Gebelikte (Hamilelikte) Ödem

Gebelikte ödem, hamilelik sırasında vücudun normalden fazla sıvı tutması sonucu ortaya çıkan şişliklerdir. Özellikle hamilelikte ödem ayak bilekleri, ayaklar ve bazen ellerde belirgin olur. Genellikle gebeliğin ilerleyen aylarında ve günün sonunda artan bu şişlikler çoğu zaman normal ve zararsız kabul edilir. Ancak ani başlayan, yüz ve elleri de etkileyen yaygın ödem preeklampsi gibi ciddi durumların habercisi olabileceğinden, dikkatle izlenmelidir.

Gebelikte Ödem Nedir?

Ödem, dokularda sıvı birikmesiyle oluşan şişlik anlamına gelir. Gebelikte ödem (hamilelikte şişlik) ise anne adaylarının çoğunda görülen ve vücudun sıvı tutmasındaki artıştan kaynaklanan bir durumdur. Hamilelik boyunca vücut, bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak için yaklaşık %50 daha fazla kan ve sıvı üretir. Bu artan gebelikte sıvı tutulumu, damar dışına sıvı sızmasına yol açarak ödem şeklinde kendini gösterir. Sonuç olarak bacaklar, ayaklar, ayak bilekleri ve bazen ellerde hafif şişlikler oluşabilir. Ödem, kendi başına bir hastalık değil; hamilelikte sık görülen fizyolojik bir değişikliktir.

Ödem Neden Oluşur?

Gebelikte ödemin oluşmasında birden fazla etken rol oynar:

  • Artan kan hacmi ve sıvı tutulum: Hamilelikte vücut sıvıları ve kan miktarı belirgin oranda artar. Bu ekstra sıvı, dokularda birikerek şişliğe neden olabilir.
  • Hormonel değişimler: Değişen hormon seviyeleri (özellikle progesteron ve relaxin gibi hormonlar) damarları gevşetip genişleterek vücudun su ve tuz tutmasını kolaylaştırır. Bu da ödem gelişimine zemin hazırlar.
  • Büyüyen rahmin basısı: Gebelik ilerledikçe büyüyen uterus (rahim), karın ve pelvis bölgesindeki büyük damarlara baskı yapar. Özellikle ana toplardamar olan vena kava üzerindeki basınç, bacaklardaki kanın kalbe dönüşünü yavaşlatır. Bu durum, bacaklarda ve ayaklarda sıvı birikimini artırarak ayaklarda ödem oluşmasına yol açar.
  • Yerçekimi ve duruş: Uzun süre ayakta kalmak veya oturmak, yerçekimi etkisiyle sıvının bacaklarda toplanmasına neden olur (dependent ödem). Gün boyu ayakta kalma sonucunda akşamları ayak bileklerinde belirginleşen şişlik bunun tipik bir örneğidir.
  • Sıcak hava: Yaz aylarında veya sıcak ortamlarda damarlardaki genişleme artar ve vücut daha fazla sıvı tutar. Bu nedenle sıcak havalarda hamilelikte ödem daha da kötüleşebilir.

Tüm bu faktörler birleştiğinde, hamile bir kadının vücudu özellikle bacaklar ve ayaklarda ödem geliştirmeye eğilimli hale gelir. Gebelikte şişlik genellikle ikinci ve üçüncü trimesterde daha belirgin olsa da, bazı kadınlar daha erken dönemde de hafif ödem fark edebilir.

Hamilelikte Ödem Nerelerde Görülür?

Hamilelikte ödem vücudun alt bölgelerinde daha sık görülür. Ayaklar ve ayak bilekleri, ödemin en belirgin olduğu yerlerdir. Gün sonunda ayakkabıların sıkması, çorap lastik izlerinin belirginleşmesi bu bölgedeki şişliğin işaretidir. Bacaklar (özellikle baldırlar) da yer çekimi etkisiyle şişebilir ve dokununca hafif gergin hissedilebilir.

Bazı anne adaylarında eller ve parmaklarda da ödem oluşabilir; örneğin yüzüklerin dar gelmeye başlaması sık rastlanan bir durumdur. Eller genellikle sabahları biraz sert veya şiş hissedip gün içinde rahatlayabilir. Yüz ve göz kapaklarında hafif doluluk hissi olabilse de, belirgin yüz şişliği normal bir hamilelik ödemi olarak görülmez. Yüzde veya göz çevresinde aniden ortaya çıkan belirgin ödem, özellikle başka belirtiler de eşlik ediyorsa, doktora danışmayı gerektirebilir (çünkü bu durum normal fizyolojik ödemden ziyade riskli bir duruma işaret edebilir).

Ödem genellikle gebeliğin 5.-6. aylarından sonra fark edilir hale gelir ve son trimesterde (7-9. aylar) en belirgin seviyeye ulaşır. Şişliğin günün ilerleyen saatlerinde artması ve sabah dinlenme sonrası nispeten azalması tipiktir. Bu dağılım, hamilelikte ödemin karakteristik özelliğidir ve anne adaylarının büyük kısmında benzer şekilde gözlemlenir.

Normal mi Yoksa Riskli mi?

Hamilelikte oluşan ödem çoğunlukla normal, fizyolojik bir durumdur ve anne ile bebek sağlığına zarar vermez. Yavaş yavaş artan, hafif-orta dereceli şişlikler normalken, bazı ödem tipleri riskli bir durumun habercisi olabilir:

  • Normal (Fizyolojik) Ödem: İki bacakta ve ayaklarda simetrik olarak gelişen, gün sonunda artıp dinlenince azalan ödem normal kabul edilir. Örneğin, akşamları ayak bilekleriniz şişiyor ancak sabah dinlendikten sonra iniyorsa veya sadece ilerleyen hamilelik haftalarında yavaş yavaş artan bir ayak şişliğiniz varsa, bu büyük olasılıkla zararsızdır. Bu tür ödemler anne adayının konforunu etkileyebilir ancak tıbbi bir tedavi gerektirmez. Bol su içmek, pozisyon değiştirmekle kontrol altına alınabilir ve doğumdan sonra kendiliğinden geçer.
  • Riskli Ödem Belirtileri: Ani ve şiddetli ödem, altta yatan ciddi bir sorunu işaret edebilir. Özellikle yüzde, göz çevresinde veya ellerde aniden ortaya çıkan belirgin şişlik normal değildir. Bu durum çoğu zaman preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) adı verilen, gebelikte tansiyon yükselmesiyle seyreden ciddi bir durumun belirtisi olabilir. Preeklampside ödemle birlikte yüksek tansiyon ve idrarda protein kaçağı görülebilir. Eğer ödemle eş zamanlı olarak şu belirtilerden herhangi biri varsa acilen doktora başvurulmalıdır:
    • Şiddetli ve geçmeyen baş ağrısı,
    • Görme bozuklukları (bulanık görme veya gözlerde ışık çakmaları şeklinde),
    • Göğüs kafesinin altında, mide üstünde şiddetli ağrı (özellikle sağ üst karın bölgesinde),
    • İnatçı bulantı veya kusma, genel durumda belirgin kötüleşme,
    • Ani aşırı kilo artışı (birkaç günde 1-2 kilodan fazla, vücutta sıvı birikimine bağlı olabilir).
    Bu bulgular, preeklampsinin belirtileri olup derhal tıbbi müdahale gerektirir. Erken tanı ve tedavi hem anne hem bebek sağlığı için kritik önemdedir.
  • Tek Taraflı veya Ağrılı Ödem: Ödem genellikle iki bacakta simetrik olur. Eğer sadece tek bacakta veya tek kolda belirgin şişme varsa ve bu bölgeye ağrı, kızarıklık veya ısı artışı da eşlik ediyorsa, bu durum bir kan pıhtısını (derin ven trombozu) düşündürebilir. Özellikle baldır bölgesinde tek taraflı şişlik ve ağrı ciddiye alınmalıdır. Hamilelik, derin ven trombozu riskini artırır; bu nedenle böyle bir belirti fark edilirse zaman kaybetmeden doktora gidilmelidir.
  • Diğer Ciddi Bulgular: Yaygın ödemle birlikte nefes darlığı, göğüs ağrısı veya çarpıntı gibi şikayetler gelişirse, nadir de olsa kalp ya da akciğerle ilgili acil bir durum (örneğin akciğerde pıhtı atması veya kalp yetmezliği) söz konusu olabilir. Bu tip şikayetler de acil değerlendirme gerektirir.

Özetle, gebelikte şişlik çoğu durumda normal bir bulgu olsa da ani değişiklikler veya eşlik eden diğer anormal belirtiler varsa bunu göz ardı etmemek önemlidir. Kendi kendinize emin olamadığınız durumlarda doktorunuza danışarak ödemin normal mi yoksa riskli mi olduğunun ayrımını yapmak en güvenli yol olacaktır.

Ödemin Azaltılması İçin Ne Yapılmalı?

Hamilelikte oluşan ödemi tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da, şişliğin artmasını engellemek ve rahatsızlığı azaltmak için çeşitli önlemler alınabilir. Anne adayları aşağıdaki yöntemlerle ödemi azaltabilir ve rahatlamayı sağlayabilir:

  • Ayakları dinlenirken yükseltmek: Fırsat buldukça bacaklarınızı uzatıp yükseğe kaldırın. Özellikle uzanırken bacakları birkaç yastık yardımıyla kalp seviyesinin üzerine koymak, yerçekimine karşı sıvının geri dönüşünü kolaylaştırır. Gün içinde kısa molalarla ayaklarınızı yukarı kaldırmak bile bileklerdeki şişliği azaltmaya yardımcı olur.
  • Sol yan tarafa yatmak: Uyurken veya dinlenirken mümkün olduğunda sol yan pozisyonda yatın. Sol tarafınıza yatmak, büyüyen rahmin vücudunuzun sağ tarafındaki büyük damara (vena kava) baskısını azaltır. Böylece bacaklardan kalbe dönüş rahatlar ve ödem birikimi hafifler. Ayrıca uyurken bacaklarınızın altına yastık koyarak hafif yükseltmek de faydalı olabilir.
  • Uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmak: Ayakta sabit bir pozisyonda uzun süre durmak bacaklardaki sıvı birikimini artırır. Mümkünse gün içinde uzun süre ayakta durmayın. Eğer işiniz gereği ayakta kalmanız gerekiyorsa, fırsat buldukça ağırlığınızı bir bacaktan diğerine değiştirin, parmak uçlarınızda yükselip inin veya kısa aralıklarla oturup dinlenin. Ofiste çalışanlar ise saat başı ayağa kalkıp birkaç dakikalık yürüyüşler yapmalı; otururken bacak bacak üstüne atmaktan kaçınmalı ve ayak bileklerini dairesel hareketlerle çalıştırmalıdır.
  • Düzenli egzersiz yapma: Hafif ve düzenli egzersiz, dolaşımı hızlandırarak ödemin azalmasına yardımcı olur. Her gün imkan oldukça yürüyüş yapmak en basit ve etkili yöntemlerden biridir. Yüzme veya su içinde yürüyüş de hem eklemlere yük bindirmeden hareket etmeyi sağlar hem de suyun basıncı sayesinde bacaklardaki ödemi azaltır. Bunun yanı sıra basit ayak egzersizleri (ayak bileklerini döndürme, ayakları aşağı-yukarı esnetme gibi) yaparak kan akışını canlı tutabilirsiniz.
  • Bol sıvı tüketme: Yeterli miktarda su içmek, ödemi azaltmanın en önemli yollarından biridir. İlk bakışta ters gibi gelse de, vücuda düzenli olarak su girdiğinde böbrekler daha iyi çalışır ve vücut fazla sıvıyı tutmamaya başlar. Hamilelikte günde ortalama 8-10 bardak (yaklaşık 2-2,5 litre) su tüketilmesi önerilir. Su dışında taze meyve suları, çorba gibi sağlıklı sıvılar da alınabilir. Yeterli hidrasyon, vücudun dengesini sağlayarak gebelikte sıvı tutulumunu dengeler.
  • Tuz alımını kontrol etmek: Aşırı tuzlu yiyecekler, vücudun daha fazla su tutmasına yol açabilir. Bu nedenle yemeklerde ve sofrada ekstra tuz kullanımını azaltın. Turşu, konserve, işlenmiş gıdalar, cips gibi yüksek sodyum içerikli besinleri çok sık tüketmemeye çalışın. Tamamen tuzsuz diyet genellikle önerilmez; çünkü sodyum vücut için gerekli bir mineraldir. Önemli olan tuzu kararında tüketmek ve aşırıya kaçmamaktır. Dengeli bir tuz alımı, ödemin kontrolüne yardımcı olacaktır.
  • Rahat kıyafet ve ayakkabı seçimi: Dar ve sıkan kıyafetler, kan dolaşımını engelleyerek ödemi kötüleştirebilir. Hamilelikte mümkün olduğunca bol, rahat ve pamuklu kıyafetler giyin. Özellikle çorap lastikleri, bilek veya bel bantları sıkı olmamalıdır. Ayakkabı seçimine de dikkat edin: Ayaklarınız gün içinde şişebileceği için geniş, yumuşak ve destekleyici ayakkabılar tercih edin. Yüksek topuklu ayakkabılar yerine alçak topuklu veya düz (çok düz değil, hafif destekli tabanlı) ayakkabılar kullanmak ayak sağlığınız ve dolaşımınız için daha iyidir.
  • Varis çorabı kullanımı: Doktorunuz önerdiyse, diz altı varis çorapları (kompresyon çorapları) giymek bacaklardaki şişliği azaltabilir. Bu çoraplar damarları dışarıdan destekleyerek kanın kalbe dönüşünü hızlandırır ve gün boyu bacaklarda sıvı birikimini önlemeye yardımcı olur. Özellikle günün başında, ödem henüz az iken giyilen kompresyon çorapları daha etkilidir. Ancak her anne adayı için rutin değildir; kullanmadan önce doktorunuza danışın.
  • Serinlemek ve su terapisi: Sıcak havalarda ödem artabileceğinden, serin ortamlarda dinlenmek faydalıdır. Ilık veya serin suyla bacaklara duş tutmak ya da bir leğene soğuk su doldurup ayakları içinde bekletmek, damarlardaki genişlemeyi azaltarak geçici de olsa rahatlama sağlar. Çok soğuk su yerine ılık-serin arası su tercih etmek daha doğrudur (aşırı soğuk su, damarlarda ani büzülmeye neden olabilir). Eğer imkan varsa yüzme havuzunda yürüyüş yapmak veya su aerobiği gibi aktiviteler hem serinleme hem de ödemi azaltma açısından etkilidir.
  • Masaj ve pozisyon değiştirme: Ayaklarınıza ve bacaklarınıza hafifçe masaj yapmak, biriken sıvının dağılmasına yardımcı olabilir. Kalpten uzak noktalardan (örneğin ayaklardan) başlayıp yukarı doğru dairesel hareketlerle yapılan nazik masaj dolaşımı destekler. Ayrıca uzun süre aynı pozisyonda kalmamaya özen gösterin; sık sık pozisyon değiştirerek kan akışını canlı tutun.

Bu önlemler sayesinde hamilelikteki ödem önemli ölçüde kontrol altına alınabilir veya verdiği rahatsızlık azaltılabilir. Unutmayın, tamamen geçmesini beklemek yerine yönetilebilir düzeyde tutmak hedeflenmelidir. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve uygun dinlenme dengesiyle ödemle daha rahat başa çıkabilirsiniz.

Ne Zaman Doktora Başvurmalı?

Ödemin normal sınırlar içinde olup olmadığını anlamak ve olası riskleri ekarte etmek açısından bazı durumlarda gecikmeden doktora başvurmak gerekir. Aşağıdaki durumlarda vakit kaybetmeden bir sağlık profesyoneline danışın:

  • Yüzde veya ellerde ani şişme: Yüzünüzde (özellikle göz çevresi ve yanaklarda) veya ellerinizde aniden belirgin bir şişlik fark ederseniz.
  • Aniden artan aşırı ödem: Ayaklarınızda ve bacaklarınızda kısa sürede hızla ilerleyen, yaygın şişlik geliştiyse (örneğin birkaç gün içinde ayakkabılarınıza hiç giremeyecek hale gelmek).
  • Yüksek tansiyon belirtileriyle birlikte ödem: Ödemle beraber şiddetli baş ağrısı, bulanık görme veya gözlerde ışık çakması, kulaklarda çınlama, üst karın bölgesinde ağrı, bulantı-kusma gibi preeklampsi belirtilerinden herhangi biri ortaya çıkarsa.
  • Tek taraflı bacak şişmesi ve ağrı: Bir bacağınız diğerine göre bariz şekilde şiş ve ağrılı, ayrıca o bölgede kızarıklık ve sıcaklık artışı varsa (bu durum derin ven trombozu açısından acil değerlendirme gerektirir).
  • Nefes darlığı veya göğüs ağrısı ile ödem: Şişliğe eşlik eden nefes almakta zorluk, göğüs ağrısı, şiddetli çarpıntı ya da açıklanamayan halsizlik hissi varsa.

Bu belirtiler, standart hamilelik ödeminden farklı olarak acil tıbbi bakım gerektirebilecek durumlara işaret edebilir. Doktorunuz gerek görürse tansiyonunuzu ölçecek, idrar ve kan testleri yapacak veya ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ile altta yatan bir sorun olup olmadığını inceleyecektir. Özellikle preeklampsi veya DVT (derin ven trombozu) şüphesi varsa erken tanı ve müdahale çok önemlidir.

Herhangi bir endişeniz olduğunda, “Normal mi, değil mi?” diye düşünerek kaygılanmak yerine sağlık uzmanınıza danışmak en doğrusudur. Unutmayın, hamilelikte sizin fark ettiğiniz değişiklikler konusunda doktorunuz size yol gösterecek en yetkili kişidir.

Gebelikte Ödemi Önlemeye Yönelik Tablolu Öneriler

Gebelikte ödemi tamamen engellemek her zaman mümkün olmasa da, aşağıdaki önerilere uyarak ödem gelişimini en aza indirmek mümkündür. Bu tabloda, ödemi önlemeye yardımcı olacak başlıca ipuçları ve bunların açıklamaları yer almaktadır:

ÖneriAçıklama
Düzenli hareket edinUzun süre aynı pozisyonda kalmayın. Gün içinde fırsat buldukça yürüyüş yapın, esneme ve ayak bileği egzersizleri uygulayın. Hareket, bacak kaslarını çalıştırarak kan dolaşımını hızlandırır ve sıvı birikimini önler.
Ayaklarınızı yukarı kaldırınDinlenirken veya otururken ayaklarınızın altına yastık koyarak bacaklarınızı yükseltin. Ayakları kalp seviyesinin üstünde tutmak, yerçekimine karşı sıvının geri dönüşünü kolaylaştırır ve ödem oluşmasını engeller.
Sol yan tarafa yatınGece uyurken mümkün olduğunca sol yanınıza yatmaya özen gösterin. Bu pozisyon, büyüyen rahmin ana toplardamara baskısını azaltarak bacaklardaki kan dolaşımını rahatlatır ve gebelikte şişlik oluşumunu azaltır.
Yeterli su içinGünde en az 8-10 bardak su tüketmeye çalışın. Yeterli hidrasyon, vücudun sıvı dengesini sağlar ve böbrekleri çalıştırarak ödem birikimini engeller. Az su içmek vücudun su tutmasına yol açabileceğinden, susuz kalmamaya dikkat edin.
Tuz tüketimini azaltınYemeklere ekstra tuz eklemeyin ve aşırı tuzlu gıdalardan uzak durun. Fazla tuz, vücudun su tutmasına neden olarak ödemi artırır. Dengeli miktarda tuz kullanarak hem bebeğin ihtiyaçlarını karşılayın hem de gereksiz sıvı tutulumundan kaçının.
Rahat kıyafetler giyinKarnınızı, belinizi veya bacaklarınızı sıkan dar kıyafetlerden kaçının. Bol ve rahat kıyafetler kan dolaşımını engellemez, böylece ödem oluşumu önlenir. Ayakkabı seçiminde de ayağınızı sıkan değil, destekleyici ve esnek modeller tercih edin.
Kompresyon çorabı kullanınDoktorunuz uygun görürse gebelere özel destek (varis) çorapları giyin. Bu çoraplar bacaklara dışarıdan basınç uygulayarak kanın göllenmesini önler, böylece hem ayaklarda ödem oluşumunu azaltır hem de varis riskini düşürür.
Serin ve dinlenmiş kalınSıcak havalarda mümkünse serin ortamlarda bulunun. Sıcaklık kontrolü, damarların genişlemesini engelleyerek ödemi önlemeye yardım eder. Ayrıca yeterince uyku ve dinlenme, vücudunuzu yormadan sıvı dengesini korumanızı sağlar.

Bu önerileri günlük yaşamınıza dahil etmek, hamilelik döneminde ödemle mücadeleyi kolaylaştıracaktır. Her anne adayının bünyesi farklıdır; bu nedenle kendinize en iyi gelen yöntemleri zamanla keşfederek uygulayabilirsiniz.

Sık Sorulan Sorular

Soru 1: Hamilelikte ödem ne zaman başlar ve en çok ne zaman görülür?
Cevap: Ödem, hamileliğin her döneminde ortaya çıkabilse de çoğunlukla ikinci trimester (4-6. aylar) civarında fark edilmeye başlar. Birçok kadın 20. haftadan sonra ellerinde veya ayaklarında hafif şişlikler fark eder. Üçüncü trimesterde (son 3 ay) bebeğin hızla büyümesi ve dolaşım sistemine binen yük nedeniyle ödem belirgin şekilde artabilir. Özellikle son aylarda akşamları ayak bileklerinde ve ayaklarda şişme oldukça yaygındır. Bu durum genellikle normaldir ve doğum yaklaştıkça artan kilonun ve hormonal değişimlerin bir sonucudur.

Soru 2: Doğumdan sonra bu ödem ne kadar sürede geçer?
Cevap: Hamilelikte vücutta biriken fazla sıvı, doğumdan sonra vücut tarafından atılmaya başlanır. Doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde idrar ve ter yoluyla vücut ödemi atar; genellikle 1-2 hafta içinde belirgin şişlikler kaybolur. Özellikle ilk hafta, sık idrara çıkma ve terleme ile vücut toparlanır. Ancak bazı anneler, doğum sırasında damardan verilen sıvılar veya hormonların etkisiyle ilk günlerde hafif şişlikler devam edebileceğini unutmamalıdır. Bu da kısa süre içinde düzelen geçici bir durumdur. Doğum sonrası bol sıvı alımı ve hareket etmek (örneğin yürüyüşler) vücudun ödemi daha hızlı atmasına yardımcı olabilir.

Soru 3: Aşırı tuz yemek gerçekten ödem yapar mı?
Cevap: Evet, aşırı tuz tüketimi vücutta suyun tutulmasına neden olabilir ve bu da ödemi artırabilir. Tuz (sodyum), vücudun su dengesini etkileyen bir mineraldir; fazla alındığında vücut, dengeyi korumak için daha fazla su tutar. Sonuç olarak özellikle el ve ayaklarda şişkinlik artabilir. Hamilelikte çok tuzlu gıdalar (fast-food, cips, turşu, soya sosu vb.) tüketmek şişliğin kötüleşmesine yol açabilir. Ancak tamamen tuzsuz diyet de önerilmez. Hem anne adayı hem bebek için sodyum temel bir ihtiyaçtır. Önemli olan, tuzu kararında kullanmak ve yemekleri tadına bakmadan tuzlamamaktır. Eğer ödem sorununuz varsa, tuz alımını kısıtlayıp daha taze ve doğal besinler tüketmek genellikle fayda sağlar.

Soru 4: Çok su içmek ödemi artırır mı, azaltır mı?
Cevap: Bol su içmek aslında ödemi azaltmaya yardımcı olur, artırmaz. Vücut yeterli hidrasyona sahip olursa, böbrekler etkin çalışır ve fazla sıvıyı atar. Yetersiz su tüketimi halinde ise vücut kıtlık hissine kapılarak elindeki suyu tutmaya çalışır, bu da ödemi artırabilir. Bu nedenle hamilelikte kendinizi kısıtlamak yerine düzenli aralıklarla su içmeye devam edin. Günde yaklaşık 2-2.5 litre (8-10 bardak) sıvı almak idealdir. Su içmek dışında tuz dengesine de dikkat ederek, vücudunuzun sıvı dengesini en iyi şekilde koruyabilirsiniz. Özetle, susuz kalmak ödem riskini yükseltir; yeterli su içmek ise şişkinliği azaltır.

Soru 5: Hamilelikte ödem tehlikeli midir, nelere dikkat etmeliyim?
Cevap: Hamilelikte meydana gelen ödemlerin büyük çoğunluğu tehlikeli değildir; bunlar gebeliğin normal bir parçasıdır. Ayaklar, ayak bilekleri ve bazen ellerde görülen kademeli şişlik genelde endişe nedeni olmaz. Ancak ani ve şiddetli ödem ciddiye alınmalıdır. Özellikle yüzde ve ellerde aniden beliren şişlik veya ödemle birlikte yüksek tansiyon belirtileri (şiddetli baş ağrısı, görme bozukluğu, karın ağrısı gibi) varsa, preeklampsi gibi ciddi bir durum söz konusu olabilir. Bu nedenle hamilelikte ödeminiz varsa bile genel durumunuzu izleyin: Şişliğiniz yavaş mı arttı, yoksa birdenbire mi oldu? Sadece ayaklarda mı, yoksa yüz ve elleri de kapsıyor mu? Beraberinde başka rahatsız edici belirti var mı? Bu soruların cevabı normal ile anormal ödemi ayırt etmede yardımcı olur. Şüpheli bir durumda mutlaka doktorunuza başvurun. Erken tedbir almak, olası riskleri önlemek açısından önemlidir.