Adet Gecikmesi Neden Olur? Belirtiler Nelerdir?

Özet

Adet gecikmesi, regl kanamasının beklenen tarihte başlamamasıdır. En sık nedeni gebelik olmakla birlikte stres, hormonal dengesizlikler, kilo değişiklikleri gibi birçok faktör regl gecikmesine yol açabilir. Birkaç günlük adet gecikmesi çoğu zaman normal kabul edilir; ancak 1 haftayı aşan veya sık tekrarlayan gecikmeler altta yatan bir sorunun işareti olabilir.

Adet Gecikmesi Nedir?

Adet gecikmesi (regl gecikmesi), düzenli adet gören bir kadında beklenen adet tarihinin en az 7 gün geçmesine rağmen kanamanın başlamaması durumudur. Normalde adet döngüleri birkaç günlük oynama gösterebilir; dolayısıyla 5-7 güne kadar olan gecikmeler genellikle ciddi bir sorun olarak görülmez. Ancak, adetiniz 7 günden fazla gecikirse veya sık sık gecikmeler yaşıyorsanız bunu ciddiye almak gerekir. Özellikle cinsel olarak aktif bir kadında adet gecikmesinin ilk akla gelen nedeni gebelik olmalıdır.

Tıbbi literatürde, adet kanamasının üç ay veya daha uzun süre hiç olmaması durumuna amenore (adet görmeme) adı verilir. Bu tanım genellikle daha uzun süreli adet kesilmelerini ifade eder. (Hiç adet görmemiş genç kızlarda 15 yaşına kadar adet başlamaması ise primer amenore olarak adlandırılır ve adet gecikmesinden farklı bir durumdur. Bu halde bir uzman değerlendirmesi şarttır.)

Normal Adet Döngüsü Nasıl Çalışır?

Bir adet döngüsü, bir adet kanamasının ilk gününden sonraki adet kanamasının ilk gününe kadar geçen süredir. Çoğu kadında adet döngüsü 21-35 gün sürer ve kanama genellikle 2-7 gün devam eder. Özellikle adet görmeye başlandığı ilk birkaç yıl döngüler daha uzun ve düzensiz olabilir; yaş ilerledikçe adetler genellikle daha düzenli hale gelir. Menopoza yaklaşılan dönemde ise hormon dalgalanmaları nedeniyle döngü yeniden düzensizleşebilir.

Adet döngüsünü yöneten mekanizma hormonlar aracılığıyla çalışır. Beyindeki hipotalamus ve hipofiz bezinden salınan hormonlar, yumurtalıklara sinyal göndererek her ay bir yumurta hücresinin olgunlaşıp salınmasını (ovülasyon) sağlar. Ovülasyon gerçekleştiğinde yumurtalıktan salınan yumurta fallop tüpüne geçer; bu sırada rahim iç tabakası (endometrium) olası bir gebelik için kalınlaşmıştır. Eğer yumurta sperm tarafından döllenmezse gebelik oluşmaz ve yaklaşık iki hafta sonra kalınlaşan rahim iç tabakası adet kanaması şeklinde vücuttan atılır. Bu döngü üreme çağındaki kadınlarda düzenli aralıklarla tekrarlanır.

Her kadının “normal” kabul edilen adet düzeni kendine özgüdür; önemli olan kişinin kendi tipik döngüsünü bilmesi ve buna göre belirgin bir değişiklik olup olmadığını takip etmesidir. Bazı kadınların adetleri daha kısa veya daha uzun sürebilir, daha hafif veya daha yoğun olabilir ve yine de bu durum onlar için normal sayılabilir. Kısacası geniş bir normal aralık olmakla birlikte, adet döngünüzdeki normal düzen sizin alışık olduğunuz düzendir.

Adet Gecikmesinin Nedenleri

Adet (regl) gecikmesi neden olur? Bu sorunun tek bir yanıtı yoktur, çünkü adet gecikmesine yol açabilecek pek çok farklı faktör vardır. Bazıları yaşamın normal dönemlerine bağlıyken (örneğin gebelik veya menopoz gibi), bazıları da bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Başlıca nedenler aşağıda açıklanmıştır:

Gebelik

Aktif cinsel hayatı olan bir kadında adet gecikmesinin en sık görülen nedeni gebeliktir. Döllenmiş bir yumurta rahme yerleşip gebelik başladığında vücut, hamileliği sürdürmek için farklı hormonlar salgılar ve bu da adet döngüsünün durmasına yol açar. Bu nedenle, adetiniz geciktiğinde ilk yapılması gereken, bir gebelik testi ile hamile olup olmadığınızı kontrol etmektir. Gebeliğe bağlı adet gecikmesi genellikle bulantı, göğüslerde hassasiyet, yorgunluk gibi diğer erken hamilelik belirtileriyle birlikte olabilir.

Hormonal Dengesizlikler

Vücuttaki hormonal sistemdeki bozukluklar adet döngüsünü aksatan önemli nedenlerdendir. Beyindeki hipotalamus veya hipofiz bezinden salınan üreme hormonlarında bir dengesizlik olması durumunda yumurtlama gerçekleşmeyebilir. Örneğin, hipofiz bezinde oluşan ve prolaktin hormonunu aşırı üreten iyi huylu bir tümör (hiperprolaktinemi), adetlerin durmasına neden olabilir. Benzer şekilde, nadir de olsa böbreküstü bezi (adrenal) bozuklukları veya diğer bazı endokrin sorunlar da vücudun hormon dengesini değiştirerek adet gecikmesine yol açabilir.

Polikistik Over Sendromu (PCOS)

Hormonal dengesizlikler içinde sık karşılaşılan durumlardan biri Polikistik Over Sendromu (PCOS)’dur. PCOS, üreme çağındaki kadınlarda görülen bir hormonal bozukluk olup yumurtalıklarda çok sayıda küçük kistçik oluşumu ve erkeklik hormonlarında (androjenlerde) artış ile karakterizedir. Bu hormon dengesizliği nedeniyle düzenli ovülasyon gerçekleşmez; dolayısıyla adetler düzensiz hale gelir veya bazen aylarca adet görülmeyebilir. PCOS olan kadınlarda düzensiz adetlerin yanı sıra kilo alma, akne, tüylenme artışı gibi belirtiler de görülebilir. Tedavisinde genellikle kilo kontrolü, hormonal düzenleyici ilaçlar ve gerekirse insülin direncini azaltan tedaviler kullanılmaktadır.

Aşırı Egzersiz veya Kilo Değişiklikleri

Aşırı fiziksel egzersiz veya ani kilo değişimleri de adet döngüsünü etkileyebilir. Özellikle profesyonel sporcular veya çok yoğun antrenman yapan kişilerde vücut yağı oranının düşmesi, yüksek enerji harcaması ve fiziksel stresin birleşik etkisiyle adetler kesilebilir. Çok düşük vücut ağırlığı (ideal kilonun yaklaşık %10 altına inmek) üreme hormonlarını baskılayarak ovülasyonu durdurabilir. Anoreksiya nevroza veya bulimiya gibi yeme bozuklukları olan kişilerde de bu nedenle adetler tamamen durabilir. Bunun yanı sıra ani ve büyük miktarda kilo kaybı ya da hızlı kilo alımı, vücudun hormonal dengesini bozarak adet gecikmesine yol açabilir.

Stres

Fiziksel veya duygusal stres, üreme hormonlarının salınımını kontrol eden beynimizdeki hipotalamusun geçici olarak fonksiyonunu bozabilir. Yoğun stres altındayken vücut bir nevi “acil durum” moduna geçer ve bu dönemde ovülasyon gecikebilir veya durabilir. Sonuç olarak beklenen adet kanaması o ay gerçekleşmeyebilir. Stres düzeyi azaldığında ise genellikle hormonlar normale döner ve adet döngüsü tekrar başlar.

Tiroid Bozuklukları

Tiroid bezinin az veya çok çalışması (hipotiroidi veya hipertiroidi), adet döngüsünü önemli ölçüde etkileyebilir. Tiroid hormonlarının fazla üretildiği hipertiroidi durumunda da, yetersiz üretildiği hipotiroidi durumunda da adet düzensizlikleri ve gecikmeleri görülebilir. Tiroid bezinin çok hızlı çalışması adet kanamalarını seyrekleştirebilir veya durdurabilirken, yavaş çalışması da döngüyü uzatabilir. Tiroid bozukluklarının tedavi ile kontrol altına alınması, genellikle adet düzeninin yeniden sağlanmasına yardımcı olur.

Emzirme

Yeni doğum yapmış ve bebeğini emziren annelerde adet kanamasının aylarca geri gelmemesi oldukça yaygındır. Emzirme sırasında salgılanan yüksek prolaktin hormonu, yumurtlamayı baskılar; bu duruma laktasyonel amenore denir. Özellikle sık ve yalnız anne sütü ile beslenen bebeklerde, anne doğum sonrası aylarca adet görmeyebilir. Emzirme döngüsü azalıp bebeğin beslenme düzeni değişmeye başladığında anne adaylarının adetleri genellikle kendiliğinden geri döner. (Not: Emzirme, gebelikten koruyucu olsa da %100 garanti bir yöntem değildir; emzirme döneminde de gebelik mümkün olabilir.)

Menopoz ve Perimenopoz

Kadın yaşamının doğal bir evresi olan menopoz, adet kanamalarının kalıcı olarak sona erdiği dönemdir. Menopoz öncesindeki geçiş süreci ise perimenopoz olarak adlandırılır ve bu dönemde hormon düzeyleri dalgalanmaya başladığı için adet döngüsü düzensizleşir. Perimenopozda adetler bazen birkaç ay gelmeyip sonra tekrar başlayabilir; bu geçiş genellikle 40’lı yaşların ortalarından itibaren görülür. Menopozla birlikte ise yumurtalık fonksiyonu tükenir ve adet kanaması tamamen kesilir. (Eğer adetlerin 40 yaşından önce kalıcı olarak durması durumu olursa, bu erken menopoz veya primer over yetmezliği olarak bilinir ve normal menopozdan ayrı değerlendirilir.)

İlaçlar ve Doğum Kontrolü

Çeşitli ilaçların kullanımı veya hormonal doğum kontrol yöntemleri, adet gecikmesine sebep olabilir. Örneğin, doğum kontrol hapı kullanan bazı kadınlar ilacın etkisiyle adet görmeyebilir veya sadece çok hafif çekilme kanamaları yaşayabilir. Hap bıraktıktan sonra vücudun normal döngüsüne dönmesi birkaç ay alabilir. Ayrıca üç aylık doğum kontrol iğneleri, cilt altı implantlar veya hormonlu rahim içi araçlar (spiraller) kullanımı sırasında adetlerin kesilmesi yaygın bir durumdur.

Bunların dışında, bazı ilaçların yan etkisi olarak adet döngüsü etkilenebilir. Örneğin antipsikotik ve bazı antidepresan ilaçlar, kanser kemoterapi ajanları, bazı tansiyon düşürücü ilaçlar ve bazı antihistaminik (alerji) ilaçlar adet gecikmesine veya adetlerin tamamen durmasına yol açabilir. Yeni başlanan bir ilacın takiben adet gecikmesi yaşanırsa, bu durum doktorla paylaşılmalı ve gerekirse alternatif tedavi yöntemleri değerlendirilmelidir.

Kronik Hastalıklar

Kadının genel sağlık durumunu etkileyen kronik hastalıklar da adet döngüsünü bozabilir. Örneğin, ciddi kilo kaybına yol açabilen veya vücutta sürekli stres yaratan kronik rahatsızlıklarda adet gecikmesi görülebilir. Diyabet (şeker hastalığı) gibi metabolik hastalıklar, çölyak gibi besin emilim bozuklukları, uzun süreli böbrek yetmezliği veya karaciğer hastalıkları adet düzenini etkileyebilen durumlardandır. İltihaplı bağırsak hastalıkları (Crohn veya ülseratif kolit gibi) da vücut ağırlığını ve beslenmeyi etkileyerek adetlerin kesilmesine yol açabilir. Vücut ciddi bir hastalıkla mücadele ederken üreme işlevlerini geçici olarak ikinci plana atabilir. Altta yatan kronik hastalığın tedavi edilmesi, genellikle adet döngüsünün de normale dönmesine yardımcı olacaktır.

Ne Zaman Doktora Başvurulmalı?

Adet gecikmesinin süresi ve beraberindeki belirtiler, ne zaman doktora gitmek gerektiği konusunda önemlidir. Genel bir kural olarak, üç ay üst üste adet görmediyseniz ve hamile değilseniz mutlaka bir doktora başvurun. Daha önce düzenli adet gören bir kadının, hiçbir açıklama olmadan arka arkaya üç dönem adet olmaması tıbben değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Ayrıca, 15 yaşına geldiği halde hala ilk adetini görmemiş olan (veya 13 yaşına kadar hiç ergenlik belirtisi göstermemiş olan) genç kızların da uzman bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir.

Adet gecikmesine eşlik eden olağandışı belirtiler mevcutsa vakit kaybetmeden doktora başvurmak önemlidir. Örneğin adet görmediğiniz dönemde memelerinizden süt benzeri bir sıvı gelmesi (galaktore), ciddi baş ağrıları veya görme bozuklukları (beyindeki hipofiz bezine ait bir sorunu düşündürebileceği için), ya da belirgin tüylenme artışı ve akne gibi androjen fazlalığı belirtileri fark ediyorsanız, bunlar için derhal bir kadın doğum uzmanına görünmelisiniz. Bu tür belirtiler, adet gecikmesinin altında yatan spesifik bir hormonal soruna işaret edebilir.

Bunların dışında, adetleriniz normalde düzenliyken aniden düzensizleşmeye başladıysa veya sık sık adet atlama durumları oluyorsa da doktora danışmalısınız. Özellikle menopoz yaşında değilseniz ve adetleriniz düzensiz bir hal alıyorsa, altta yatan bir problem olabileceğinden uzman değerlendirmesi gereklidir. Doktorunuz gerekli görürse sorunun nedenini bulmak için bazı testler yapacak ve uygun tedavi planını sizinle birlikte oluşturacaktır.

Adet Gecikmesi Nasıl Teşhis Edilir?

Doktora başvurduğunuzda, öncelikle ayrıntılı tıbbi öykünüz ve adet döngüsü geçmişiniz değerlendirilir. Doktorunuz, ne kadar süredir adet görmediğiniz, adet döngülerinizin önceden nasıl olduğu, son zamanlarda geçirdiğiniz hastalıklar, ailede benzer sorunlar olup olmadığı gibi sorular soracaktır. Ayrıca kilo değişimleriniz, beslenme düzeniniz, egzersiz alışkanlıklarınız, stres düzeyiniz ve kullandığınız ilaçlar hakkında bilgi almak isteyecektir. Ardından genel bir fizik muayene yapılır; gerekiyorsa jinekolojik muayene ile üreme organlarının durumu değerlendirilir.

Laboratuvar testleri teşhisin önemli bir parçasıdır. İlk aşamada, adet gecikmesinin en yaygın nedeni olan gebeliği ekarte etmek için bir gebelik testi yapılır. Gebelik testiniz negatifse, altta yatan diğer nedenleri araştırmak üzere kan testleri istenecektir. Hormon testleri bu noktada kritik rol oynar: Tiroid fonksiyon testleri, kandaki prolaktin düzeyi, FSH/LH (beyin ve yumurtalık hormonları), östrojen ve androjen hormonları gibi değerler ölçülerek hormonal dengesizlik olup olmadığına bakılır. Örneğin tiroid hormonlarınızın anormal çıkması bir tiroid hastalığını, prolaktin yüksekliği hipofiz bezine ait bir sorunu işaret edebilir.

Gerek görülürse görüntüleme yöntemlerine de başvurulur. Pelvik ultrasonografi, rahim ve yumurtalıkların yapısını incelemek ve polikistik over sendromu gibi durumları tespit etmek için sıkça kullanılır. Ultrason sayesinde yumurtalıklardaki kist oluşumu, rahim iç tabakasının kalınlığı veya gebelik varlığı gibi durumlar değerlendirilebilir. Eğer doktorunuz hipofiz bezi ile ilgili bir problemden (örneğin tümörden) şüphelenirse, beyin MR (emar) görüntülemesi isteyebilir.Nadiren, çok genç yaşta menopoz şüphesi varsa bazı genetik testler de yapılabilir.

Tanı süreci bazen hemen kesinleşmeyebilir ve birkaç adım gerektirebilir. Bu nedenle doktorunuz sizden bir süre boyunca adet döngünüzü kayıt altına almanızı isteyebilir. Bir takvim veya akıllı telefon uygulaması kullanarak her adetinizin başlangıç ve bitiş tarihlerini, kanamanın miktarını ve varsa eşlik eden semptomları not etmeniz istenebilir. Bu kayıtlar, hem sizin adet düzeninizi daha iyi anlamanızı sağlar hem de doktorun tanı koymasına yardımcı olur. Düzenli kayıt tutmak, örneğin stresli bir döneme bağlı gecikmeyi veya kilo değişimiyle ilişkili bir düzensizliği ortaya çıkarabilir.

Adet Gecikmesinde Tedavi Seçenekleri

Adet gecikmesinin tedavisi, tamamen bu duruma yol açan nedene bağlı olarak planlanır. Bu yüzden herkese uyan tek bir tedavi yoktur; altta yatan sebebe yönelik bir yaklaşım benimsenir. Öncelikle gebelik, emzirme veya menopoz gibi doğal nedenlere bağlı adet kesilmelerinde aslında özel bir tedavi gerekmez. Örneğin gebelikte adet görülmemesi normal bir durumdur ve bu durumda tedaviden ziyade gebelik takibi yapılır. Emzirme döneminde adetlerin olmaması da beklenen bir durum olduğu için, bebek büyüyüp emzirme azaldığında adetlerin kendiliğinden geri geleceği konusunda anne bilgilendirilir. Menopozda ise adetin kesilmesi yaşamın doğal bir parçasıdır; bu durumda adet görmeme hali tedavi edilmez, ancak menopozun etkilerine (örneğin sıcak basmaları, osteoporoz riski gibi) yönelik destekleyici tedaviler uygulanabilir.

Altta yatan bir sağlık sorunu varsa, tedavi buna yönelik olacaktır. Örneğin tiroid bezinin az veya fazla çalışmasına bağlı adet gecikmelerinde, tiroid hormon ilaçları kullanılarak hormon düzeyleri dengeye getirilebilir ve böylece adet döngüsü normale döner. Polikistik over sendromu tanısı aldıysanız, doktorunuz kilo vermenizi önerebilir ve hormon dengesini sağlamak için doğum kontrol hapı gibi ilaçlar kullanabilir. Eğer adet gecikmesinin nedeni yoğun kilo kaybı veya bir yeme bozukluğu ise, beslenme düzeninin iyileştirilmesi ve gerekiyorsa psikolojik destek ile sağlıklı kiloya dönülmesi adetlerin tekrar başlamasını sağlayabilir. Aşırı egzersize bağlı amenore gelişmişse, egzersiz planının gözden geçirilip azaltılması ve vücudun toparlanmasına fırsat verilmesi önerilir.

Hormon eksikliği veya fazlalığı durumlarında hormonal tedaviler devreye girer. Örneğin, erken yaşta menopoz (primer over yetmezliği) geliştiyse, vücudun üretemediği östrojen ve progesteron hormonlarını yerine koymak için hormon replasman tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi, hem adet döngüsüne benzer bir düzen oluşturmak hem de östrojen eksikliğinin yol açabileceği kemik erimesi gibi sorunları önlemek için verilir. Eğer hipofiz bezinde prolaktin hormonu üreten bir tümör tespit edildiyse, bunu küçültmeye veya hormon seviyesini düşürmeye yönelik ilaç tedavileri (dopamin agonistleri gibi) kullanılabilir; gerekli durumlarda cerrahi müdahale de gündeme gelebilir. Nadir görülen yapısal problemler söz konusuysa (örneğin rahim içi yapışıklıklar – Asherman sendromu, vajina içinde perde olması veya doğuştan rahmin olmaması gibi durumlar), bunların çözümü için cerrahi operasyonlar gerekebilir.

Uzun süreli adet görememe durumlarında (örneğin birkaç ay boyunca hiç adet olmaması) vücutta östrojen hormonu düşük seyredeceği için kemik yoğunluğunda azalma (osteoporoz) riski ortaya çıkabilir. Bu nedenle doktorunuz, adetleriniz geri dönene kadar kalsiyum ve D vitamini takviyeleri almanızı önerebilir. Ayrıca düzenli ağırlık egzersizleri yapmak da kemik sağlığını desteklemek açısından faydalıdır. Sonuç olarak, adet gecikmesinin tedavisi kişiye özeldir ve genellikle altta yatan sebep başarılı bir şekilde tedavi edildiğinde adet döngüsü normale döner.

Adet Gecikmesini Önlemek İçin Neler Yapılabilir?

Bazı durumlarda adet gecikmesini tamamen önlemek mümkün olmasa da, sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimseyerek riskini azaltabilirsiniz:

  • Dengeli Beslenme ve Sağlıklı Kilo: Aşırı düşük kiloda olmak veya obezite, adet düzenini olumsuz etkileyebilir. Dengeli ve yeterli beslenerek vücudunuz için ideal kilo aralığında kalmaya çalışın. Çok düşük kalorili şok diyetlerden ya da uzun süreli aç kalma eğilimlerinden kaçının.
  • Düzenli ama Ölçülü Egzersiz: Düzenli fiziksel aktivite genel sağlık için yararlıdır, ancak aşırı düzeyde ve yorucu egzersizler yapmak adet döngüsünü baskılayabilir. Spor yaparken vücudunuzun sinyallerine dikkat edin; eğer adetleriniz kesiliyorsa veya düzensizleşiyorsa antrenman programınızı gözden geçirin.
  • Stres Yönetimi: Yoğun stres altındayken adet gecikmesi yaşanabileceği için, stresle başa çıkma tekniklerini hayatınıza dahil edin. Meditasyon, yoga, düzenli nefes egzersizleri veya hobi edinme gibi yöntemler stresi azaltmaya yardımcı olabilir. Gerekirse bir psikolog veya danışmandan destek alarak stres düzeyinizi yönetmeye çalışın.
  • Yeterli Uyku ve Dinlenme: Düzenli ve kaliteli uyku, vücudun hormonal dengesini koruması açısından önemlidir. Gecelik ortalama 7-8 saat uyumaya ve uyku düzeninizi tutarlı tutmaya özen gösterin. Aşırı yorgunluk ve uykusuzluk da vücut üzerinde stres yaratabileceğinden, dinlenmeye zaman ayırın.
  • Adet Döngüsünü Takip Etme: Adet takvimi tutarak veya akıllı telefon uygulamalarını kullanarak regl döngünüzü izleyin. Her adetinizin başlangıç tarihini not edin ve gecikmeleri kayıt altına alın. Bu sayede hem kendi döngünüzü daha iyi tanımış olursunuz hem de olası bir gecikmeyi erken fark edebilirsiniz. Adet düzeninizde belirgin bir değişiklik fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir uzmana danışabilirsiniz.
  • Düzenli Kontroller: Yıllık jinekolojik muayenenizi ve smear (serviks kanseri tarama) testinizi ihmal etmeyin. Düzenli kontroller, henüz belirti vermemiş olabilecek hormonal veya jinekolojik sorunların erken tespit edilmesini sağlar. Doktorunuzla açık bir iletişim kurarak adet düzensizliklerinizi paylaşın; gerektiğinde size özel önleyici öneriler ve tedbirler sunulacaktır.

Sık Sorulan Sorular

Adet gecikmesi kaç gün normal sayılır?

Her kadının adet döngüsü farklılık gösterebilse de genellikle 5–7 güne kadar olan adet gecikmeleri normal kabul edilir. Özellikle ara sıra birkaç gün geç adet görmek, strese veya ufak hormonal dalgalanmalara bağlı olarak sık görülen bir durumdur ve genellikle endişe gerektirmez. Ancak gecikme 1 haftayı aşıyorsa veya hemen her ay bu kadar belirgin gecikmeler oluyorsa, bir doktora danışmak faydalı olacaktır.

Stres adet gecikmesine neden olur mu?

Evet, yoğun stres altında vücudun hormon dengesi geçici olarak bozulabilir ve bu da adet gecikmesine yol açabilir. Örneğin önemli bir sınav dönemi, iş hayatındaki baskılar veya duygusal bir üzüntü yaşayan kadınlarda adet döneminin o ay atlayabildiği bilinmektedir. Stres azaldığında genellikle adet döngüsü de kendiliğinden normale döner. Bu nedenle, adetiniz gecikmişse son dönemde yaşadığınız stres düzeyini gözden geçirmek ve mümkünse azaltmaya çalışmak iyi bir adım olacaktır.

Adetim gecikti, hamile değilim. Başka ne gibi nedenleri olabilir?

Gebelik dışındaki adet gecikmesi nedenleri oldukça çeşitlidir. Hormonal dengesizlikler (örneğin tiroid bezinin az ya da çok çalışması, yüksek prolaktin hormonu seviyeleri), polikistik over sendromu, aşırı kilo kaybı veya hızlı kilo alımı, çok yoğun egzersiz, ciddi bir hastalık geçirmek veya kronik sağlık sorunları yaşamak adetinizin gecikmesine sebep olabilir. Ayrıca kullandığınız bazı ilaçlar da (örneğin bazı doğum kontrol hapları, antidepresanlar, antipsikotik ilaçlar vb.) yan etki olarak adet döngünüzü etkileyebilir. Eğer hamile olmadığınız halde adetiniz birkaç hafta gecikmişse, bu çeşitli nedenleri netleştirebilmek için bir sağlık kuruluşuna başvurmanız en doğru yaklaşım olacaktır.

Doğum kontrol hapları veya diğer korunma yöntemleri adet gecikmesine yol açar mı?

Bazı doğum kontrol yöntemleri adet düzeninde değişikliklere yol açabilir. Örneğin devamlı (aralıksız) kullanılan doğum kontrol hapları veya üç aylık iğne gibi yöntemler, bilinçli bir şekilde adet kanamasını geciktirmek veya seyrekleştirmek için doktorlar tarafından da uygulanır ve bu durum beklenen bir etkidir. Hormonlu spiral (RİA) takılı olan kadınlarda adet kanamasının belirgin ölçüde azalması veya bazı aylarda hiç olmaması da yaygın bir durumdur. Bu gibi korunma yöntemlerine bağlı adet gecikmeleri genellikle zararlı değildir ve yöntem bırakıldığında döngü eski haline döner. Ancak doğum kontrolü dışında, örneğin bir ilaç kullanımı sırasında beklenmedik bir adet gecikmesi yaşarsanız bunu doktorunuza bildirmelisiniz.

Adetim gecikti, ne yapmalıyım?

Öncelikle, cinsel olarak aktifseniz evde bir gebelik testi yaparak hamile olup olmadığınızı belirleyin. Gebelik testiniz pozitif çıkarsa bir doktora başvurarak gebelik takibine başlamalısınız. Test negatifse ve adet gecikmeniz bir haftayı geçtiyse, bir kadın doğum uzmanına muayene olmanız uygun olur. Bu süreçte aşırı fiziksel aktiviteden ve yorucu egzersizlerden kaçının, mümkün olduğunca dinlenin. Yoğun stres yaşadıysanız, stres yönetimi tekniklerini deneyin. Kendi kendinize ilaç alarak adet söktürmeye çalışmayın; bu tür ilaçlar yalnızca doktor önerisiyle ve gerekli görüldüğünde kullanılmalıdır.