradrenalin Testi Hangi Durumlarda Yapılır?

Noradrenalin seviyesini ölçmek için kan veya idrar testleri yapılabilir, ancak bu test de adrenalin gibi yalnızca belirli durumlarda istenir:

  • Feokromositoma şüphesi: Yukarıda bahsedildiği gibi, bu tümör hem adrenalin hem noradrenalin salgılar ancak bazen noradrenalin baskın olabilir. Bu nedenle feokromositoma veya paraganglioma şüphesi olan hastalarda 24 saatlik idrar katekolamin testi veya plazma serbest metanefrin testi yapılır. Bu testlerde noradrenalin ve onun yıkım ürünü olan normetanefrin düzeyleri yüksek bulunursa tanıyı destekler.

  • Otonom sinir sistemi testleri: Bazı özel durumlarda, örneğin şiddetli ortostatik hipotansiyonu olan hastalarda, ayağa kalkmadan önce ve sonra plazma noradrenalin seviyelerine bakılabilir. Eğer ayağa kalkınca noradrenalin artmıyorsa sempatik sinir sistemi cevabında bir bozukluk olduğu anlaşılabilir.

  • Araştırma ve diğer: Noradrenalin ölçümü genelde klinikte seyrek istenir. Daha çok araştırma amaçlı çalışmalarda (örneğin stres hormonlarının psikolojik durumla ilişkisi) veya başka testlerle birlikte (panik bozukluğu değerlendirmesinde katekolamin metabolitleri vb.) bakılabilir.

Testin yapılabilmesi için belirli hazırlıklar gerekir. Kafein, nikotin, alkol ve bazı ilaçlar (dekonjestanlar, amfetamin türevleri, antidepresanlar gibi) sonuçları etkileyebilir, bu yüzden doktorunuz test öncesi bunlardan uzak durmanızı ister. Kan testi genellikle sabah yatarken alınan kanla veya bir istirahat dönemi sonrasında yapılır. İdrar testi ise 24 saatlik tüm idrarın toplanmasıyla gerçekleştirilir.

Noradrenalin Normal Referans Aralıkları Nelerdir?

Noradrenalin için normal kabul edilen seviyeler kişinin pozisyonuna ve kullanılan teste göre değişir:

  • Kan (Plazma) Noradrenalin: Dinlenir halde, sırt üstü yatar pozisyonda alınan kan örneğinde 70 – 750 pikogram/mL (pg/mL) arası bir değer genellikle normal kabul edilir. Bu değer kişi ayağa kalktığında belirgin şekilde yükselir; ayakta durma veya fiziksel aktivite sonrasında 200 – 1700 pg/mL gibi geniş bir aralık normal sayılabilir. Yani vücut pozisyona göre noradrenalin salınımını ayarladığı için, laboratuvar raporunda “yatarken” ve “ayaktayken” ayrı referans değerler verilebilir.

  • İdrar Noradrenalin: 24 saatlik idrar toplandığında, sağlıklı bir yetişkinde noradrenalin atılımı genellikle 100 mikrogramın (µg) altındadır. Birçok laboratuvar <80 µg/24 saat olarak sınır belirtir. Bu, günde 80 mikrogramdan fazla noradrenalin atılmasının anormal olabileceği anlamına gelir. Çocuklarda izin verilen değerler yaşla birlikte artar; küçük çocuklarda 30-50 µg civarı normalken ergenlikte erişkin seviyelerine yaklaşır.

Her laboratuvarın cihaz ve yöntemine göre referans aralıkları biraz farklılık gösterebilir. Bu nedenle test sonucunuz çıktığında, rapordaki normal aralığa bakmak ve doktorunuzun yorumunu almak en doğrusudur. Ayrıca, noradrenalin salınımı stres düzeyi, vücut pozisyonu, egzersiz gibi faktörlerden etkilendiği için, ölçüm koşulları da sonucun değerlendirilmesinde göz önüne alınmalıdır.

Noradrenalin Kadın ve Erkeklerde Etkileri

Noradrenalin hormonunun fizyolojik rolü kadın ve erkeklerde temelde aynıdır; her iki cinsiyet de bu hormonu strese yanıt olarak salgılar ve vücut fonksiyonlarını benzer biçimde etkiler. Ancak cinsiyet hormonları ve vücut yapısındaki farklılıklar, noradrenalin etkilerinin şiddet ve şekil bakımından bazı farklılıklar göstermesine yol açabilir:

  • Kan basıncı ve damar tepkisi: Araştırmalar, noradrenalinin damar daraltıcı etkisinin erkeklerde kadınlara göre daha güçlü olabileceğini öne sürmektedir. Erkeklerde sempatik sinir sistemi aktivitesi ortalama olarak biraz daha yüksek olabilir ve aynı noradrenalin salınımı, erkeklerde daha büyük tansiyon artışı yaratabilir. Kadınlarda östrojen hormonunun damarları gevşetici (vazodilatör) etkileri nedeniyle, noradrenaline karşı damarlar bir miktar daha az tepki verebilir. Bu da stres altındaki kadınların nispeten daha az tansiyon yükselişi yaşamasına yol açabilir.

  • Kalp hızındaki farklılıklar: Kadınların kalpleri genelde strese karşı daha çabuk hızlanabilir, erkeklerde ise kalp ve damarlardaki tepki birlikte yükselir. Bu nedenle akut stres anında erkekler daha çok kan basıncı yükselmesiyle, kadınlar ise kalp çarpıntısı hissiyle durumu deneyimleyebilir. Elbette bu farklılıklar kesin değildir ve bireysel farklılıklar büyüktür.

  • Psikolojik etkiler: Noradrenalin beyinde dikkat ve uyanıklık sağladığı için, erkek ve kadın beyninde farklı etkiler yapabileceğine dair bazı teoriler vardır. Kadınların beyinlerinde noradrenalin üreten locus coeruleus bölgesinin hücre sayısının biraz daha fazla olduğu, ancak erkek beyninde noradrenalin salınımının stresle daha hızlı arttığı bazı çalışmalarla gösterilmiştir. Bu karmaşık etkileşimler sonucunda, örneğin kadınlar kronik strese karşı daha dirençli olabilirler ya da erkekler ani stres durumunda daha sert fizyolojik tepkiler verebilirler. Ancak bu konuda bilimsel veriler hâlâ araştırma aşamasındadır.

Genel olarak, noradrenalin her iki cinste de hayati öneme sahip bir hormondur ve eksikliği veya fazlalığı benzer sorunlara yol açar. Kadın ve erkekler arasındaki farklar, çoğunlukla hormonun vücut üzerindeki ince ayarlarında ve strese verilen genel tepkide gözlenir. Örneğin, uzun süreli yüksek noradrenalin (sürekli stres) her iki cinste de kalp hastalığı riskini artırabilir; fakat kadınlar stresle baş etmede sosyal destek mekanizmalarını daha fazla kullanırken, erkekler fiziksel tepkiyi öne çıkarabilirler.

Noradrenalin Gebelikteki Rolü

Gebelik sırasında anne adayının vücudunda noradrenalin dahil olmak üzere tüm stres hormonlarının salgısı, anne ve bebeğin sağlığını etkileyebilecek bir faktördür. Normal bir gebelikte, dinlenme halindeki noradrenalin seviyelerinde belirgin bir değişiklik olmaz; ancak vücudun dolaşım sistemi hamilelikte genişlediği için, sempatik sinir sistemi zaman zaman daha fazla çalışması gerekebilir. Örneğin, hamilelikte kan basıncı genellikle hafifçe düşer ve vücut bunu dengelemek için noradrenalin salınımını ayakta dururken biraz artırabilir. Bu, hamile bir kadının uzun süre ayakta kaldığında baş dönmesi yaşamamasını sağlayan bir adaptasyondur.

Aşırı stres veya korku durumlarında annenin salgıladığı yüksek noradrenalin, rahme giden kan akımını azaltabilir. Çünkü noradrenalin güçlü bir vazokonstriktördür ve plasentaya giden damarlar da dahil olmak üzere periferik damarları daraltır. Sürekli ve şiddetli stres altındaki gebelerde bu durum, bebeğin oksijen ve besin alışını olumsuz etkileyebilir ve düşük doğum ağırlığı veya erken doğum riskini bir miktar artırabilir. Bu nedenle anne adaylarının ruhsal sağlığı ve stresten uzak durmaları gebelikte çok önemlidir.

Gebelikte ortaya çıkan preeklampsi gibi yüksek tansiyon durumlarında ise noradrenalin gibi vazokonstriktör ajanların rolü araştırılmıştır. Preeklampside annede tansiyon yükselir ve bazı çalışmalarda sempatik aktivitenin arttığı gözlemlenmiştir. Ancak preeklampsinin nedeni çok faktörlüdür ve noradrenalin düzeyi tek başına sorumlu değildir.

Doğum eylemi sırasında, adrenalin için bahsedildiği gibi noradrenalin de devreye girer. Doğumun ikinci aşamasında annenin vücudu, hem yorgunluğa direnmek hem de kanamayı kontrol altına almak için noradrenalin salgısını artırabilir. Bu, annenin doğum esnasında uyanık ve odaklı kalmasına yardımcı olurken, plasentanın doğumundan sonra rahim damarlarının büzüşerek kanamayı azaltmasına da katkıda bulunabilir.

Özetle, noradrenalin gebelikte anne vücudunun dolaşım uyumunda rol oynar ve aşırı olmamak kaydıyla normal seviyelerde seyretmesi beklenir. Gebe bir bireyin yoğun stres altında kalması istenmez, zira anne adayının sakin ve rahat olması hem kendi sağlığı hem bebeğin gelişimi için en ideal ortamı sağlar.

Noradrenalin Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Noradrenalin ile ilgili bir bozukluğun tedavisi, bu hormonun yüksek ya da düşük olmasına yol açan asıl sebebe yöneliktir. Doğrudan “noradrenalin ilacı” vererek kronik tedavi yapmak yaygın değildir, ancak dolaylı olarak noradrenalin düzeylerini etkileyen pek çok ilaç ve yöntem mevcuttur:

  • Feokromositoma tedavisi: Adrenal tümöre bağlı noradrenalin fazlalığında, kesin çözüm cerrahi ile tümörün çıkarılmasıdır. Ameliyat öncesinde hastanın tansiyonunu dengelemek ve operasyon riskini azaltmak için alfa-bloker ilaçlar (damarları genişletir) ve gerekirse beta-blokerler verilir. Bu hazırlık dönemiyle yüksek noradrenalin etkileri kontrol altına alınır. Tümör alındıktan sonra çoğu hastada tansiyon normale döner.

  • Hipertansiyonda sempatik baskı: Sempatik sinir sistemi aşırı aktif olan hastalarda (örneğin genç yaşta esansiyel hipertansiyon), tedavide beta bloker veya alfa-2 agonist (örneğin klonidin, metildopa) gibi ilaçlar kullanılabilir. Beta blokerler noradrenalinin kalp üzerindeki etkisini azaltırken, merkezi etkili alfa-2 agonistler beyinden sempatik çıkışı azaltarak genel olarak noradrenalin salınımını düşürür. Bu ilaçlar tansiyonu kontrol altına alırken hastanın çarpıntı, terleme gibi sempatik aktivite belirtilerini de hafifletir.

  • Otonom sinir sistemi bozukluklarında destek: Noradrenalin eksikliği nedeniyle ortostatik hipotansiyon yaşayan hastalarda, midodrin gibi alfa agonisti ilaçlar kullanılabilir. Midodrin damarlarda noradrenalin benzeri etki göstererek tansiyonu ayağa kalkınca düşürmemeye yardımcı olur. Ayrıca fludrokortizon ile sıvı tutulumunu artırma gibi yaklaşımlar da dolaşım desteği sağlar. Bu tür tedaviler, altta yatan hastalığı iyileştirmese de hastanın yaşam kalitesini artırır.

  • Psikiyatrik durumlar: Eğer noradrenalin eksikliği depresyon veya DEHB gibi bir durumla ilişkiliyse, doktorlar noradrenerjik antidepresanlar (örneğin venlafaksin, duloksetin gibi SNRI grubu ilaçlar veya bupropion gibi NDRI ilaçlar) veya stimulant ilaçlar (DEHB için metilfenidat vb.) reçete edebilir. Bu ilaçlar beyindeki noradrenalin miktarını artırarak belirtileri düzeltir. Aynı şekilde anksiyete bozukluğu olan bir kişide gerekliyse sempatik belirtileri (çarpıntı, terleme) azaltmak için düşük doz beta-bloker verilebilir.

  • Stres yönetimi: Noradrenalin düzeylerini doğal yoldan dengelemek için hayat tarzı değişiklikleri çok önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak, yeterli uyumak, kafein ve sigara gibi uyarıcılardan kaçınmak, yoga/meditasyon gibi rahatlama tekniklerini uygulamak vücudun aşırı noradrenalin salgılama döngüsünü kırabilir. Bu sayede hem fiziksel belirtiler hafifler, hem de uzun vadede kalp-damar sağlığı korunur.

Tedavi her zaman kişiye özel planlanmalıdır. Örneğin bir kişide yüksek tansiyonun altında yatan sempatik aktivite fazlalığıysa uygulanacak ilaç başkadır, adrenal tümör ise bambaşka bir tedavi gerekir. Bu nedenle noradrenalin dengesiyle ilgili bir sorun tespit edildiğinde, endokrinoloji ve dahiliye uzmanları birlikte en uygun yaklaşımı belirler. Kendi kendine takviye almak veya ilacı aniden kesmek gibi davranışlardan kaçınılmalı, mutlaka doktora danışılmalıdır.

Sık Sorulan Sorular

  • Noradrenalin ile adrenalin arasındaki fark nedir? Noradrenalin ve adrenalin, her ikisi de stres anında salgılanan ve benzer yapıdaki hormonlardır (katekolaminler). Ana farkları, etkilerinin hedefinde ve şiddetindedir. Noradrenalin daha çok kan damarlarını daraltıp kan basıncını yükseltme üzerine etkilidir, ayrıca bir nörotransmitter olarak beyinde uyanıklık sağlar. Adrenalin ise kalp atışını hızlandırmada, hava yollarını genişletmede ve ani enerji sağlamakta daha etkilidir. Özetle, adrenalin “savaş ya da kaç” tepkisinin tüm vücuda yayılmış halini yönetirken, noradrenalin özellikle damar tonusu ve dikkat kontrolünde öne çıkar.

  • Noradrenalin nasıl doğal olarak artırılabilir? Noradrenalin seviyesini doğrudan ölçmek ve artırmak genellikle gerekli değildir, ancak düşük enerjili ve odaklanma sorunu yaşayan kişiler yaşam tarzıyla bunu destekleyebilir. Düzenli egzersiz, özellikle tempolu yürüyüş veya koşu, beyinde noradrenalin salınımını artırabilir. Soğuk duş almak veya soğuğa maruz kalmak da vücutta kısa süreli noradrenalin yükselişine yol açar ve zindelik hissi verebilir. Bunun yanı sıra protein açısından zengin gıdalar (tirozin aminoasidi içerdiği için) noradrenalin üretimine küçük katkılar sağlayabilir.

  • Noradrenalin yüksekliği nasıl anlaşılır? Noradrenalin genelde adrenalinle birlikte hareket ettiği için belirtiler de benzer olur: Sebepsiz yere ortaya çıkan tansiyon yükselmesi, çarpıntı, aşırı terleme ve panik atak benzeri durumlar noradrenalin fazlalığına işaret edebilir. Kesin tanı için doktor kontrolünde kan veya idrar testi yapılması gerekir. Bu tip belirtiler varsa özellikle böbreküstü bezi tümörleri veya tiroid problemleri araştırılabilir.

  • Noradrenalin eksikliği bir hastalık mıdır? Tek başına “noradrenalin eksikliği” şeklinde tanımlanmış bir hastalık yoktur. Genellikle bu durum, Addison hastalığı (adrenal yetmezlik) gibi rahatsızlıkların bir parçası olarak görülür veya depresyon, düşük tansiyon gibi sorunlara katkıda bulunabilir. Eğer doktor, noradrenalin eksikliğinden kaynaklanabilecek bir sorun tespit ederse, altta yatan nedeni tedavi etmeye odaklanır. Örneğin, adrenal yetmezlikte kortizol ve aldosteron replasmanı yapılması, sinir sistemi sorunlarında ilgili tedaviler uygulanması gibi.