Plasenta, gebelik sırasında anne ile bebeğin arasında kurulan hayati bir bağdır. Rahim duvarına tutunarak gelişen bu geçici organ, göbek kordonu aracılığıyla bebeğe oksijen ve besin taşır, aynı zamanda atık maddeleri uzaklaştırır. Plasenta, anne kanı ile bebeğin kanı arasında madde alışverişini düzenler ve bebek için gerekli hormonları üretir. Hamilelik süresince plasentanın doğru gelişimi hem annenin hem de bebeğin sağlığı için kritik öneme sahiptir.
Plasenta nedir?
Plasenta, sadece gebelik sürecinde ortaya çıkan geçici bir organıdır. Türkçede bazen “bebeğin eşi” ya da “bebeğin plasentası” olarak adlandırılır. Gebeliğin ilk haftalarında oluşmaya başlayan bu organ rahim duvarına sıkıca tutunur. Kan damarları sayesinde anne kanıyla temas eden plasenta, göbek kordonu aracılığıyla bebeğe bağlanır. Böylece plasenta, bebeğin gelişmesi için gereken oksijen ve besinleri anneden alır. Plasenta ayrıca bebeğin metabolizma atıklarını annenin kanına iletir. Dolayısıyla bu organ, bebeğin solunum, beslenme ve atık atma gibi işlevleri üstlenir. Tam olgunlaştığında plasenta, damarsal yapısıyla koyu kırmızı bir disk görünümüne sahiptir ve doğum zamanında yaklaşık 20–25 cm çapında olabilir.
Plasenta ne zaman oluşur?
Plasenta, döllenmeden hemen sonra değil, embriyonun rahim duvarına yerleşmesiyle birlikte oluşmaya başlar. Yaklaşık 7–10 gün sonra embriyo rahme tutunur ve o dönemden itibaren plasental hücreler hızla çoğalır. İlk üç aylık dönemin (trimester) sonunda plasenta büyük oranda gelişimini tamamlar. Genellikle 18–20. haftalara gelindiğinde plasenta olgunlaşmış bir hâl alır ve bu sürede sürekli büyüyerek fetüsün ihtiyaçlarını karşılayacak boyuta ulaşır.
Plasentanın görevleri nelerdir?
Plasenta, anne ve bebek arasındaki madde alışverişini düzenleyen bir köprü gibidir. Bebek için hayati önemde olan görevleri şunlardır:
- Anne kanından bebeğe oksijen ve besin taşımak.
- Bebeğin kanındaki karbondioksit ve atık ürünleri anne kanına iletmek.
- Gebelik boyunca gerekli hormonları üretmek (hCG, östrojen, progesteron gibi). Bu hormonlar gebeliğin devamını destekler.
- Anne kanından bebeğe antikor geçirerek bebeğin bağışıklık sistemini desteklemek ve koruma sağlamak.
- Bebeği enfeksiyon ve dış etkenlerden bir dereceye kadar koruyacak bariyer görevi görmek.
Bu fonksiyonlar sayesinde plasenta, bebeğin akciğer, böbrek ve karaciğer gibi görevlerini üstlenmiş olur.
Plasenta gelişimi haftalara göre nasıldır?
Plasenta gebeliğin farklı dönemlerinde şu şekilde gelişir:
- 1–13. haftalar (İlk Trimester): Plasenta, döllenmiş yumurtanın rahme tutunmasıyla yaklaşık 2. haftada oluşmaya başlar. İlk haftalarda hızla büyüyen plasenta, embriyoya besin sağlamaya başlar. 6–12. haftalar arasında plasenta fetusun yaşamını destekleyecek kadar güçlenir.
- 14–27. haftalar (İkinci Trimester): Plasenta büyümeye devam eder. Özellikle 18–20. haftalar civarında yapısı büyük ölçüde tamamlanır. Bu dönemde plasenta, artan bebek ihtiyacını karşılamak üzere daha fazla kan damarı geliştirir ve verimli çalışır hale gelir.
- 28–40. haftalar (Üçüncü Trimester): Plasenta boyutu ve işlevi maksimuma ulaşır. Gebeliğin son haftalarında plasenta yaklaşık 20–25 cm çapında ve 500–600 gram ağırlığında olabilir. Doğuma kadar fetüsün beslenmesini ve büyümesini desteklemeye devam eder.
Plasenta ile ilgili yaygın sorunlar nelerdir?
Plasentanın yerleşim veya gelişim aşamasında çeşitli problemler görülebilir. En yaygın olanlar şunlardır:
- Plasenta previa (plâsenta praevia): Plasenta, rahim ağzına (serviks) çok yakın veya kısmen/tamamen üzerine gelecek şekilde yerleşmişse bu duruma plasenta previa denir. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde şiddetli, genellikle ağrısız vajinal kanama görülebilir. Plasenta previa varsa bebek yolunu kapattığı için doğum çoğunlukla sezaryenle gerçekleştirilir.
- Abruptio plasenta (Plasentanın erken ayrılması): Normalde plasenta doğum sırasında rahim duvarından ayrılır. Ancak doğum öncesinde bir kısmı veya tamamı erken ayrıldığında placental abrüptsiyon oluşur. Bu durumda bebek yeterince oksijen ve besin alamaz ve anne aşırı kanama yaşayabilir. Anne karın veya sırt ağrısı hissedebilir. Ciddi durumlarda acilen bebeğin doğurtulması gerekebilir.
- Plasenta akreta/inkreta/perkreta (Plasentanın anormal yapışması): Gebelikten sonra plasenta normalde rahim duvarından ayrılarak atılır. Ancak bazı gebeliklerde plasenta, rahim kas tabakasına veya rahim duvarının dış katmanına (seroz tabaka) kadar derinlemesine yapışır. Buna plasenta akreta denir. İnketa ve perkreta ise yapışmanın daha derin formlarıdır. Bu durumda plasenta normal şekilde ayrılamaz ve doğum sonrası ciddi kanama riski oluşur. Genellikle doğum sezaryen ile yapılır ve gerekirse rahim alınabilir (histerektomi). Özellikle daha önce birden fazla sezaryen veya rahim ameliyatı geçiren kadınlarda plasenta akreta riski artar.
- Plasentanın kalması (Retained placenta): Doğumdan sonra plasenta normalde yaklaşık yarım saat içinde atılır. Eğer bu süre içinde plasenta rahimden atılmaz veya rahimde parça kalırsa plasentanın kalması durumu ortaya çıkar. Plasentanın bir parçasının rahimde kalması enfeksiyon veya ağır kanamaya yol açabilir. Bu durumda doktor, plasentayı elle temizlemek gibi müdahaleler yapar.
İkiz gebelikte plasenta yapısı nasıl olur?
İkiz gebelikte plasenta yapısı, bebeğin tek yumurta mı yoksa çift yumurta ikizi olmasına bağlı olarak değişir. Genel olarak:
- Çift yumurta ikizleri (dizigotik): Her bebek kendi plasentasını geliştirir. İkizlerin plasentaları bazen birbirine yakın yerleşebilir ve ultrasonla birleşik gibi görünebilir, fakat iki ayrı plasenta bulunur.
- Tek yumurta ikizleri (monozigotik): Embriyonun bölünme zamanına göre farklılık gösterir. Çoğu tek yumurta ikizinde monokoriyonik olarak bilinen tek bir plasenta gelişir ve iki bebek bu plasentayı paylaşır. Bu durumda bebekler arasında besin ve kan akımı dengesizliği (ikizler arası transfüzyon sendromu, TTTS) riski artar. Bazı tek yumurta ikizlerinde ise embriyo erken ikiye bölünmüşse her bebek için ayrı plasenta oluşabilir. Çok nadir olmakla birlikte, tek yumurta ikizlerinde tek plasenta ve tek amniyon kesesi (monokoriyonik-monoamniotik) paylaşılarak gelişim görülebilir; bu durumda bebeklerin göbek kordonlarında dolanma riski artar.
Plasentayı etkileyen faktörler nelerdir?
Plasenta sağlığına etki eden pek çok faktör vardır. Öne çıkanlar şunlardır:
- Yaş ve sağlık durumu: İleri anne yaşı (35 yaş üstü), yüksek tansiyon, diyabet veya kan dolaşımını etkileyen başka kronik hastalıklar plasenta beslenmesini olumsuz etkileyebilir.
- Yaşam tarzı alışkanlıkları: Sigara içmek, alkol veya uyuşturucu kullanmak plasentanın gelişimini bozar. Bu maddeler plasenta-kordon kan akışını azaltarak bebeğin yeterince beslenememesine yol açabilir.
- Beslenme: Dengeli ve yeterli beslenme plasentanın sağlıklı büyümesi için önemlidir. Protein, vitamin ve minerallerden zengin bir diyet plasentayı destekler; yetersiz beslenme ise bebeğin gelişme geriliğine neden olabilir.
- Vücut kitle indeksi: Aşırı kilolu (obez) olmak veya çok düşük kilo plasentanın işlevselliğini etkileyebilir. Obezite, preeklampsi ve diyabet riskini artırarak plasenta sağlığını zorlayabilir.
- Gebelik sayısı: İkiz veya çoğul gebeliklerde plasenta daha fazla çalışmak zorunda kalır. Özellikle tek plasenta paylaşımı olan ikizlerde, besin dağılımının yeterince dengede gitmemesi ihtimali ve ikizler arası transfüzyon riski bulunur.
- Geçmiş gebelik ve ameliyatlar: Daha önce plasenta sorunları yaşanmış veya rahimde cerrahi işlem (sezaryen, miyom ameliyatı vb.) geçirmiş kadınlarda plasenta sorunları yeniden görülme olasılığı yüksektir.
- Aşırı kafein ve stres: Çok fazla kafein tüketimi ve sürekli stres plasenta kan akışını etkileyebilir. Gebelikte kafein alımı doktor kontrolünde sınırlandırılmalı ve stresten olabildiğince kaçınılmalıdır.
Bu faktörlerden korunmak için gebelik boyunca düzenli hekim kontrollerini ihmal etmemek önemlidir. Doktorunuz ultrasonografi ile plasentanın yerleşimini, kan akışını ve işlevini kontrol ederek olası sorunları erken dönemde fark edebilir. Plasenta ile ilgili sorunların zamanında belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması, anne ve bebeğin sağlığı açısından hayati öneme sahiptir.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
Plasenta ne zaman tamamen oluşur?
Genellikle plasenta 18–20. haftalar arasında büyük ölçüde gelişimini tamamlar. Gebeliğin ilk 3 aylık döneminde hızla büyüyen plasenta, bu süre sonunda olgun yapı kazanır. Ancak plasenta doğuma kadar büyümeye ve işlevine devam eder.
Gebelikte plasenta ne işe yarar?
Plasenta, anne ve bebek arasında yaşamî madde alışverişi sağlar. Anne kanından bebeğe oksijen ve besin taşır; bebekten anneye karbondioksit ve atık ürünleri iletir. Ayrıca gebelik süresi boyunca gerekli hormonları üretir ve anne antikorlarını bebeğe aktararak bağışıklık desteği sunar. Kısacası plasenta bebeğin akciğer, böbrek ve karaciğer gibi görevlerini üstlenir.
Sigara kullanımı plasentayı nasıl etkiler?
Sigara içimi plasenta fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Nikotin ve diğer zararlı maddeler damarları daraltarak plasentaya giden kan akışını azaltır, bu da bebeğin yeterince oksijen ve besin alamamasına yol açar. Sigara; düşük doğum ağırlığı, erken doğum ve plasenta previa veya plasenta abruptio gibi riskleri artırır. Gebelikte sigaradan kaçınılması plasenta sağlığı için çok önemlidir.
İkiz gebelikte tek plasenta riskli midir?
Tek yumurta ikizlerinde tek bir plasenta paylaşımı olabilir. Bu durumda iki bebek aynı plasentadan beslenir. Plasentayı paylaşmaları durumunda bebekler arasında kan ve besin dengesizliği (TTTS) riski artar. Ayrıca besin ve oksijenin iki bebek arasında yeterince dengede gitmemesi ihtimali ortaya çıkabilir. Bu nedenle ikiz gebeliklerde plasenta yapısı ultrasonla yakından izlenir.
Doğumdan sonra plasentaya ne olur?
Doğum tamamlandıktan sonra plasenta genellikle 20–30 dakika içinde doğum kanalından atılır. Bu süreç doğumun üçüncü evresi olarak adlandırılır. Sağlık personeli plasentayı kontrol eder ve rahimde eksik parça kalmadığından emin olur, böylece kanama riski azaltılır. Bazı kültürlerde plasenta gömülür veya ritüellerde korunur; modern tıpta ise genellikle tıbbi atık olarak değerlendirilir. Plasenta doğal yolla atılamazsa doktor plasentayı elle temizleyebilir.
Plasenta ile ilgili sorunların erken fark edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması, hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından büyük önem taşır. Gebelik boyunca düzenli kontroller, plasenta sağlığının korunmasına katkıda bulunur.